Paylaş
Neyse ki, “Kendisinin her türlü sürprize açık biri olduğu” yolunda bir ihtiyat payı da bırakmışız bu tahmini yaparken.
Türkiye-ABD ilişkisini izleyen birçok gözlemcinin genel beklentisi, başkanlığı süresince Türkiye’ye Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri aldığı gerekçesiyle yaptırım uygulanması konusunda olumsuz bir tutum takınan Trump’ın, bu kararı halefi Demokrat Joe Biden’a bırakmayı tercih edeceği yolundaydı.
Bu beklentiler tutmadı. İşin herkesi şaşırtan tarafı, Trump yönetiminin bu adımı atmak için söz konusu düzenlemeyi içeren Pentagon bütçesinin yürürlüğe girmesini bile beklememesi oldu.
TRUMP 30 GÜNLÜK SÜREYİ BEKLEYEBİLİRDİ
Tahminler -Trump bütçe yasasını veto etsin etmesin- bu yasa bir şekilde önümüzdeki günlerde yürürlüğe girdiği andan itibaren 30 günlük süre içinde bir karar alınacağı yolundaydı. Üstelik, bütçe yasasında getirilen düzenlemenin takvimi, Biden’ın 20 Ocak’ta görevi devralmasına ilişkin takvimle çakışıyor. Yasanın akıbeti henüz belli olmadığından, Trump Beyaz Saray’a veda ettiğinde 30 günlük süre dolmamış da olabilir. Sonuçta Trump, bu el yakıcı dosyayı Oval Ofis’te Biden’a bırakabilirdi.
Öyle yapmadı. Pentagon bütçesini beklemeden, yürürlükte olan ilgili yasa hükmünü uyguladı Başkan Trump. Kısaca ‘CAATSA Yasası’ diye adlandırılan, Rusya, Kuzey Kore ve İran’dan silah alan ülkelere yaptırım uygulanmasını öngören bu yasa 6 Ağustos 2017 tarihinden bu yana yürürlükte.
Özellikle 2019 Temmuz ayında S-400 sistemlerinin dev Rus kargo uçaklarıyla Ankara’daki Mürted hava üssüne gelmesiyle birlikte, CAATSA Yasası’nın uygulanması yolundaki çağrılar da Washington’da kuvvetli bir şekilde duyulmaya başlanmıştı.
Yasanın hükümleri yorum gerektirmeyecek kadar açık. Ancak Başkan Trump, geride bıraktığımız dönemde bilinçli bir tercihle bu yaptırımları uygulamaktan kaçındı. Kaçınmak bir tarafa, ABD’nin Patriot sistemlerini vermeyerek Türkiye’ye adil davranmadığını belirtti, bu çerçevede Türkiye’nin S-400 tercihini haklı gördüğünü ima etmiş oldu.
TRUMP DİRENİNCE KONGRE ÖNLEM ALDI
Trump’ın isteksizliği üzerine geçen yıl aralık ayında ABD Kongresi’nde -Pentagon’un 2020 yılı bütçe yasasına Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının uygulanması gerektiğini vurgulayan bir madde kondu, Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin mutabakatıyla... Gelgelelim Trump, yine Türkiye’ye yaptırım uygulamaktan uzak durdu.
Kongre, bunun üzerine Trump’ın direncini kırmak amacıyla 2021 bütçesinde daha sıkı bir düzenleme getirdi. Temsilciler Meclisi ile Senato’nun temsilcilerinin bir araya geldiği Konferans Komitesi, 4 Aralık tarihindeki toplantısında Pentagon’un 2021 bütçe yasasına, yürürlüğe girdikten sonraki 30 gün içinde Başkan’ı CAATSA yaptırımlarını uygulamaya mecbur kılan bir madde koydu. Bütçe yasası geride bıraktığımız günlerde Kongre’nin her iki kanadından da geçerken, Trump bütçeyi -başka nedenlerle- veto edeceğini açıkladı.
Herkes dikkatlerini Beyaz Saray’ın veto ihtimaline çevirmişken, Trump yönetimi bütçeyi de beklemeden önceki gün Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını duyurdu. Trump, 2017’de çıkan CAATSA Yasası gereği uygulaması gerektiği halde askıda tuttuğu yaptırımları Beyaz Saray’ı terk etmesine yaklaşık bir ay gibi kısa bir zaman kalmışken birden devreye sokmuştur.
Yanıt aramamız gereken soru şudur: Trump, başkanlığı süresince uzak durduğu bir adımı tam görevden ayrılacağı sırada neden attı?
POMPEO FAKTÖRÜNE DİKKAT
Bu sorunun yanıtını bir dizi faktörün bir araya gelmesiyle açıklayabiliriz.
Bunlardan birincisi, ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo faktörüdür. Son dönemde Türkiye’ye karşı bir hayli eleştirel bir çizgiye geçen, iki hafta önceki NATO Dışişleri Bakanları toplantısında Türkiye’ye ağır eleştiriler yönelten Pompeo’nun yönetim içinde bu adımın atılması yolunda ciddi bir inisiyatif sergilediği anlaşılıyor. Pompeo’nun geçen cuma günkü Beyaz Saray ziyareti bu bağlamda değerlendiriliyor.
Bu arada, Trump’a yasayı uygulamadan yönetimden ayrılmasının hukuken sorun yaratabileceği yolunda hukuki görüş de verilmiş olabilir. Ancak bu noktada Trump’ın yasalara saygılı davranmak konusunda pek titiz olmayan sicilini hatırlamalıyız. Ayrıca, ABD basınında, Trump’ın salt Kongre baskısı altında hareket ettiği görüntüsünü vermemek için Pentagon bütçesini beklemeden yaptırımlara onay verdiği şeklinde yorumlar da yer almıştır.
TRUMP BU KEZ DİRENMEDİ
Bu noktada şu önemli olgunun da altını çizmemiz gerekiyor. Özellikle geçen ekim ayında Sinop’ta S-400’lerin ilk denemesinin yapılmasından sonra Washington’da bu sistemlerin depoda duracağı yolundaki beklentiler tümüyle ortadan kalkmış, Türkiye’nin yaptığı tercihten dönüşünün söz konusu olmadığı kanaati yerleşmiştir.
ABD sistemi S-400 alımı nedeniyle Türkiye’ye karşı başından beri kurumsal olarak sert bir tavır içindeydi. ABD Dışişleri’nden Pentagon’a, Kongre’den sistemin bütün diğer aktörlerine kadar herkes konsensüs halinde S-400 konusunda tepkiliydi, çok kuvvetli bir istisna hariç: Başkan Donald Trump...
Washington’da yaptırım mekanizmasının harekete geçmesini etkisiz kılan, bu başlıkta şekillenmiş olan konsensüsü bozan başlıca faktör Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu konuda hak verdiğini söyleyen ve ayrıca onunla iyi bir ilişki götürmek isteyen Başkan Trump’ın direnciydi...
Trump seçimi kaybetmesinden sonraki süreçte bu direncini sürdürmemiştir.
Ne olursa olsun sonuçta Trump, geçmişte “hayır” dediği bir konuda bu kez “evet” diyerek Türkiye’yi karşısına almıştır.
Cumhuriyetçilerin bu dosyanın siyasi faturasını Başkan Joe Biden’a bırakmak seçeneğine uzak durmaları iki partinin de aynı dalga boyunda durduğuna işaret ediyor.
ABD EMSAL OLMASINI ÖNLEMEK İSTEDİ
Alınan kararın gerisinde şu nedenlerin de rol oynadığını tahmin edebiliriz. Bunlardan biri, bütün dünyaya Rusya’dan silah alımı yapan ülkelerin cezalandırılacağı yolunda etkili bir mesaj verilerek kuvvetli bir caydırıcılığın yaratılmak istenmesidir. ABD, bunun için çok önemli stratejik çıkarlarının bulunduğu bir NATO müttefikine yaptırım uygulamaktadır. Bundan böyle Rusya’dan silah alımı yapmayı düşünen başka ülkeler, aynı zamanda ABD ile de iyi geçinmek istiyorlarsa, bir değil iki kez düşünmek zorunda kalacaktır.
Bu arada, uzun bir zamandır pek çok nedenle Washington’da, özellikle de Kongre’de Türkiye’ye karşı birikmiş olan tepkisel hava bu kararın alınmasını kolaylaştırmıştır. Unutmayalım ki, geçen yıl ‘Ermeni Soykırımı’ iddialarına ilişkin tasarılar hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’dan geçmiş, Temsilciler Meclisi’nde ayrıca Barış Pınarı harekâtı nedeniyle bir yaptırım yasası kabul edilmiştir.
Washington’da son dönemde Türkiye ile ilgili tepkileri tetikleyen pek çok dosya bulunuyor. Sonuçta bütün bu olumsuz faktörler birleşerek işi bugünkü noktaya taşımıştır.
Yaptırım kararının Türkiye ile ABD arasında yol açtığı ağır durumu yarın ayrıca değerlendireceğiz.
Paylaş