Paylaş
TASS Ajansı’nın haberine göre, Chemezov, bütün parçaların Türkiye’ye teslim edildiğini, Türkiye’nin de Rusya’ya ödemelerin tümünü yaptığını söylüyor. Bu ifadeden, Türkiye’nin 2.5 milyar dolarlık ödemeyi tamamladığını anlamamız gerekiyor.
“Emsali olmayan bir alışveriş oldu, çünkü bir NATO ülkesiyle yapıldı” diye eklemiş Rus yetkili.
Daha ilginci, Chemezov’un geleceğe dönük işbirliği için görüşmelerin yürütüldüğünü belirterek, “Top şimdi Türkiye’nin sahasında. Partnerlerimizin kararlarını vermelerini bekliyoruz” demesi.
ROSTEC yöneticisinin açıklamaları, Rusya’nın Türkiye ile savunma sanayii alanında işbirliğini derinleştirme arzusunu yansıtıyor.
KONGRE’DE TÜRKİYE’YE CEZALANDIRMA HAMLESİ
Moskova’dan gelen bu mesajların, Rusya’dan S-400 alımı nedeniyle ABD Kongresi’nin Türkiye’ye yaptırım uygulanması konusunda geçen hafta yaptığı sert bir hamlenin hemen sonrasına rastlaması dikkat çekicidir.
Rusya tarafı savunma alanında işbirliğini ileri götürmeyi tasarlarken, Ankara önümüzdeki haftalarda, aylarda S-400 nedeniyle ABD cephesinde patlak vermesi muhtemel görünen bir krizi frenlemekle meşgul olabilir.
Yaklaşan kriz bulutlarının arkasında Rusya’dan S-400 alması nedeniyle ABD’nin Türkiye’ye uygulaması öngörülen, ancak Başkan Donald Trump’ın bir şekilde askıda tuttuğu CAATSA Yasası çerçevesindeki yaptırımlarla ilgili gelişmeler yatıyor.
ABD Kongresi’nin iki kanadını oluşturan Senato ve Temsilciler Meclisi’nden üyelerin bir araya geldiği Konferans Komitesi, geçen cuma günü 2021 mali yılı ABD Savunma Bakanlığı Bütçesi Yasası’nı sonuçlandırırken, metne S-400 nedeniyle Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının ivedilikle uygulanmasına ilişkin bir hüküm eklemiş bulunuyor. Bu maddede, ABD Başkanı’na yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye’ye yaptırımları devreye sokması için 30 günlük bir süre veriliyor.
12 YAPTIRIM KATEGORİSİ
Komiteden çıkan taslağın yasalaşma süreci içinde bundan sonraki aşamada hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’nun genel kurullarından oylanması gerekiyor. İçinde bulunduğumuz hafta bu işlemlerin tamamlanması bekleniyor.
Ve işin en heyecanlı kısmı ondan sonra başlıyor.
Savunma bütçesi ardından nihai onay için ABD Başkanı Donald Trump’ın önüne gidecek. Peki Beyaz Saray’da ne olur?
Bu soruya yanıt aramadan önce biraz geriye dönelim. CAATSA Yasası, Trump döneminde 2017 yılında çıkartılan ve Rusya, Kuzey Kore ve İran’dan silah alımı yapan ülkelere yaptırım uygulanmasını öngören bir yasa. “Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası” şeklindeki orijinal adının kısaltması CAATSA.
Yasa, Rusya’nın savunma sektörüyle iş yapan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanmasını öngörüyor. CAATSA, bu amaçla tam 12 değişik yaptırım kategorisi sıralıyor. Bu kategoriler, yaptırıma alınan kişi ya da kuruma ABD Merkez Bankası ile doğrudan işlem yapma izni verilmemesinden ABD mali kuruluşlarından kredi alınmasının önlenmesine, mali kurumlar arasında kredi transferlerinin yasaklanmasından ilgili kişilerin ABD’ye girişlerinde vize yasağı getirilmesine kadar uzanan birçok alana yayılıyor.
ŞİDDET DERECESİNİ BAŞKAN BELİRLİYOR
Tabii uygulamada hangi kişi ve kurumun seçileceği de önemli. Yaptırımlar içinde uygulandığında hedef aldığı ülkenin ekonomisine olumsuz yönde etkileyebilecek nitelikte olanlar da var, etkisi sınırlı kalacak önlemler de...
Başkan, yasaya göre, bu 12 kategoriden beşini seçmek durumunda. CAATSA, bir anlamda yaptırımların şiddet derecesini belirlemeyi Başkan’a bırakıyor.
Her halükârda, Başkan en hafif yaptırımları bile seçse, bu yönde atacağı her adımın kaçınılmaz olarak uluslararası finans çevrelerine göndereceği bir mesaj olacaktır. Görüşümüze göre, burada yaptırımın ekonomi üzerindeki etkisinden daha çok önem taşıyacak nokta, ABD’nin Türkiye’ye yaptırım uygulamasının siyasi sonuçları ve bunun iki ülke arasındaki ilişkilerde yapacağı tahribattır.
ABD, yaptırım uyguladığı takdirde derecesi ne olursa olsun, Türkiye’yi –cezalandıran- bir ülke konumuna girecektir. Böyle bir durumda, zaten uzun bir zamandır bir krizler sarmalı içinde seyreden Türkiye-ABD ilişkilerinin daha da büyük bir türbülansa girmesi şaşırtıcı olmaz.
Yaptırımların uygulanması, bir anlamda “mükemmel fırtına”nın kopması anlamına gelebilir.
TRUMP DAHA ÖNCE UYGULAMAMIŞTI
Aslında geçen yılki savunma bütçesine de ABD Başkanı’nın Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını kararlaştırmasını öngören bir hüküm konmuş, ancak Trump bu yasa hükmünü uygulamamıştı. Bu arada, Türkiye de S-400 sistemlerini herhangi bir şekilde aktive etmemişti. Ancak geçen ekim ayında Sinop’ta S-400’lerin ilk denemelerinin yapılmasıyla birlikte sistemler depodan çıkmış oldu. Türkiye’nin bu hareketi Washington’da bir soğuk duş etkisi yarattı.
Trump’ın bir önceki bütçe yılında Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını uygulamadığını dikkate alan ABD Kongresi, bu kez işi sağlama alma yönünde önemli bir adım attı. Geçen sefer olduğu gibi işin sürüncemede kalmaması için savunma bütçesi yasasına Türkiye’yle ilgili olarak “Başkan’ın yaptırımları 30 gün içinde uygulaması gerektiği” yolunda bir hüküm kondu.
YA TRUMP VETO EDERSE
Şimdi işin püf noktasına gelelim. Savunma bütçesine konan bu hüküm ilginç bir zaman baskısı yaratıyor Başkan Trump açısından. Şöyle ki, bütçe Kongre’nin her iki kanadından da bu hafta geçerse, Trump’ın yasayı onaylamak için önünde 10 günlük süre var.
Trump, S-400 meselesinden değil ama başka nedenlerle savunma bütçe yasasını veto etmeyi tasarladığını açıklamış bulunuyor. Bu yöndeki niyetini dün yeniden duyurdu. Ancak veto ettiği takdirde Kongre’nin üçte iki çoğunluğu bulup Başkan’ın vetosunu geçersiz kılması muhtemeldir. Konferans Komitesi’nden çıkan metin, Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasındaki uzlaşıya dayanıyor. Bu çerçevede yasanın Trump’a rağmen yürürlüğe girmesi beklenebilir.
Bu takdirde de yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde Başkan’ın Türkiye’ye yaptırımları devreye sokması gerekiyor. Yasanın içinde bulunduğumuz hafta Kongre’den çıkması bekleniyor.
Veto engelinin bir şekilde aşılması halinde Türkiye’ye yaptırımlar için 30 günlük süre işlemeye başlayacaktır. Ancak 20 Ocak’ta da Trump’ın Beyaz Saray’dan ayrılıp yerini Joe Biden’a bırakacağını hatırlayalım. Zamanlama olarak yaptırım takvimi ile Beyaz Saray’daki devir teslim süreci çakışacaktır.
BIDEN SAATLİ BOMBAYI MASASINDA BULABİLİR
Bu çerçevede Washington’da şimdiden birçok senaryo konuşuluyor. Trump’ın ayrılmadan yaptırımları ilan etmesi zayıf bir ihtimaldir. Bugüne kadar bu konuda isteksiz davranan Trump’ın giderayak tutum değiştirmesi çok akla yatkın görünmüyor, kendisi her türlü sürprize açık biri olmakla birlikte...
Trump pekâlâ daha önce yaptığı gibi davranarak, yaptırımları uygulamadan Beyaz Saray’dan ayrılıp, bu zor kararı halefi Biden’a bırakabilir.
Bu takdirde Biden, 20 Ocak’ta Oval Ofis’ten içeri adım atar atmaz kucağında Türkiye ile ilgili bu sıkıntılı dosyayı bulacaktır. Yaptırımları uygularsa başkanlığının başlangıç dönemini Türkiye ile bir krize girerek başlatmış olacaktır. Uygulamaktan kaçınması daha ilk günden ABD Kongresi ile bir sürtüşmeye girmesi anlamına gelecektir ki, kendisinin Kongre ile bu nedenle bir çatışmayı göze almasını beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Belki de bu noktada yine bazı ara formül arayışları devreye girecektir.
Neresinden bakılırsa bakılsın, savunma bütçesi bu şekliyle yasalaştığı takdirde, içinden çıkılması hiç de kolay görünmeyen bir süreç bekleyecek ilgili bütün aktörleri.
Paylaş