Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

“COVID-19 Gölgesinde Evden Çalışma ve İş-Yaşam Dengesi” 3

Merhabalar sevgili okurlar.

Haberin Devamı

COVID-19 Gölgesinde Evden Çalışma İş-Yaşam Dengesi Araştırması bulgularını paylaşmaya “Örgütsel Destek Algısı” ile ilgili bilgi vererek de devam ediyorum.

 

 

Katılımcıların %83,3’ü pandemi sürecinde çalıştığı kurumdan yüksek düzeyde destek aldığını bildiriyor. Bireylerin pandemi sürecinde aldıkları örgütsel destek çalıştıkları kurum türüne göre incelendiğinde, özel şirkette çalışan bireylerin kâr amacı gütmeyen vakıflarda ve devlet kurumlarında çalışan bireylere kıyasla daha yüksek örgütsel destek algıladıkları görülüyor. Bireylerin pandemi sürecinde çalıştıkları sektöre göre algıladıkları örgütsel destek birbirinden çok farklı değil. Ancak, ‘otomotiv’ ile ‘finans ve sigorta’ sektörlerinde algılanan örgütsel destek; ‘yazılım’, ‘lojistik, ulaşım ve depolama’ ile ‘ilaç’ sektörlerinde algılanan örgütsel destekten daha yüksek.

 

Haberin Devamı

Katılımcıların %63,3’ü oldukça yüksek, %21,8’i de yüksek düzeyde iş güvencesine sahip olduğunu düşünüyor. Katılımcıların %11,7’si ortalama düzeyde iş güvencesine sahip olduğunu düşünürken, %2,1’i iş güvencesinin düşük, %1,1’i de oldukça düşük olduğunu söylüyor. Bireylerin pandemi sürecinde algıladıkları iş güvencesi çalıştıkları kurum türüne göre incelendiğinde, devlet kurumlarında çalışanların %90’ından fazlasının iş güvencesine sahip olduğunu düşündüğü görülüyor. Özel şirketlerde çalışanların %82’ sinin, özel vakıflarda çalışanların ise %72’ sinin iş güvencesi ile çalıştıkları anlaşılıyor.

 

Katılımcıların yalnızca %5,9’unun teknolojiye bağlı yüksek düzeyde stres yaşadığı görülüyor. Teknoloji; katılımcıların %47,9’u için ortalama, %46,3’ü için ise düşük düzeyde stres kaynağı. Teknolojiye bağlı stres düzeyleri bireylerin pandemi öncesinde evden çalışma deneyimlerinin bulunup bulunmamasına göre incelendiğinde; daha önceden evden çalışmayanların salgın sürecinde evden çalışırken daha fazla stres yaşadıkları anlaşılıyor. 

 

Haberin Devamı

Katılımcıların pandemi sürecinde yaşadıkları stres fiziksel ve psikolojik belirti düzeylerine göre incelendiğinde; yüksek düzeyde fiziksel stres belirtileri ile karşılaşanların oranının 

%17,3, psikolojik stres belirtileri ile karşılaşanların oranının ise %10,6 olduğu görülüyor. Yaşadıkları stresin ortalama düzeyde fiziksel belirti verdiğini bildirenlerin oranı %38 iken, yine ortalama düzeyde psikolojik belirti verdiğini söyleyenlerin oranı %45,5. Katılımcıların %44,7’si yaşadıkları stresin düşük düzeyde fiziksel belirti, %43,9’u da yine düşük düzeyde psikolojik belirti verdiğini belirtiyor.

Fiziksel ve psikolojik stres belirtileri cinsiyete ve altı yaşından küçük çocuğa sahip olup olmama durumuna göre de farklılaşıyor. Altı yaşından küçük çocuğu olan kadınların fiziksel stres açısından diğer gruplara oranla daha dezavantajlı oldukları; genel olarak kadınların erkeklerden daha fazla fiziksel ve psikolojik stres belirtileri gösterdikleri görülüyor.

 

Haberin Devamı

Bireylerin pandemi sürecinde gösterdikleri fiziksel ve psikolojik stres belirtileri gelir düzeylerine bağlı olarak da değişkenlik gösteriyor. Bu konuda düşük ve orta altı gelirliler gösterdikleri stres belirtileri açısından en dezavantajlı grupları oluşturuyorlar. Araştırma sonuçları, ayrıca, zamanını iyi kontrol edemeyenlerin daha yüksek fiziksel ve psikolojik stres yaşadıklarını ortaya koyuyor. 

 

Bireylerin iş ve aile alanları arasında yaşadıkları çatışmalar incelendiğinde; işin aileye müdahalesini ifade eden iş-aile çatışmasını, ailenin işe müdahalesini ifade eden aile-iş çatışmasına oranla daha fazla yaşadıkları görülüyor. Konuya cinsiyete göre bakıldığında, kadınların her iki çatışmayı da erkeklere oranla daha fazla yaşadıkları anlaşılıyor. Bireylerin çocuk sayısına göre yaşadıkları iş-aile çatışması farklılaşmazken, aile-iş çatışmasının farklılaştığı görülüyor. Altı yaşından küçük çocuğu olan bireylerin hem iş-aile hem de aile-iş çatışmasını altı yaşından küçük çocuğu olmayanlara oranla daha fazla yaşadıkları görülüyor. Ayrıca, altı yaşından küçük çocuğu olan kadınlar; o yaşta çocuğu bulunmayan kadın ve erkeklere oranla hem daha fazla aile-iş hem de daha fazla iş-aile çatışması yaşıyorlar. Evde yaşayan kişi sayısına göre yaşanan iş-aile çatışması farklılaşmazken, aile-iş çatışmasının farklılaştığı gözleniyor. Sonuçlara göre evde kendisinden başka yalnızca bir kişiyle yaşayan bireyler daha fazla kişiyle yaşayanlara oranla daha düşük aile-iş çatışması yaşıyorlar.

 

Haberin Devamı

Zamanını iyi kontrol edemeyen bireyler iş-aile çatışmasını diğerlerine oranla daha fazla yaşıyorlar. Zamanını en doğru şekilde planlayabilenler ise hem iş-aile çatışmasını hem de aile-iş çatışmasını diğerlerine oranla daha az yaşıyorlar. Bireylerin hafta boyunca evden çalıştıkları gün sayısına göre yaşadıkları aile-iş çatışması düzeyi farklılaşmazken, iş-aile çatışması düzeyinin farklılaştığı görülüyor. Sonuçlara göre haftada altı ve yedi gün çalışanlar diğerlerine oranla daha fazla iş-aile çatışması yaşıyorlar. İş-aile çatışmasını en düşük düzeyde yaşayanlar ise haftada iki gün evde çalışanlar.

Bireylerin çalıştıkları kurum türüne göre bakıldığında kâr amacı gütmeyen vakıflarda çalışanların hem özel şirkette hem de devlet kurumlarında çalışanlara oranla daha fazla iş-aile çatışması yaşadıkları ortaya çıkıyor. Devlet kurumlarında çalışanlar ise hem özel şirketlerde hem de vakıflarda çalışanlara oranla daha fazla aile-iş çatışması yaşıyorlar.

 

Haberin Devamı

Örgütsel destek algısının iş-aile çatışması ile ilişkisi anlamsızken, aile-iş çatışması ile anlamlı bir ilişkisi olduğu görülüyor. Buna göre bireylerin algıladıkları örgütsel destek arttıkça yaşadıkları aile içi çatışmalar azalıyor. 

 

Bireylerin evden çalıştıkları pandemi sürecinde işe ortalama 41 saat, eve ortalama 33 saat, kendilerine de ortalama 94 saat ayırdıkları görülüyor. Kadınlar ve erkekler arasında işe ayrılan zaman anlamlı bir fark göstermezken kadınların erkeklere oranla eve daha fazla, kendilerine ise daha az zaman ayırdıkları gözleniyor. Evliler bekârlara oranla evlerine daha fazla, kendilerine daha az zaman ayırıyorlar. Çocuksuzlar evlerine daha az, kendilerine daha fazla vakit ayırıyorlar. Bireylerin hafta içinde evden çalıştıkları gün sayısına göre işe, eve ve kendilerine ayırdıkları zamanın farklılaştığı görülüyor. Haftada birkaç gün evden çalışan bireylerin işe ayırdıkları süre ortalama 40 saatken, hafta sonunda evden çalışmaya devam eden bireylerde bu süre 55 saate kadar çıkıyor. Ayrıca hafta sonunda da çalışmaya devam eden bireylerin hem eve hem de kendilerine ayırdıkları süre azalıyor. Örgütsel destek algısı arttıkça bireylerin işe ayırdıkları zaman anlamlı olarak artarken, kendilerine ayırdıkları zaman ise marjinal anlamlılık düzeyinde azalıyor. Bireylerin ev ve iş alanlarını birbirinden ayırmaya yönelik tercihleri incelendiğinde ise, hem evi işten koruma hem de işi evden koruma tercihlerinin ortalamanın üzerinde olduğu görülüyor. Bireylerin ev ve iş alanları arasında yaşadıkları geçişler incelendiğinde aile ile vakit geçirirken iş nedeniyle bölünmeyi ifade eden evden işe geçişi iş yaparken aile tarafından bölünmeyi ifade eden işten eve geçişe kıyasla daha fazla yaşadıkları görülüyor. 

 

Bireylerin ev ve iş alanlarını birbirinden ayırmaya yönelik taktik kullanımı incelendiğinde; evi işten ayırmaya yönelik taktik düzeyinin yüksek olmadığı, ancak büyük çoğunluğun işi evden ayırmaya yönelik taktik kullandığı görülüyor. Hem kadınlar hem de erkekler işi evden ayırma taktiklerini, evi işten ayırma taktiklerine oranla daha fazla kullanıyorlar. Bireylerin farklı kaynaklardan algıladıkları sosyal destek düzeyleri incelendiğinde ise büyük çoğunluğun aileden, iş arkadaşlarından ve yöneticilerinden yüksek destek algıladığı görülüyor. Bununla birlikte en fazla destek aileden, en az destek ise yöneticilerinden algılanıyor.

 

Pandemi sürecinde evden çalışanların büyük çoğunluğu, hane halkı haricindeki kişilerle yüksek düzeyde sosyal izolasyon sağlayabildiklerini; enfeksiyon kapma risklerinin ortalamadan düşük olduğunu düşünüyorlar. Yani, bir başka deyişle, tercihlerini pandemi süresince evden çalışma yönünde kullanıyorlar.

 

Ancak biliyorum ki, aslında, hepimiz tüm dünyayı etkisine alan COVİD-19 kâbusunun bir an önce sona ermesini diliyor ve hem iş hem de sosyal hayatımıza alışık olduğumuz şekilde devam edebilmek istiyoruz.

 

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile…

Yazarın Tüm Yazıları