Ankara'nın PKK/YPG söyleminde bu kez ABD ile Rusya'ya eşit mesafe

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın geçen salı günü düzenlediği olağan basın brifinginde gündeme gelen konulardan biri, iki Türk özel harekât polisinin pazar günü Fırat Kalkanı bölgesinde Tel Rifat’ta üslenmiş PKK/YPG unsurları tarafından düzenlenen bir saldırıda hayatlarını kaybetmesiydi.

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Sözcüsü, örgütün ismini geçirmeden NATO müttefiki Türkiye’ye sınır ötesinden yapılan saldırıları kınadıktan sonra öldürülen polislerin ailelerine de başsağlığı dileklerini iletti.

Sözcü, açıklamasında ismini telaffuz etmese de bu olayın sorumlusu olan örgüt, Rusya’nın kontrolündeki Tel Rifat bölgesinde mevzilenmiş PKK/YPG’dir.

ABD, TÜRKİYE’NİN HAREKÂTINA KARŞI

Bu brifingin dikkat çekici bir yönü, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ABD’nin desteklediği Kürt güçlerine karşı yeni bir harekât düzenlenebileceğinin işaretini verdiğini” söylemesiyle, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine dönük yeni operasyon tartışmasının da gündeme gelmesiydi.

Price Sınır ötesi saldırıların durdurulması gerektiğini” belirterek “Ateşkes bölgelerinin tüm tarafların riayet etmesi suretiyle korunması, Suriye’de istikrarın güçlendirilmesi ve krize siyasi bir çözüm bulma çalışmaları açısından çok önemlidir” diye konuştu.

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanlığı, ateşkes bölgelerinin korunması gerektiğini belirterek, Türkiye’nin yeni bir harekâtına da karşı olduğunu duyurmuş oluyor. Biden yönetimi, Kuzey Suriye’de mevcut statükonun çatışma çıkmadan aynen sürdürülmesi yönünde bir tutum almış oluyor.

YPG, FIRAT’IN BATISINDA RUSYA, DOĞUSUNDA İSE ABD’NİN HİMAYESİNDE

Burada altını çizmemiz gereken bir nokta var. ABD Dışişleri’ndeki brifingde son saldırılar bağlamında yöneltilen soruda, Türkiye’nin muhtemel bir harekâtının “ABD’nin desteklediği Kürt güçlerini” hedef almasından söz ediliyor.

Gelgelelim ABD’nin Kürt grupları desteklediği doğru olmakla birlikte, son saldırılar ABD’nin bu grupları desteklediği coğrafyada değil, Tel Rifat gibi Rusya’nın kontrolündeki bir bölgeden kaynaklanmıştır.

Bu durum da Suriye’deki jeopolitik tablonun ne kadar karmaşık dengeler üzerinde yerleştiğini gösteriyor. Buradaki temel paradoks, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan örgütün, yani YPG’nin, bu ülkede Fırat’ın batısında Rusya, buna karşılık doğusundaki bölgede ise ABD’nin himayesinden yararlanmakta oluşundan kaynaklanıyor.

Haberin Devamı

YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), DEAŞ’a karşı birlikte yürütülen mücadele gerekçesi üzerinden ABD’nin Fırat’ın doğusundaki yakın stratejik müttefiki konumundadır. ABD’nin koruması altında Fırat’ın doğusunda varlığını sürdürmekte olan “Özerk Yönetim”in sorumluluğu büyük ölçüde YPG bağlantılı kadrolar tarafından üstlenilmiştir.

Buna karşılık YPG unsurları, Fırat’ın batısında Münbiç ve Tel Rifat bölgelerinde hafife alınmayacak bir askeri güç bulundururken, bu faaliyetlerini Rusya’nın koruyucu şemsiyesi altında yürütmektedirler. Tel Rifat ve Münbiç bölgeleri, Rusya’ya zimmetlenmiş durumdadır.

Rusya da Türkiye ile yaptığı 22 Ekim 2019 tarihli Soçi Mutabakatı’nda, YPG’yi bütün silahlarıyla birlikte her iki bölgeden çıkartacağı taahhüdünde bulunmuş olmakla birlikte bu taahhüdünü bugüne dek yerine getirmemiştir.

Haberin Devamı

ANKARA YPG KONUSUNDA RUSYA İLE ABD’Yİ ARTIK BİR TUTUYOR

Şimdi bu tablonun ışığında ABD Dışişleri Sözcüsü Price’ın yaptığı açıklamanın ironik boyutuna geçelim. Bu açıklamayla Suriye’nin batısında iki Türk emniyet görevlisinin öldürülmesini kınayan ABD yönetimi, söz konusu terör eylemini gerçekleştiren örgüt ile yani YPG ile Suriye’nin doğusunda askeri bir ittifak içindedir.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun önceki gün Şimdi ABD açıklama yapıyor, müttefikimize Suriyeden gelen saldırıları kınıyoruz diyor. Peki bu silahları kim veriyor bu teröristlere, kim eğitiyor bunları? Sen eğitiyorsun, sen silah veriyorsun. Sonra da göstermelik bir kınama açıklaması yapıyorsun. Burada samimiyetsizlik apaçık ortadadır” şeklindeki sözleri, ABD Dışişleri’nin kınamasının Ankara nezdinde pek kabul görmediğini gösteriyor.

Haberin Devamı

Çavuşoğlu’nun açıklamasının üzerinde durulması gereken bir tarafı, Suriye’den Türkiye’ye yönelik saldırılardan ve yerine getirilmeyen taahhütlerden söz ederken ABD ile Rusya’yı birlikte eleştirmiş olmasıdır. Bakan “Son yapılan saldırılarda, bu bölgede sivillere yönelik ve bize yönelik saldırılarda Rusya’nın da ABD’nin de sorumluluğu vardır. Çünkü sözlerinde durmadılar” diye konuşuyor.

Bu ifadelerin önemi şurada yatıyor. Ankara, geçmişte Suriye’de YPG’nin desteklenmesi konusunda daha çok yüksek sesle ABD’yi suçlarken Rusya’nın YPG ile ilişkisi genellikle pek vurgulanmazdı. Çavuşoğlu’nun son söylemiyle ABD ile Rusya’yı bu başlıkta  bir tutmaya başladığı görülüyor. Özellikle Rusya’nın nüfuz alanı içindeki Tel Rifat bölgesinden kaynaklanan son saldırılar bu yönüyle Ankara’nın söyleminde önemli bir değişikliğe yol açmıştır.

Haberin Devamı

YPG, HEM MOSKOVA HEM WASHINGTON İLE DİYALOG İÇİNDE

Sıraladığımız bu gelişmelerin bize anlattığı nedir? Karşımızdaki gerçek, Suriye’de hem ABD hem de Rusya’nın kendi çıkarları açısından PKK’nın uzantısı durumundaki YPG ile bölgelere göre farklı şekiller alabilen angajmanlar içinde olmalarıdır.

YPG ve onunla bağlantılı siyasi yapılar, ibreleri ABD’ye dönük olmakla birlikte, yine de aralarında çekişme içinde olan iki büyük uluslararası güç odağıyla belli bir dengeyi gözetmeye çalışıyor. YPG çizgisi, bu yönüyle Suriye’nin geleceğinde elde etmeyi tasarladığı statüye dönük kazanımların pazarlığını yapabilmek açısından siyasi çözüm sürecinde belirleyici rol oynaması muhtemel her iki güçle de yakın bir diyalog yürütüyor.

Örneğin, “Özerk Yönetim”in parlamentosu konumundaki Suriye Demokratik Meclisi Eş Başkanı İlham Ahmed’in geçen eylül ayındaki trafiği bu bakımdan dikkat çekicidir.

İlham Ahmed, önce Moskova’ya gidip 15 Eylül’de Rusya Dışişleri Bakanlığı ile görüşmüştür. Bu arada YPG’nin siyasi kanadı konumundaki PYD’nin 2016 yılında Moskova’da bir temsilciliğinin açılmış olması ilişkinin düzeyini anlamak bakımından önemlidir. Rusya’nın bu adımları atarken, Ortadoğu’da güçlü olduğunu göstermek bakımından “Kürt Kartı”nı elinde tutmak istediğini göz önünde bulundurmak gerekiyor.

İlham Ahmed, ardından eylül ayının son haftasında Washington D.C.’yi ziyaret ederek bu kez ABD Dışişleri Bakanlığı ve Kongre’de temaslarda bulunmuştur.

ABD RUSYA DİYALOĞUNA DİKKAT

YPG çizgisinin, Washington’a paralel bir zeminde Moskova ile yürüttüğü diyalog, aynı zamanda Esad rejimi ile sürmekte olan dolaylı bir müzakere süreci olarak da görülebilir. Rusya’nın eskiden beri YPG’yi Esad rejimi ile özerklik statüsü üzerinden belli bir uzlaşı noktasına ikna etme çabası içinde olduğu biliniyor. Buradaki kritik meselelerden biri, Esad rejiminin Kürtlerin statüsü konusunda ne kadar ödün vermeye yanaşacağı sorusudur.

Ayrıca, son dönemde ABD ile Rusya arasında Suriye’yi konu alan bir diyaloğun başlamış olması da bütün bu tabloyu tamamlayan ve önemli sonuçlar doğurabilecek bir süreçtir. Bu yöneliş, YPG’ye verdikleri destek nedeniyle hem ABD hem de Rusya’ya dönük hoşnutsuzluk içinde olan Ankara’nın çok yakından izlemeye alması gereken bir durumu gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları