Paylaş
AYM’nin 16 üyesinin oybirliğiyle aldığı bu kararın gerekçesinin geçen cuma günü Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte, merkezinde Berberoğlu’nun yer aldığı dört yıldır sürmekte olan bir hukuk tartışması nihayet buluyor.
Kararı değerlendirmeden önce dosyayı ana hatlarıyla hatırlayalım.
Bütün süreç İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18 Nisan 2016 tarihinde Enis Berberoğlu hakkında casusluk suçlamasıyla hazırladığı bir fezlekeyi TBMM’ye göndermesiyle başlamıştı. Bu yazışmadan bir süre sonra TBMM’de 20 Mayıs 2016 tarihinde Anayasa’ya eklenen geçici 20’nci madde ile bu tarihe kadar TBMM’ye intikal etmiş bütün fezlekelerdeki milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması kararlaştırılmıştı.
Dokunulmazlıklar kaldırılınca Berberoğlu, İstanbul’daki 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve 14 Haziran 2017 tarihinde casusluk suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmış, daha sonra bu ceza infaz ve iyi hal indirimleriyle 25 yıla indirilmişti. Berberoğlu, aynı gün tutuklanarak hapse atılmıştı. Ardından istinaf sürecinde Berberoğlu’nun mahkûmiyeti casusluk suçlamasından bozulup, yalnızca devlete ait gizli bilgileri açıklama suçu sabit görülerek, cezası 5 yıl 10 ay hapse çevrilmişti. (13 Şubat 2018)
YARGITAY VE TBMM’DEKİ SÜREÇ
Berberoğlu cezaevinde tutuklu iken 24 Haziran 2018 seçimlerinde partisi tarafından aday gösterilip yeniden milletvekili seçilmiştir. Buna karşılık Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 19 Temmuz 2018 tarihinde aldığı bir kararla, Berberoğlu bir kez daha seçildiği için yeniden dokunulmazlık kazandığı, dolayısıyla yargılamanın durması ve tutukluluğunun kaldırılması gerektiği yolunda yapılan başvuruyu reddetmiştir.
Bu arada Yargıtay’ın aynı dairesinin daha sonra kendisiyle ilgili mahkûmiyeti onarken, cezasının infazının milletvekilliği sona erinceye kadar ertelenmesi yolundaki bir başka kararı sonucu Berberoğlu, 15 ay sonra 20 Eylül 2018 tarihinde serbest bırakılmıştır.
Yargıtay’ın ikinci kararı bir anlamda topu TBMM’ye atıyordu. Bu çerçevede ertelenen ceza “Demokles’in kılıcı” gibi Berberoğlu’nun üstünde sallanmaktaydı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, sürpriz bir adım atarak Yargıtay’ın Berberoğlu’nun mahkûmiyetiyle ilgili onama kararını geçen 4 Haziran’da TBMM Genel Kurulu’nda okutunca, Anayasa’nın 84’üncü maddesi çerçevesinde Berberoğlu’nun milletvekilliği düşmüştür. Bunun üzerine Berberoğlu aynı gün yeniden tutuklanarak Maltepe Cezaevi’ne gönderilmiştir.
İnfaz hükümleri çerçevesinde Berberoğlu’nun cezasının kalan bölümünü açık cezaevinde çekmesi gerekmekteydi. Tam bu noktada pandemi dolayısıyla Adalet Bakanlığı’nın nisan ayında uygulamaya koyduğu açık cezaevi mahkûmlarının izinli sayılmasına ilişkin düzenleme devreye girdi ve Berberoğlu da 6 Haziran günü izinli sayılarak serbest bırakıldı.
‘ANAYASA’NIN YORUMU AYM’NİN İŞİDİR’
İşte bütün bu gelişmelerin ardından Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 17 Eylül tarihinde Berberoğlu’nun Anayasa çerçevesinde hem “Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı” hem de “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı”nın ihlal edildiğine karar verince yeni bir durum belirmiştir.
Çünkü AYM’nin bu kararıyla hem Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Berberoğlu’nun dokunulmazlıktan yararlanmamasını öngören ve ayrıca mahkûmiyetini onayan kararları, hem de TBMM’de kendisinin milletvekilliğinin düşürülmesi tasarrufu sorunlu bir hale gelmiştir. Bir başka anlatımla, AYM kararı ışığında Anayasa’ya aykırı bir durum ortaya çıkmıştır.
Kuşkusuz, AYM kararı ilk planda Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ni ilgilendiriyor. Bu dairenin 2018 yılında Berberoğlu yeniden seçilse de dokunulmazlık kazanamayacağı yolundaki kararı o tarihte büyük bir tartışmanın konusu olmuştu.
Buradaki tartışmanın özü şudur: Anayasa’nın dokunulmazlıklara ilişkin 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz”, 4’üncü fıkrası ise “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır” hükümlerini taşıyor.
AYM’ye göre, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin geniş bir yoruma giderek, geçici maddedeki özel hükmün Anayasa’nın genel hükmü karşısında öncelikli olarak uygulanabileceği görüşünden hareket etmesi hatalıdır.
AYM, ayrıca dolaylı bir ifadeyle Yargıtay’ın Anayasa maddelerini yorumlayarak yetki aşımına girdiğini de belirtiyor. Kararda, “Norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuru yolunda da Anayasa maddelerinin nihai yorum yetkisi Anayasa Mahkemesi’ne aittir” deniliyor.
Kararın dikkat çekici bir yönü şu ifadelerde karşımıza çıkıyor:
“Tekrar seçilen milletvekilinin Anayasa’nın 83. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yeniden dokunulmazlık kazanacağı kuralı esastır ve geçerliliğini korumaktadır... Yeni seçilen milletvekilleri 83. maddenin sağladığı dokunulmazlıklardan tam olarak faydalanır, TBMM yeniden dokunulmazlığı kaldırmadığı sürece haklarında soruşturma yürütülemez ve kovuşturma yapılamaz... Somut olayda geçici 20’nci maddede tekrar seçilen milletvekilinin yasama dokunulmazlığından faydalanmasını engelleyen ayrı ve açık hüküm yoktur. Bu durumda yapılması gereken... genel kuralı uygulamaktır.”
TBMM BAŞKANI’NIN SÖZLERİ GEREKÇE OLDU
AYM kararının en çarpıcı noktalarından biri, ihlal kararını gerekçelendirirken bunu aynı zamanda TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un bir beyanına da dayandırmasıdır. Şentop’un Anayasa Komisyonu Başkanı olduğu dönemde 2016 yılında komisyonda Anayasa Geçici 20’nci madde görüşülürken yaptığı bir beyan AYM kararında geniş bir alıntıyla yer alıyor.
Şentop, Anayasa Komisyonu raporuna göre bu beyanında geçici maddeden dolayı ileride ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermek amacıyla şunları söylemiş:
“Anayasa değişiklik teklifi ile... Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasının varlığını sürdürdüğü, tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması Meclis’in dokunulmazlığını yeniden kaldırmasına bağlı olduğu... dolayısıyla tekrar bir seçim olması halinde seçilenlerin dokunulmazlığı kaldırılan dosyalar bakımından dokunulmazlığın yeniden kazanılacağı açık olduğu...”
AYM kararında “AYM, somut başvuruda geçici 20’nci maddeyi yorumlarken Anayasa değişikliğinin hazırlık çalışmalarında ortaya konan değerlendirmeleri de dikkate almaktadır” deniliyor. Burada mesajın açıkça TBMM Başkanı Şentop’a gittiği açıktır.
DÜŞEN MİLLETVEKİLLİĞİ NASIL GERİ ALINACAK?
Kararın sonunda başvuru çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin İstanbul’daki 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderileceği belirtiliyor. Bu bölümde “İlk derece mahkemesince yapılması gereken ilk iş Yargıtay’ın onama kararına bağlı sonuçların geri alınması amacıyla yeniden yargılama kararı verdikten sonra başvurucu hakkında yargılamanın durmasına karar vermekten ibarettir” deniliyor.
Buradaki kritik bir mesele şudur: AYM, Yargıtay kararının sonuçlarının geri alınmasını kararlaştırdığına göre, Yargıtay’ın Berberoğlu’na ilişkin kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunması işlemi de boşlukta kalmaktadır.
Bu durumda önümüzdeki dönemin can alıcı sorularından biri, AYM kararları Anayasa’nın 153’üncü maddesi çerçevesinde bağlayıcı olduğuna göre, TBMM Genel Kurulu’nda Berberoğlu hakkında milletvekilliğinin düşmesine yol açan işlemin nasıl geri alınacağıdır. Bu soru öncelikle TBMM Başkanı Şentop’u ilgilendirmektedir.
Paylaş