Paylaş
Gerçekten de o gece F-16’lar, ses hızı ötesi uçarak yol açtıkları sonik patlamalarla yalnızca Ankaralıları değil, benzer şekilde İstanbul’da yaşayan milyonlarca insanı da taciz etmişti.
Bu konuyu araştırmaya koyulduğumda Akıncı iddianamesinin dışına çıkmam gerekti. Çünkü, 16 Temmuz 2016 gününün ilk dakikalarında İstanbul semalarında beliren ve doğruca Boğaz üzerinde uçuş yapan ilk iki F-16 uçağı, Ankara Akıncı değil Balıkesir Üssü’nden havalanıp gelmişti. Daha sonra gelen F-16’lar ise Ankara’dan yola çıkmıştı.
Bunun üzerine Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameyi okuduğumda karşıma şöyle bir hadise çıktı:
***
Darbe girişiminin olduğu gece üs komutanı Tuğgeneral İshak Dayıoğlu, ailesiyle birlikte Hava Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının düğünü için İstanbul’da Moda Deniz Kulübü’ndedir. Dayıoğlu, vekâleti üssün Harekât Komutanı Kurmay Albay Ahmet Kunduracıoğlu’na bırakmıştır. Üsteki “Alarm Reaksiyon” nöbetini ise iki pilot üsteğmen Oğuz Bilgin ve Aykut Yüce tutmaktadır. Her ana jet üssünde olduğu gibi Balıkesir üssünde de iki F-16 hemen uçuşa hazır vaziyette bekletilmektedir.
Üsteğmenler, ifadelerine göre, play station oynadıkları sırada arkadaşlarından gelen bir telefon üzerine televizyonu açar ve İstanbul’da köprü girişinin tanklarla kapatıldığını öğrenirler. TV’yi izlerken saat 23.00 sularında odadan içeri üssün Harekât Komutanı Albay Kunduracıoğlu girer ve “İstanbul üzerinde alçak irtifada bekleme yapacaksınız: Ben de kuleye geçeceğim, kalkış için benden haber bekleyin” emrini verir.
İddianamede yer alan Hava Kuvvetleri Komutanlığı bilirkişi raporu verilerine göre, üsteğmenler Bilgin ve Yüce, KOBRA 67 çağrı koduyla ikili kol olarak 23.55’te havalanırlar. F-16’lar, havadan havaya ısı ve radar güdümlü füzeler yüklüdür. İstanbul Boğazı üzerinde 00:07:15-00:09:11 arasında 1000 feet-6000 feet (yaklaşık 300-1.800 metre) aralığında ilk uçuşu gerçekleştirir ve ardından 00:10:16 itibarıyla ‘güneyli başta’ Balıkesir’e doğru dönüşe geçerler.
İkili kolun lideri konumundaki Üsteğmen Bilgin, Kütahya/Çini radarının kendileriyle irtibat kurarak Hava Kuvvetleri’nin parola kodu ile “TOPEL (komutan) emri ile RTB (Return to Base-Üssü Dönüş) talimatı verdiğini, bu talimat üzerine Balıkesir Üssü’ne dönüşe geçtiklerini” anlatıyor.
Tam bu noktada Albay Kunduracıoğlu, kendisiyle telsiz teması kurar ve “Ne oldu, neden geri dönüyorsunuz” diye sorar. Bilgin durumu anlatınca, Kunduracıoğlu “Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’nin talimatıyla İstanbul’daki görevinize devam edin” talimatını verir.
***
O saatlerde Türk hava sahasındaki askeri uçuşların emir komutasında bir ikilik söz konusudur. Eskişehir’deki Birleşik Hava Harekât Merkezi (BHHM), Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve ona bağlı komutanların talimatları doğrultusunda darbeyi bastırmaya çalışırken, Ankara’daki Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Merkezi (HKHM) darbeciler tarafından ele geçirilmiştir. Onlar da Akıncı Üssü’ndeki darbecilerle temas halinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı adına talimat vermektedirler.
Bilgin, savcılık ifadesinde “iki başlılık”tan söz ediyor, “Kimin talimatlarına güveneceğimizi bilemedik” diye konuşuyor. Kunduracıoğlu’nun “HKHM’nin emri” demesi üzerine F-16 pilotları rotayı yeniden İstanbul’a doğru çevirirler.
“Kobra 67” kolu, İstanbul üzerinde Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı arasında kalan bölgede hava devriyesi olarak yaklaşık 6 bin feet’te ring yapmaya başlar. İki havalimanı arasındaki ring görevi neden verilmiş olabilir? Bilgin, savcılık ifadesinde “Atatürk’le Sabiha Gökçen arasında bu ring görevi yurtiçi ve yurtdışından gelen hava trafiğini engellemek olarak verilmiş olabilir...” diye konuşuyor.
Bilgin’in düşündüğü bir şey daha vardır: “Emrin niye verildiğini tam olarak anlayamasam da, İstanbul’da yaşayan insanların alçak irtifada bu uçağın sesinden etkilenerek korkabileceklerini düşündüm.”
***
Şimdi işin püf noktasına gelelim. Bilgin ve Yüce İstanbul semalarında iki havalimanı arasında uçarken Ankara Akıncı’dan saat 00.17’de kalkan iki F-16 rotasını Afyon istikametine çevirir. Darbe karargâhı, yüzbaşılar Oğuz Alper Emrah ve İlker Hazinedar’a Cumhurbaşkanı’nın ATA uçağını “önleme” görevi verilir.
Bu noktada İstanbul’daki uçuşların görevi ile Akıncı’dan havalanan F-16’ların görevleri arasında bir paralelliğin bulunduğunu söylemek mümkündür.
Peki bu iki F-16’nın İstanbul’a gönderilmesi kimin fikridir? Bunun için Kunduracıoğlu’nun emri kimden aldığı sorusuna yanıt arayalım. Kunduracıoğlu, savcılık ifadesinde, o gece evinde otururken 22.00 sularında Üs Komutanı Tuğgeneral Dayıoğlu’nun kendisini İstanbul’dan arayarak “Karışık kuruşuk işler oluyor. Üsten uçak kaldırma” talimatını verdiğini anlatıyor. Kunduracıoğlu’na göre, hemen ardından bu kez Ankara’dan Akıncı Üssü Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim kendisini aramıştır. Albay, Evrim’in kendisine “Genelkurmay Başkanı’nın orada bulunduğunu ve onun emriyle bir an önce alarm reaksiyonu nöbeti bekleyen iki uçağı İstanbul üzerine hava devriyesi görevi bekletmesini, bunun hayati önemde olduğunu ve ayrıca BHHM’ye (Eskişehir) güvenilmemesini istediğini” aktarıyor.
Balıkesir darbe davasının 1 numaralı sanığı Kunduracıoğlu, kendi komutanının değil Akıncı Üssü’nün komutanı Hakan Evrim’in talimatını yerine getirmiştir. Görüleceği gibi, Balıkesir’e de gelsek, bütün yollar yine Akıncı’ya çıkıyor.
Paylaş