Bir işkence davası kaç ayda açılır?

KAMERALARLA tespit edilen, televizyon kanallarında kesintisiz gösterilen, youtube’da 24 saat Türk kamuoyunun erişimine açık olan, ayrıca doktor raporuyla da tescil edilmiş bir dayak olayının sorumlusu polisler hakkında dava açılabilmesi Türkiye’de kaç ay alır?

Haberin Devamı

Bu arada, dayağı atan polisler dayak attıkları vatandaştan “Bize mukavemet etti” diye şikâyetçi olursa, savcılar önce hangi davayı açarlar? Dayak atanlar mı, yoksa dayağı yiyen hakkındaki davayı mı?

Bu sorular ve yanıtları, bizi Türkiye’de yargının insan hakları alanındaki duyarlılığını, bu alanda mevcut yasaları uygulama performansını göstermesi bakımından örnek bir vakaya götürüyor.

* * *

Karşımızdaki vaka 18 Haziran 2012 tarihinde İstanbul’un Samatya semtinde gece yarısı saat 01.55’de 11 polis tarafından topluca dövülen Ahmet Koca’nın durumunu konu alıyor. Daha önce “Vatandaşa İşkence Sokağa Taşınca” başlığıyla 21 Haziran 2012 ve “Cari Açık Değil Vicdan Açığı Bu” başlığıyla 6 Aralık 2012 tarihlerinde iki ayrı yazıda değerlendirdiğimiz bu olayın yargıdaki seyrini izlemeyi, fikri takip açısından gerekli görüyoruz.

Birinci sorudan başlayalım. Davanın açılabilmesi 8 ayı buldu. Soruşturma, daha önce dosyaya bakan iki savcının görev yerlerinin değişmesi nedeniyle bir türlü sonuca bağlanamıyordu. Geçen yıl başında yeni bir savcının görevlendirilmesinin ardından soruşturma kısa bir süre önce sonuçlandırılabildi.

Savcı Ekrem Aydıner’in hazırladığı ve 11 polis görevlisinin Türk Ceza Kanunu’nun işkenceyi yasaklayan 94’üncü maddesini ihlalden cezalandırılmasını (3 yıldan 12 yıla kadar hapis) talep ettiği iddianame 21 Şubat 2013 tarihini taşıyor. İstanbul 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi 5 gün sonra 26 Şubat’ta kabul etmiş.

* * *

Haberin Devamı

Şimdi diğer davaya geçelim. Ahmet Koca’yı döven polislerin kendisi hakkında “Bize mukavemet etti” diye şikâyette bulunmaları üzerine Cumhuriyet Savcısı Erhan Gülcan’ın hazırladığı iddianamenin altındaki tarih ise 28 Haziran 2012. Yani, olay 18 Haziran’da olmuş, polisler dayak faslından hemen sonra sabaha karşı 03.30’da Koca’nın kendilerine “mukavemet ettiğine” ilişkin tutanağı tutmuşlar ve Savcılık da TCK’nın “kamu görevlisinin görev yapmasını engelleme” suçunu düzenleyen 265’inci maddesinden iddianameyi 10 gün içinde yazmış. TCK’nın öngördüğü yaptırım 6 aydan 3 yıla kadar hapis.

İstanbul 30’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu iddianameyi kabul ettiğine ilişkin tensip kararı 16 Temmuz 2012 tarihini taşıyor.

Sonuçta, polislerin şikâyetiyle ilgili iddianame jet hızıyla hazırlanırken, dayak yiyen vatandaşla ilgili iddianameye noktanın konulabilmesi 8 ayı bulmuş.

Ahmet Koca’nın sanık olduğu bu davanın ilk duruşması İstanbul 30’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 Aralık 2012 tarihinde, ikincisi ise geçen hafta 5 Mart tarihinde yapıldı.

* * *

Haberin Devamı

Önemli bir ayrıntı daha var. Ahmet Koca dayaktan sonra saat 03.17’de Şehremini Karakolu’na götürülmüş ve elleri arkadan kelepçelenerek hücreye konmuş. (Bakınız Youtube) Koca’nın avukatı Efkan Bolaç, ilgili yönetmeliğe ve ayrıca AİHM içtihatlarına aykırı olduğunu belirterek, bu işlem nedeniyle karakoldaki polisler hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Muhtemelen bundan sonraki süreçte, her iki davanın da birleştirilerek tek dava haline getirilmesi önceki örnekler ışığında şaşırtıcı olmayacak. Bir başka anlatımla, Ahmet Koca aynı davada dayak yediği için müşteki, polise direndiği iddiası nedeniyle sanık; polisler, dayak attıkları için sanık ama Koca’nın mukavemetine maruz kaldıkları gerekçesiyle müşteki olarak yargılanacaklar.

Bu arada geçen haftaki duruşmada gün ışığına çıkan önemli bir ayrıntının da altını çizmemiz gerekiyor. İçişleri Bakanlığı, yürüttüğü idari soruşturma sonucu dayak olayında kusurlu gördüğü polis memuru Mustafa Gülcan’ı meslekten ihraç etti, diğer 10 polise ise maaş kesme ve kınama cezaları verdi.

Sonuçta değerlendirme okurlara ait. Bu kadar yüksek profilli bir davada yargının yerine göre hızlı, yerine göre ağır işlemesi kuşkusuz düşündürücü bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bardağın dolu tarafını görmek isteyenler, davanın her şeye rağmen ilerliyor olmasını ve bakanlığın idari yaptırımlarını olumlu karşılayabilir.

Bu davayı Türkiye’nin insan hakları sicili açısından örnek bir vaka olarak gördüğümüz için yakından izlemeye devam edeceğiz. Dayak olayının ilk duruşması iki ay sonra 14 Mayıs’ta.

Yazarın Tüm Yazıları