Belki pek çoğunuz, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Çağdaşlık bir konser salonuna sığmaz ama, bir konser salonundan başlayabilir” sözlerini hatırlamazsınız.
Ben unutmadım. Geçtiğimiz hafta bu köşede, Devlet Konservatuarı’nın müzik yaşantımıza kazandırdığı ivmeyi anlatmaya çalışmıştım. O yazının bir devamı olarak, bu hafta da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) ve bu önemli oluşumun Ankara’nın kanayan en önemli yaralarından birisi olan ‘bina’ sorununa değinmek istedim. CSO, dünyada kuruluşundan itibaren varlığını kesintisiz sürdüren en eski orkestralardan birisidir. 1826 yılında II. Mahmut döneminde İstanbul’da batılı bir bando oluşturmak amacıyla, Mızıka-ı Hümayun adı ile kurulmuştur. 1932 yılında Ankara’ya taşınan ve 1961 yılında eski sergi binasının tadilatı ile kazanılan mekanda faaliyetini sürdüren CSO’nun, yeni bir mekana kavuşması için 1995 yılında başlatılan çalışmaların, 2013 yılında sonuçlanması bekleniyor. * * * Özellikle son yıllarda devasa binaların inşaatları bir yıldan az sürelerde tamamlanırken, adında Türkiye’nin en yüksek makamı olan ‘Cumhurbaşkanlığı’nı taşıyan bir kurumun uzun yıllar hak ettiği binaya kavuşamamış olması, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir başka konu… 2013 yılında bitirilmesi planlanan projenin, toplam inşaat alanı 60 bin metrekare. Bu kompleks içinde yer alan 22 bin metrekarelik konser salonu binası, Türk turizm tarihinde önemli bir yeri olan 2013 yılında, kültürel açıdan değer katacak yatırımlardan biri olarak görünüyor. Ankara’nın sembollerinden ve anılarda yer alan değerlerinden biri olan CSO’nun yanında, Ankara’da da İstanbul’da Gürer Aykal’ın önderliğinde büyük başarılara ulaşan BORUSAN Orkestrası gibi bir oluşuma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Tüm dünyada, sanata verilen desteğin büyük bölümünün sivil toplum kuruluşlarından geldiğini, hatta İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yenilenen ilk yapıların STK’ların önderliğinde sanat kurumları olduğunu biliyoruz. Ankara’nın özlemle beklediği CSO kompleksinin bir an önce tamamlanması ve yaşaması, dünya çapında etkinliklere ev sahipliği yapabilmesinin TOBB, ATO, ASO gibi kurumlarımızın ve üyelerinin ilgisi ile mümkün olacağını düşünüyor; kurum ve kuruluşlarımızı bu eserin yapımına ve işletilmesine katkıda bulunmaya davet ediyorum. * * * Bu arada çok önemli bir başka gerçeği de atlamamak gerekiyor. Ankara Hürriyet son 20 yıllık süreçte, CSO’nun hak ettiği binaya kavuşması için büyük çaba sarf etti. Sayısız manşet ve haber ile toplumun her kesimini harekete geçirdi, bilgilendirdi. Ne yazık ki özellikle 1990’ların sağır bürokrasisi, pek çok haklı çağrı karşısında yaptığı gibi, bu çağrılara da sırtını döndü. Geçtiğimiz günlerde, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Ankara Alış-Veriş Günleri Etkinliği’nin basın toplantısı sırasında kısa da olsa sohbet etme imkanı buldum. Ankara’nın kültürel potansiyelini yükseltecek projeler arasında özel bir yer verdiği CSO binası inşaatı da, sohbetimizin konu başlıklarından birisi idi. Bakan Bey engin nezaketi nedeniyle doğrudan bir şey söyleyemese de, ben sohbetimizin satır aralarından yeni CSO binasının yapımında Devlet kurumlarının bir miktar ‘duyarsız’ oldukları sonucunu çıkarttım. Yanılıyor da olabilirim elbette, yanılıyorsam af ola... Ancak CSO binası konusunda Devletten özel sektöre, medyadan sivil toplum kuruluşlarına kadar toplumun her kesiminin elini taşın altına sokması gerektiği de, yanılma payı olmayan bir gerçek.