Paylaş
Pompeo, “Efharisto” dedikten sonra ‘@PrimeministerGR’, yani ‘Yunanistan Başbakanına’ diye etiketlemiş bu mesajını.
İlginç bir fotoğraf bu tweet paylaşımını tamamlıyor. Bir evin terasındaki masanın etrafına toplanmış insanların yüzlerindeki neşeli ifadelerden son derece sıcak bir ortamın hâkim olduğu hemen göze çarpıyor. Ceketler ve kravatlar fora edilmiş.
Burası Girit Adası. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in Girit’in Hanya bölgesindeki babadan kalma evi. Babası eski başbakanlardan Konstantin Miçotakis.
Oğul Miçotakis, önceki gün Pompeo’yu evinde öğle yemeğinde ağırlıyor. Atina temsilcimiz Yorgo Kırbaki’den öğrendiğim kadarıyla, mönüde yaprak sarma, Girit’e özgü bir tür sigara böreği olan ‘Kalçunia’, ‘grek salad’, güveçte arpa şehriyeli sığır eti ve çikolatalı kek ikram edilmiş. İçki olarak da şarap ve Girit rakısı Çikudia...
YUNAN FIRKATEYNİNDE BİR ABD’Lİ BAKAN
Bu fotoğraf Pompeo’nun iki gün süren Yunanistan gezisine damgasını vuran sıcak atmosferi göstermek bakımından bir hayli çarpıcı. Pompeo, Atina’ya uğramadan pazartesi günü doğrudan Selanik’te başlattığı Yunanistan gezisinde zamanın büyük bölümünü Girit Adası’nda geçirdi. Burada kaldığı iki gün ABD eğitimli, Harvard mezunu Miçotakis’in evinde geceledi.
Girit Adası’ndaki tarihi yerler ve kiliselerin gezilmesi gezinin diğer renkli görüntüleriydi. Ama program yalnızca turistik noktalardan ibaret değildi. Doğu Akdeniz jeopolitiğini, bu bölgedeki güç dengelerini yakından ilgilendiren başka dikkat çekici görüntüler de vardı bu ada gezisinden.
Örneğin, ABD Dışişleri Bakanı Girit’teki Suda ABD Deniz Üssü’nü de ziyaret etti. Bu arada, ABD’nin fiilen bir liman işlevi de gören, 230 metre uzunluktaki çok amaçlı dev yurtdışı sefer gemisi ‘USS Hershel Woody Williams’ın artık kalıcı olarak Girit’te demirleyeceğini açıkladı.
Ama ziyaretin Yunan tarafının muhtemelen en çok önemsediği kısımlarından biri, Pompeo’nun ‘Salamis’ isimli bir Yunan fırkateynini ziyaret etmesiydi. Doğu Akdeniz’de Türk ve Yunan donanmalarının sıkça karşı karşıya geldikleri sıcak bir yaz geçirilmesinin hemen ertesinde ABD Dışişleri Bakanı’nın bir Yunan savaş gemisinin güvertesine ayak basmasının kuşkusuz önemli bir sembolizmi var.
Sembolizm deyince başka görüntülere de dikkat çekebiliriz. Örneğin, Pompeo’nun uçağı pazartesi akşamı Suda’daki üssün ortak kullanımlı havaalanına indiğinde bir köşede Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait dört F-16 uçağı gölgeliklerin altında park etmiş durumdaydı.
İLİŞKİLERDE EN SICAK DÖNEMLERDEN BİRİ
Pompeo’nun gezisi sırasında yapılan bütün açıklamaları, ABD basınına verilen brifingleri, yayımlanan ‘ortak açıklama’yı, hepsini bir yazının sınırları içinde aktarabilmek kuşkusuz mümkün değil. Ancak hepsinden çıkan anlamı tek bir cümlede özetlemem gerekirse, bu ziyaretin en önemli sonucu ABD ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin tarihinin en sıcak dönemlerinden birine girmiş olduğudur.
Bu açıklamalar ilişkilerin hemen hemen her alanında kayda değer bir yakınlaşma ve yoğunlaşmanın yaşandığını gösteriyor. Askeri işbirliği, en üst sıralarda en çok mesafe kat edilen alanlar arasında. Geçen yılın başında iki ülke arasında imzalanan yeni savunma işbirliği anlaşmasının sonuçlarının çok kısa zamanda alınmaya başlandığı anlaşılıyor. Bu çerçevede Dedeağaç’ta askeri liman, Larissa’da ‘drone’ karargâhı ve Karla’da Stefanovikeio hava üssü olmak üzere üç ayrı askeri tesiste ABD’nin kullanacağı altyapı güçlendiriliyor.
Amerikan tarafının açıklamalarında askeri işbirliğinin geleceğe dönük olarak “daha da derinleştirileceği” konusunda oldukça kuvvetli ifadeler var. Yunan hükümetinin ABD’ye askeri işbirliği alanındaki taleplerinin olumlu karşılanacağı anlamına gelen bir tür ‘açık çek’ vermiş olduğu anlaşılıyor. Türkiye’nin özellikle Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı ile birlikte ABD ile ilişkilerinde ortaya çıkan ciddi sorunları Yunan tarafının ABD’yi iyice yanına çekmek için bir fırsat olarak kullandığı aşikâr.
ABD’nin de uzun dönemli bir bakışla -her ihtimale karşı- Yunanistan’daki askeri altyapısını güçlendirmek istediğini tahmin edebiliriz. Bunu yaparken, Washington’ın Türkiye’ye de bölgede ‘alternatifsiz olmadığı’ şeklinde dolaylı bir mesaj da verdiği ileri sürülebilir.
DOĞU AKDENİZ’DE YENİ STRATEJİK YAPILANMALAR
Pompeo’nun ziyaretinin askeri işbirliği kadar önem taşıyan bir diğer boyutu, Amerikan tarafının özellikle enerji alanında Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin dışında kaldığı işbirliği mekanizmalarına verdiği kuvvetli destekte karşımıza çıkıyor. Geziyi ABD basınına değerlendiren Pompeo’nun heyetinden üst düzey bir yetkili, bu alanda Doğu Akdeniz’deki “yeni stratejik yapılanmalar”dan söz ediyor. Bunlardan birincisi, hidrokarbon kaynaklarında işbirliği alanında Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) ve İsrail arasında kurulan ve ABD’nin de dahil olduğu işbirliği mekanizması. Diğeri, Yunanistan-KRY ikilisinin Mısır’la kurduğu üçlü mekanizma. ABD yetkilisi, Yunanistan ile BAE arasındaki ilişkiyi bu denkleme katıyor.
Hatırlayalım, Pompeo eylül ayının ikinci haftasında da KRY’ye bir ziyaret yapmış ve bu ziyareti sırasında ABD ile KRY arasında ‘Kara, Açık Denizler ve Liman Güvenliği Merkezi’ kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştı. Ankara bu anlaşmaya oldukça sert bir tepki vermiş, Dışişleri Bakanlığı Pompeo Kıbrıs Türk tarafını yok saydığı için Kıbrıs sorununun çözümüne zarar vereceğini açıklamıştı.
Bu arada Pompeo’nun ziyaretine ilişkin yayımlanan ABD-Yunanistan ortak açıklamasında Doğu Akdeniz’deki doğalgazın KRY ve Girit üzerinden Avrupa’ya aktarılmasını öngören ‘EastMedGas’ boru hattı projesine de sıkı bir destek ifade ediliyor.
Ayrıca, Amerikan Exxonmobil’in Fransız Total ve Yunan Hellenic Petrolleum ile Girit açıklarındaki parsellerde araştırma yapacağı da belirtiliyor bu metinde. Bu parsellerin bir bölümünün Libya’nın kıta sahanlığı içinde yer alıyor olması daha şimdiden ileride yaşanabilecek muhtemel sıkıntıların habercisi gibi.
ABD’NİN BÖLGE POLİTİKASINDA KAYMA VAR
Şu hususun altını çizelim. Pompeo, bütün açıklamaları sırasında özellikle Doğu Akdeniz’deki deniz yetki anlaşmazlıklarıyla ilgili olarak doğrudan Ankara’yı suçlayan bir ifade kullanmamaya dikkat etti, bu sorunların çözümü için diyalog ve uluslararası hukuk çerçevesinde müzakerelerin gereğini vurguladı.
Böyle de olsa gezisinin zamanlaması, Pompeo’nun bu ziyaret sırasında Türkiye’ye uğramaması, verdiği bütün dolaylı mesajlar, ayrıca enerji alanında Türkiye’yi dışlayan işbirliği yapılarına kuvvetle arka çıkması, ABD’nin bölge politikasında Yunanistan’a doğru bariz bir kaymanın olduğuna işaret ediyor.
Tabii bu gezi sırasında Pompeo’nun ABD’de yaşayan Rum kökenli Amerikalıların değerini vurgulayan sıcak açıklamaları da kasım ayındaki başkanlık seçimi öncesinde bu kesimdeki seçmenlere ‘çiçek atması’ şeklinde değerlendirilebilir. Ancak ABD’deki sandıktan ister Cumhuriyetçi ister Demokrat bir başkan çıksın, ABD ile Yunanistan arasında yerleşmekte olan işbirliği kalıbının en azından kısa dönemde bu değişiklikten etkilenmeyeceğini söylemek mümkün.
Paylaş