AVRUPA Komisyonu Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (European Destinations of Excellence ? EDEN) Avrupa’daki turistik destinasyonların ortak ve farklı özellik ve değerlerine dikkati çekmeyi; turizmin sosyal, kültürel ve çevresel olarak sürdürülebilirliğini sağlayarak ekonomik gelişmeyi teşvik etmeyi amaçlıyor.
Ülkemizde bu çerçevede geliştirilen projeler Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın aracılığıyla Komisyon’a sunulmaktadır. Edirne’ye (yağlı güreşler) Kars’a (Kuyucak Gölü) projeleri ile verilen ödüllerin konusu bu yıl suya bağlı turizm (aquatic tourism) olarak belirlenmişti. 1 Temmuz günü kutlanan 84. Denizcilik Bayramı’nda Sayın Denizcilik Müsteşarı’nın Burdur Gölü’nde düzenlenen törende iç suların daha etkin bir şekilde kullanılmasının sağlanması amacıyla Denizcilik Bayramı’nın göl, gölet ve barajlarda kutlanmasına devam edileceğini söylemesi, TÜROFED olarak katıldığımız çalıştay sırasında dile getirdiğimiz öneriye de bir destek niteliğindedir. Bu bağlamda köylerimizi ve kentlerimizi birbirine bağlayan akarsularımızı birer ekonomi, kültür ve yaşam yolu haline getirecek projelerin geliştirilmesi mümkündür. Bir damla sudan denizler oluşturan akarsular göllerle, barajlarla ve geçtikleri yerlerle bütünleşen birer ekonomik değerdir, üretim aracıdır. En önemlisi, hep barışa hizmet etmişlerdir.
Tuna’nın yaşamdaki yeri
Almanya’nın Donaueschingen kentindeki bir havuzdan taşan su damlacıkları ile oluşan Tuna Nehri’nin Karadeniz’e kadar geçtiği bütün ülkelerin yaşamında yeri olmuştur. Çocuklar gibi şen olduğumuz Bin atlı akınlarda, Estergon’da ve Plevne’de tarihimize giren Tuna’daki Osmanlı’nın İnce Donanması Balkanlara savaş değil, barışı ve ünlü Evliya Çelebi’yi de taşımıştır. Orta Asya nehirleri yaşamın kaynağı oldukları kadar, göçlerin başlama nedeni olarak da tarihin izlerini taşımaktadır. Nil Nehri, taştığı devirlerin gizemini hala korumakta bir turizm değeri olarak tüm dünyanın ilgisini çekmektedir. Türkiye’deki nehirlerin taşımacılıkta kullanılması yaygın olmamakla beraber barajlarımızın çevresinden başlayan yeni yaşamlar bilmediğiniz kaynaktan gelen suyun armağanıdır. Sarıyar’dan başlayan bir çizgide barajlarımızı, Murat dağlarından başlayan proje ile nehirlerimizi, kaynaklarından başlayan bir turizm unsuru olarak kullanmaya ne dersiniz. Avanos’ta suyu toprağından üretilen testide sunan sanatçıları; Halfeti’de taşıdığı anlamın tanımlanmasını bekleyen Siyah Gülleri; Hirfanlı’da su sporları merkezini; GAP’ta Bereketli Hilal’e su taşıyan kanalları da böyle görmek mümkün.
Yerel yönetimlere çağrı
Deltaları ile birer doğa harikası olan Çukurova’da Seyhan ve Ceyhan, Kızılırmak, Yeşilırmak, Çoruh, mitolojinin nehri Menderes ve diğerleri. Bir damla kar suyundan dağları delen bir hıza ulaşan Zap Suyu’nu ve doğaya nispet, ters akan Asi Nehri’ni kaynaklarından bize bereket sunan barajlara, göllere ve denizlere kadar izlemek. Mezopotamya’ya hayat taşıyan Dicle ve Fırat’ın kaynaklarını gören kişilerin arasında yer almak ayrı bir keşif merakı olsa gerek. İçinden su geçen, birbirlerine suyun getirdiği bir kardeşlik ve dostlukla bağlanmış, birine gelen canlılığın diğerini de etkileyeceği pek çok kentimiz, köyümüz var. Kentlerimizde (Eskişehir-Adıyaman, Van gibi) gerçekleştirilen turistik projeler birer örnek; göllerimiz ve akarsularımız, bu anlamda temiz tutuldukları sürece birer değerdir. Nilüfer’in deltası Boğaz’a yumurtlamak için Meksika’dan gelen yılan balıkları, Manyas Kuş Cenneti’ni mekân tutan göçmen kuşlar, flamingolar, leylekler Anadolu akarsularının, değerini bilip temiz tuttuğumuz sürece, ezelden gelen ebede kadar kalacak olan konuklarıdır. Bu yazımla yerel yönetimlerimizi destanları, türküleri, kahramanlık hikayeleri ile ayrı birer kültür ve turizm değeri olmaya aday akarsu kaynaklarımızı Mostar’dan Malabadi’ye kadar uzanan, üzerlerindeki köprülerle birlikte beyaz karlardan damlayan sularını denizlere ulaşıncaya kadar aynı berraklıkta tutmaya yönelik projeler üretmeye, Kültür ve Turizm Bakanlığımızı da turizmi Anadolu’ya akarsularla taşıyacak düzenlemeler gerçekleştirmeye davet etmek istiyorum.