AVRUPA Birliği’nin dönem başkanı Lüksemburg’un AB Bakanı Nicholas Schmit’in dünkü Ankara ziyaretiyle birlikte, 17 Aralık zirvesi sonrasında durgunluğa giren Türkiye-AB dosyası yeniden açılmış bulunuyor.Dünkü açılışı, önümüzdeki hafta bu kez Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, İngiltere’nin AB Bakanı Denis Macshane ve AB Komisyonu Genişleme Komiseri Olli Rehn ile Dış Politika Komiseri Javier Solona’nın katılacakları Ankara’daki troyka toplantısı izleyecek. Troyka toplantısına gelecek olan AB’li yüksek konukların karşılarında AKP hükümetinin bugünlerde atayacağı başmüzakereciyi de bulmaları ihtimal dahilinde. Türkiye ile AB arasındaki 1963 tarihli Ankara Antlaşması’nın AB’ye yeni katılan ülkelere teşmil edilmesine ilişkin protokolün müzakereleri de yarın Brüksel’de başlıyor.Başlayan hareketliliğin ışığında 2005’in Türkiye-AB takviminin başlıca eşiklerini şöyle özetleyebiliriz: KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ ERTELENDİAB’nin Türkiye’den yeni siyasi beklentilerinin yer alacağı ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’nin önümüzdeki nisan ayında açıklanması bekleniyordu. Bu belgede, Türkiye’nin yeni dönemde atması beklenen adımlar, muhtemelen seçim yasasında barajın düşürülmesi, siyasi etik yasasının çıkartılması, yargı reformu, yolsuzlukla mücadele, azınlıklarla ilgili düzenlemeler gibi talepler yer alacaktı.AB Komisyonu, aldığı bir kararla siyasi reformlara ilişkin bu belgenin açıklanmasını önümüzdeki kasım ayına bıraktı. Komisyonun bu kararının AKP hükümetine rahat bir nefes aldırdığı söylenebilir. Çünkü, belgedeki siyasi beklentiler kaçınılmaz olarak iç politikada tartışma yaratacak, hükümeti bazı ‘sevimsiz’ başlıklarda baskı altına sokacaktı.MÜZAKERE ÇERÇEVESİ HAZİRAN AYINDA İkinci önemli aşama, AB’nin Türkiye ile yürüteceği tam üyelik müzakerelerinin çerçevesini tanımlayacak olan yetki belgesinin sonuçlanmasıyla geride bırakılacak. Bu belge Türkiye ile müzakerelerde geçerli olacak özel koşulları da tanımlayacak. AB Komisyonu, bu belgeye ilişkin taslağını AB Konseyi’nin haziran zirvesine sunacak, ardından belge 25 ülke ile müzakereye açılacak. Belgenin sonuçlandırılması İngiltere’nin temmuz ayında başlayacak dönem başkanlığına sarkacak. Türkiye ile müzakereler 3 Ekim tarihinde açıldığında bu belgenin resmi direktif olarak AB Konseyi’nden çıkmış olması gerekiyor. Müzakerelerin ucu açıklığı, istisnai düzenlemelerin kalıcılığı gibi dikenli konuların da düzenleneceği bu belgenin 3 Ekim öncesinde bir hayli baş ağrıtacağı söylenebilir.UYUM PROTOKOLÜ YETİŞECEK Mİ?Türkiye’nin 1963 Ankara Antlaşması ile AB karşısında gümrük birliğine ilişkin üstlendiği yükümlülüklerin birliğe katılan yeni ülkelere teşmil edilmesine ilişkin protokol en hassas başlığı oluşturuyor. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye tarafından tanınması sorununu da gündeme getiren bu protokolün, Türkiye’nin 17 Aralık zirvesinde AB’ye yaptığı yazılı taahhüt uyarınca, 3 Ekim tarihine kadar sonuçlandırılması zorunlu.Bu tarihe kadar metnin imza işlemlerinin sonuçlanması, ayrıca Avrupa Parlamentosu’ndan ve TBMM’den de geçmesi gerekiyor.Onay işlemlerinin 3 Ekim tarihine kadar yetiştirilebilmesi için protokol metninin müzakere masasında en geç önümüzdeki yaz ayları içinde parafe edilmesi şart gözüküyor. İşte bütün bu hazırlıklar zamanında sonuçlanabildiği takdirde Hükümetlerarası Konferans’ın 3 Ekim tarihinde toplanması mümkün olacak. Konferansın toplanması Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakerelerinin başladığı anlamına gelecek. Bunun için önümüzdeki 7 ay gibi kısa bir sürenin çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.