Paylaş
Nazlı Eray’dan Aydaki Adam Tanpınar
Çünkü Boğaz erguvanlarının altında yürürken aşk hayalleri kuran, Beyoğlu’nda Narmanlı Yurdu’nda eski bir hapishaneden bozma rutubetli bir odada en güzel eserlerini yazan, güzel kadınlara hayran, tozlu pabuçlu “Kırtıpil Hamdi”. Çevresindeki “sükût suikastı”nın kurbanı, borç para istediği için artık dost toplantılarına çağrılmayan, kadife uçlu kirpikli muhteşem yazarını, modern edebiyatın başka bir yazarı anlatıyor.
Gogol’dan Palto
Çünkü bu öykü edebiyat tarihinde bir kırılma yarattı, mizahı ve dili ile yeni bir dönem açtı. Bürokrasinin bozulmuş düzenini fantastik öğelerle harmanlayan Gogol fakirliği, dışlanmışlığı en güzel anlatan yazarların başında geliyor. Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’ün paltosundan çıktık” sözünü hatırlamanın tam zamanı.
Umberto Eco’dan Gülün Adı
Çünkü ilk yayımlanışından bu yana sayısız basım yaptı ve dünyanın pek çok diline çevrildi. Ortaçağda geçen, Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman, kusursuz bir polisiye kurmaca.
Dostoyevski’den Kumarbaz
Çünkü bir aşkla kumar tutkusunu bir arada anlatan yazar, insan ruhunun derinliklerini zaaflarıyla gözler önüne seriyor. Mutlaka okunması gereken klasiklerden.
H. G. Wells’ten Zaman Makinesi
Çünkü fantastik bir hikaye, bilimkurgunun klasiklerinden: “Zaman Yolcusu, makinesinden adımını dışarıya attığında kendini 802.700’lü yıllarda bulur. Dünyaya ve insanlığa dair bildiği her şey değişmiştir. Karşılaştığı, ütopik gelecekte yaşayan Eloi’ler hayatlarında mükemmel bir uyum yakalamış gibidir. Bu zarif yaratıkları inceleyip kendi dönemine dönmeyi düşünür Zaman Yolcusu. Ta ki Zaman Makinesi’nin çalındığını fark edene kadar...”
Paylaş