2020 yılı için muhtemel bir İdlib senaryosu

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin (OCHA), geçen çarşamba günü yayımladığı İdlib’e ilişkin ‘durum raporu’, kış mevsiminin zor iklim koşulları altında Türkiye’nin Hatay sınırının hemen yanı başında yaşanan büyük bir insani felakete dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Haberin Devamı

BM’nin raporu, çatışmalar nedeniyle 1 Aralık 2019 tarihinden itibaren İdlib’in güneyinden toplam 312 binden fazla insanın evlerini terk ederek kuzeye doğru göç etmek zorunda kaldıklarını duyuruyor.

Yaklaşık beş haftalık bir zaman diliminde ortaya çıkan bu mağduriyete maruz kalan 312 binden fazla insanın yüzde 80’i kadın ve çocuklardır rapora göre. Yani birden kendi ülkesinde mülteci durumuna düşen 250 bin kadın ve çocuk söz konusu...

YÜZDE 80’İ ÇOCUK VE KADINLAR

BM’ye göre, bu insanların çoğu çok kısa bir zamanda, saatler içinde evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Bir bölümü hiçbir şey almadan evinin kapısını çekip çıkmıştır. Bir bölümü ise geri dönemeyecekleri düşüncesiyle eşyalarının bir bölümünü yanlarında götürmüştür.

Rapor, evlerini terk edenlerin ne kadar perişan koşullarda yaşamak zorunda kaldıklarını çarpıcı bir dille anlatıyor. Ayrılanların çoğunluğu kuzeydeki yerleşimlere ve Türkiye sınırına yakın kamplara intikal etmiştir. Örneğin, bir bölümü kuzeydeki İdlib şehir merkezindeki cami ve okullara yerleşmiştir.

Haberin Devamı

Daha kuzeye, sınırdaki çadırkentlere gelenler açısından buradaki koşullar çok sıkıntılıdır. Bunun nedeni, kampların kapasitelerinin çok üstünde insana barınak sağlamasıdır. Raporda, on binlerce insanın da Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin kontrolündeki Afrin ve Azez bölgelerine geçtiği belirtiliyor.

Beş hafta gibi kısa bir zamanda yaşanan bu devasa iç göç dalgası BM’ye bağlı birimler başta olmak üzere bütün yardım kuruluşları üzerinde barınma, gıda ve sağlık gibi temel ihtiyaçların karşılanması açısından büyük bir baskı yaratmıştır. 

Bitmedi. BM raporu, geçen mayıs ile ağustos ayları arasında meydana gelen olaylarda ayrıca 400 bin insanın yine yer değiştirmek zorunda kalmış olduğunu da hatırlatıyor. Bu durumda mayıs-ağustostaki göç dalgası ile geçen aralık ayında patlak veren ikinci aşama göç dalgasında toplam 700 binden fazla insanın yer değiştirmiş olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz. Bu, insanı dehşete düşüren bir tablo.

REJİM M-5 KARAYOLUNDA KUZEYE DOĞRU ÇIKIYOR

Haberin Devamı

Geçen mayıs-ağustos dönemindeki iç göç dalgası Esad ordusunun Rusya Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçaklarının aktif bombardımanı eşliğinde İdlib’in en güneyinde M-5 otoyolu üzerindeki Han Şeyhun kasabası ve civarındaki geniş bir alanı ele geçirdiği harekâtın bir sonucuydu. Hatta, TSK’nın Han Şeyhun’un hemen altında Morik’teki (9) numaralı gözlem noktası muhalefetten Esad rejiminin kontrolüne geçen bu topraklarda kalmıştı.

Bu harekât, ağustos sonunda Rusya tarafından ilan edilen tek taraflı bir ateşkesle durmuş ve herkes derin bir nefes almıştı.

Ardından geçen ay başında ateşkes son bulmuş, rejim yine Rus savaş uçaklarının aktif desteğiyle bu kez Han Şeyhun’un kuzeyindeki Maarat el Numan şehri, kuzeyindeki Sarakib kasabası ve bu iki yerleşimin doğusundaki geniş bir alanı hedef alan bir askeri harekât başlatmıştır. BM’nin son açıkladığı 312 bin kişilik ikinci göç dalgasını bu operasyonlar tetikledi.

Haberin Devamı

Esad rejimi, bu harekât sonucu geniş bir toprak parçasını ele geçirdikten sonra Maarat el Numan’a 7 kilometre kadar yaklaştı. İlginçtir ki, bu kez de TSK’nın Surman’daki (8) numaralı gözlem noktası rejim toprakları içinde kaldı.

Sonuçta bu askeri harekât da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin’in geçen çarşamba günü İdlib için vardıkları ateşkes mutabakatıyla yerini çatışmasızlığa bıraktı. Ateşkes cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısı uygulamaya kondu.

İDLİB’DE KENDİNİ TEKRARLAYAN KALIP

Aslında her iki harekâta baktığımızda kendisini tekrarlayan bir kalıp karşımıza çıkıyor. Rejim, Rus ve kendi savaş uçaklarıyla ayrım gözetmeden yürüttüğü hava bombardımanı ile yüz binlerce insanı evinden ediyor, sahada geniş bir alan silahlı muhalif gruplardan geri alınıyor, bu arada kuzeye doğru göç başlıyor, ardından sahadaki bu gelişmeleri bir ateşkes ilanı izliyor.

Haberin Devamı

Özetle, her alan kazanımını bir ateşkes izliyor. Ancak her seferinde İdlib’in kuzeyine, Türkiye’ye doğru yığılan iç mültecilerin sayısı artıyor, basınç Türkiye’ye doğru yöneliyor.

Kuşkusuz, açıklanan ateşkesin kalıcı olması temenni edilir. Ancak ateşkes kalıcı olmaz ve bu kalıp ‘kara harekâtı/havadan bombardıman/göç/ateşkes’ sarmalı içinde belli aralıklarla tekrarlandığı takdirde, rejimin 2020 yılında kuzeye doğru ilerlemesini bu şekilde ‘aşama aşama’ sürdüreceğini tahmin edebiliriz. 

REJİM GÖÇE ZORLUYOR

Maarat el Numan’dan çekilen görüntüler, bütün sivil nüfus göç ettiğinden bu yerleşimin enkaz halindeki bir hayalet şehre dönüştüğünü gösteriyor. Bu şehir, bundan sonrasında rejim açısından kısmen kolay bir hedef haline gelmiştir. Muhtemelen Esad-Rusya ikilisi bakımından bunu tamamlayacak ikinci aşama, hem Lazkiye’ye giden M-4, hem de Şam’a çıkış veren M-5 karayollarının kavşak noktasındaki Serakib’in rejim bölgesine dahil edilmesi olacaktır. Halep’i Lazkiye ve Şam’a bağlayabilmek için sonraki aşamada sıra Serakib’den Halep’e doğru uzanan 40 kilometrelik hatta gelecektir.

Haberin Devamı

Rusya Savunma Bakanlığı’nın dün İdlib’in güneyindeki sivil halkın rejim bölgesine geçiş yapabilmesi için açıldığını duyurduğu ‘emniyetli’ kontrol noktalarının bulundukları mevkiler bu stratejiyi teyit ediyor. Bu üç geçiş noktasından ikisi (Hader ve Abu Duhur) ilginçtir ki, Serakib’den kuzeye Halep’e doğru çıkan hattın hemen doğusundadır. Esad ordusu, bu bölgede helikopterlerden attığı bildirilerle teröristlere operasyon düzenleneceği gerekçesiyle halkın güvenliği açısından bu kapılardan rejim bölgelerine geçmesini istiyor. Yani, bu bölgenin boşaltılması hedefleniyor.

Böylelikle, İdlib’in güneyi ve güneydoğusunda yaşamaya devam eden insanlar önümüzdeki dönemde A) Bombardımana hedef olmamak için evlerini terk edip rejim bölgesine geçip burada yeni bir hayata başlamak ya da B) Evlerini terk etmeyip savaşın ortasında kalmak seçenekleri arasında sıkışmıştır.

Tabii bir de üçüncü seçenekleri var. Bundan öncekilerin yaptığı gibi C) Kuzeye, Türkiye sınırına doğru yola çıkmak...  

Yazarın Tüm Yazıları