Paylaş
GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun dün Başbakan Bülent Ecevit'e yaptığı ziyaret, Ankara'da sürpriz bir gelişme gibi algılandı.
Oysa, bir başbakan ile genelkurmay başkanının bir araya gelmelerinden daha olağan bir durum olmaması gerekir.
Bu algılamaya galiba ikisinin pek sık görüşmemeleri yol açıyor.
Adını daha açık bir şekilde koyalım: Ecevit ile Orgeneral Kıvrıkoğlu arasında çok yakın bir çalışma ilişkisinin yürüdüğü söylenemez.
Örneğin, belli aralıklarla bir araya gelip görüşmeleri şeklinde bir mekanizma işlemiyor. Ancak çok önemli, kritik bir gelişme olduğunda bir araya geliyorlar. Ayrıca, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında buluşuyorlar.
Bu ilişkinin, zaman zaman da Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile Orgeneral Kıvrıkoğlu arasındaki diyalog kanalı üzerinden yürüdüğü de Ankara kulislerinde bir sır değil.
Bu ikili arasında kurumsallaşmış bir diyaloğun olmaması nasıl açıklanabilir?
Bir kere, MGK toplantılarında Fethullah Gülen'in irtica tehdidi kapsamına alınıp alınmayacağı konusunda Ecevit ile Orgeneral Kıvrıkoğlu arasında patlak vermiş olan ciddi görüş ayrılığının derinliği bir ‘‘yan faktör’’ olarak değerlendirilmelidir.
Ancak asıl neden, özellikle Refah-Yol döneminden itibaren askerlerin diyalog için Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e yönelmeleri ve ardından bu yönelişin teamüle dönüşmüş olmasında yatıyor.
* * *
Bu mekanizma içinde Orgeneral Kıvrıkoğlu, kendilerini rahatsız eden konulardaki kurumsal kaygılarını doğrudan Demirel'e açmayı yeğliyordu.
Ecevit ile Demirel arasında varılan zımni işbölümü çerçevesinde sivil kesim adına ordu ile diyaloğu büyük ölçüde Demirel üstlenmişti.
Bu diyalogda Demirel'in stratejik önceliği, askerlerin muhtemel tepkileri karşısında bir paratoner işlevi görerek, rejim açısından doğabilecek sıkıntıları önlemekti.
Demirel'in görevden ayrılmasıyla birlikte rejimin zirvesinde yerleşmiş olan bu ‘‘denge hali’’ yerini belirsizliğe bırakmıştır.
Askerlerin ilk dönemde yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e belli çekincelerle yaklaşmalarına karşılık, son zamanda Genelkurmay ile Çankaya Köşkü'nün yeni sahibi arasında da yakın bir çalışma ilişkisinin şekillenmekte olduğu söylenebilir.
Ancak Genelkurmay ile Köşk arasındaki güçlenmeye başlayan diyaloğun Sezer'in Demirel'in oynadığı türden bir denge rolü oynamasını mümkün kılacak bir olgunluğa eriştiği söylenemez.
Ayrıca, Sezer'in ne ölçüde bu role soyunmak isteyeceği başka bir tartışma konusudur. Buna ek olarak, Ecevit-Sezer ilişkisindeki tıkanıklık ve mesafe, Sezer'in böyle bir rol oynamasına da zaten izin vermeyecektir.
Sonuçta, ordu ile Ecevit arasındaki diyalogsuzluğun rejim açısından ne gibi sıkıntılar yaratabileceği son Nice Zirvesi sırasında görülmüştür.
Bu nedenle, devlet kurumları arasında tam bir dağınıklık ve çoksesliliğin yaşandığı bir dönemde, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı'nın daha yakın bir çalışma ilişkisine girmeleri sistemi rahatlatacaktır.
Paylaş