Darbecilikle suçlanan generale Yargıtay’dan ‘bozma’ ve tahliye kararı

KHK ile ordudan atılmış olan Korgeneral İbrahim Yılmaz, 29 Mart 2019 günü Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin hakkında verdiği mahkûmiyeti bozma ve tahliye kararı sonucu Adana F Tipi Cezaevi’nden dışarı adım atarken, tek kişilik bir hücrede televizyon izlemesinin de yasak olduğu 975 günü geride bırakıyordu.

Haberin Devamı

Korgeneral Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Diyarbakır’da Yedinci Kolordu Komutanı olarak görev yapıyordu. Darbe haberlerini duyar duymaz karargâha gelmiş, astlarını toplayarak “Milletin, devletin, halkın ve demokrasinin karşısındaki bu kanunsuz hareketi engelleyeceğiz. Benim yanımda mısınız, değil misiniz? Ya şimdi kafama kurşun sıkarsınız ya da bir yanlışını görürsem ben sizin kafanıza sıkarım” demişti.

Karargâhta tutulan o geceye ait ceride kayıtları, Yılmaz’ın kolorduda maiyetindeki bütün birliklerin komutanlarını arayarak darbeye katılmamaları yolunda uyarıda bulunduğunu, birliklere bu yönde yazılı bir emir yayımladığını, gece boyunca darbe karşıtı ciddi bir mesai sergilediğini gösteriyor. Yılmaz, ayrıca saat 02.44’te NTV’ye telefonla bağlanarak kamuoyuna darbeye karşı açıklama da yapmıştır.

*

Haberin Devamı

Yılmaz, bu arada saat 23.57’de telefonda özel kuvvetler mensubu albay Altan Bora ile konuşurken kendisinin Diyarbakır Askeri Havaalanı’nda olduğunu ve yanında Silopi’de görevli özel kuvvetler harekat üssü komutanı Tuğgeneral Semih Terzi’nin bulunduğunu tesadüfen öğrenmiştir. Bora, telefonu Terzi’ye vermiştir. Yılmaz, bu konuşmayı mahkemede “15-20 saniye maksimum bir görüşmemiz oldu. Ben, hayırdır Semih Paşam, durum nedir, ne yapıyorsunuz diye sordum. O da Ankara karışmış, bize Ankara’ya gelmemiz söylendi, uçak kalkmak üzere müsaadenizle dedi ve telefon görüşmemiz bitti” diye anlatıyor. TSK’da kolorduların, farklı statüleri nedeniyle 'özel kuvvetler' üzerinde emir-komuta yetkisi bulunmuyor.

Yılmaz’ın aleyhinde kullanılan bir başka delil, darbecilerin Türkiye’deki bütün birliklere gönderdiği ‘sıkıyönetim komutanları atama listesi’nde isminin karşısına ‘Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı’ olarak yazılmış olmasıdır.

Türkiye’deki bütün Cumhuriyet başsavcılıkları, 15 Temmuz gecesi bu listelerde görevlendirilmiş görünen komutanları gözaltına alma yönünde harekete geçerken, darbeye karşı sergilediği hareketleri nedeniyle Yılmaz’a gözaltı işlemi yapılmamıştır. Dahası, Malatya’da tutuklanan İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin yerine 18 Temmuz’da vekâleten İkinci Ordu Komutanlığı’na atanmıştır.

Haberin Devamı

Gelgelelim hava daha sonra değişmiş ve Yılmaz dokuz gün sonra (27 Temmuz) anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ettiği suçlamasıyla gözaltına alınıp ardından tutuklanmıştır.

*

Kendisine yöneltilen suçlamalar arasında darbecilerin görevlendirme listesinde adının geçmesi ve telefonda Semih Terzi ile konuşmuş olması da vardır. Yılmaz, Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucu 24 Ocak 2018 tarihinde darbe suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış, ardından “suçun işlendiğine yardım ettiğine” hükmedilerek bu ceza indirimlerle birlikte 12.5 yıla düşürülmüştür.

İstinaf aşamasında Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3’üncü Ceza Dairesi, 13 Eylül 2018 tarihinde Yılmaz hakkındaki mahkûmiyeti iki paragraflık bir kararla onamıştır. Bunun üzerine dosya Yargıtay’a götürülmüştür.

*

Haberin Devamı

Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise oybirliği ile aldığı kararda Yılmaz hakkında verilen bu hükmü bozmuştur. Yargıtay, mahkeme kararıyla ilgili özetle şu tespitleri yapıyor:

“1. Sanığın örgütsel bağı ortaya konamamıştır.

  1. İcra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduğu ve suç işleme karar ve iradesine katıldığı kanıtlanamamıştır.
  2. Suçun işlenişine icrai bir hareketle iştirak etmediği hususunda tartışma bulunmamaktadır.
  3. Bilakis, davranışlarıyla kalkışmanın karşısında durduğu, başarıya ulaşmaması için kendi birliği üzerinde gerekli tedbirleri alması nedeniyle sorumluluk bölgesi olan Diyarbakır’da darbenin icrai hareketleri bağlamında değerlendirilebilecek bir olay da yaşanmamıştır.
  4. Semih Terzi’nin Ankara’ya hareket ettiği hava üssünün 7. Kolordu’ya değil Hava Kuvvetleri’ne bağlı olması nedeniyle sanık ile arasında emir-komuta zinciri bulunmamaktadır. Terzi ve ekibinin işlediği suçlarla sanığa isnat edilen ihmali davranış arasında illiyet bağı kurulamamıştır.”

Kararda daha sonra şöyle deniliyor “Müsnet (yüklenen) suça fail ya da yardım eden sıfatıyla iştirak ettiğine dair mahkûmiyetine yeterli kesin delil bulunmadığı halde dosya kapsamı ile uyuşmayan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır”.

Yargıtay’ın özellikle ilk dört maddede vurguladığı noktaların darbe darbe fiilinin tespiti açısından önemli bir referans oluşturduğunu söylemek mümkündür. Yargıtay, daha önce aldığı bir kararda görevlendirme listesinde isim geçmesinin tek başına suça katılmanın delili olarak görülemeyeceğini de belirtmişti.

*

Haberin Devamı

İbrahim Yılmaz’ın Yargıtay dosyasını 15 Temmuz’un üçüncü yıldönümü yaklaşırken özellikle gündeme getirmek istedim. Çünkü bu dosya, darbecilerin açılan davalarla adalet önünde hesap vermeleri sürecinde kayda değer bir mesafe kat edilirken, İbrahim Yılmaz örneğinde olduğu gibi ciddi derecede hak ihlaline uğrayan askerlerin de bulunduğunu gösteriyor. Muhtelif rütbelerde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili pek çok örnek verilebilir.

Darbeciler hak ettikleri bedeli öderken, yargılama süreçlerinde ortaya çıkan bu gibi mağduriyetlerin giderilmesi de hak ve adaletin gereğidir.

Yazarın Tüm Yazıları