Bu konser vesilesiyle Göbeklitepe’yi de görme fırsatım oldu. Dünyanın en eski tapınağı, uygarlığın başlangıcı olarak kabul edilen Göbeklitepe’yi tanıtmak çok önemli.
Yonca Eldener’in de “Göbeklitepe Muhafızı” adlı bir romanı var.
Göbeklitepe Müzesi’nin rafında bu kitabı göremeyince şaşırdım. Çünkü bu kitap, Göbeklitepe’yle ilgili yazılmış ilk kurgu romanlardan birisi.
Günümüzden 12 bin yıl önce inşa edildiği ortaya çıkan Göbeklitepe’nin insanlık tarihi için önemi tartışılmaz. Bu kitabı orada çok görmek isterdim...
Hemşerimiz Herodot Haftası
Ahmet’in gazete yazıları, röportajlarından oluşan kitaplarının basılmasına da tanık olmuştum.
Güzel Türkçesiyle sevdiği kitapları anlatmayı çok severdi.
Medya dünyasındaki polemiklerden çarpışarak büyüyordu. Zaman zaman da Cağaloğlu’ndaki kitapçılara giderdik.
Kitapların arasında dolaşmayı seven, kitap denilen nesnenin her halini, özellikle de kokusunu seven, yayıncı ve yazarlarla sohbet etmekten keyif alan bir entelektüeldi. Ahmet, aslında bütün o gazete yazılarından, röportajlardan önce öykücüydü, edebiyatçıydı.
Öykülerinde en fazla göze çarpan şey cüretkar olmalarıydı.
Ahmet Tulgar’ın öykü kitabı “Birbirimize”yi çok sevmiştim çünkü öykülerinde hem bir ressam hem de bir inşaat işçisi yer alıyordu.
Sinema elbette kolektif bir emek gerektiriyor ama yönetmenin görüşü, görgüsü, sanat anlayışı, dünyayı yorumlayışı filme yöne veriyor.
Semir Aslanyürek de tam anlamıyla yönetmenliğin kitabını yazmış: “Film Yönetimi Atölyesi”.
Yönetmen adayları için tam bir kılavuz kitap ancak sinefiller için de yönetmeni anlama rehberi. Kendisi de bir yönetmen olan Aslanyürek’i sinema okullarında öğretim üyesi ve elbette sinema eğitimindeki sorunlardan da haberdar. Hem sahada hem de kuramsal alandaki deneyimlerinin birikimiyle yıllarını verdiği bu cesur çalışmayı h2o kitap yayımlamış.
Sinema kitaplarına iyice ağırlık veren h2o kitap, Semir Aslanyürek’in başta “Senaryo Kuramı” olmak üzeri tüm eserleri ve çevirilerini de yayımlayacak ki bunlar arasında yazarın öykü ve çekilmemiş senaryoları da var.
Bu kez polisiye öyküler
Polisiye edebiyatın tanınmış yazarlarından Önay Yılmaz, okuyucularının karşısına bu kez ilginç polisiye öykülerle çıkıyor.
Tercümesini Füsun Doruker’in üstlendiği “Her Güne Bir Yasa”da güç, baştan çıkarma, ustalık, strateji ve insan doğası üzerine 366 öğreti yer alıyor.
NewYork Times çok satan listesinin bir numaralı yazarı ve dünyanın önde gelen güç ve strateji uzmanı Robert Greene, 20 yılı aşkın süredir milyonlarca insana yol gösteriyor.
5 kitabından derlenen alıntılar ile daha önce hiç yayımlanmamış eserlerini bir araya getiren “Her Güne Bir Yasa”, Greene’nin kolay anlaşılır ve bilgelik dolu yasalarını tek bir kitapta okurla buluşturuyor.
Sürgün günlerinin mahsulü
Reading Zindanı Baladı, Oscar Wilde’ın 1895-1897 yıllarında hapsedildiği Reading Zindanı olarak bilinen Reading Hapishanesi’nden salıverildikten sonra, Berneval-le-Grand’da geçirdiği sürgün günlerinin mahsulü.
Yine Profil Kitap, “Yetenekli Çocuğun Dramı”, “İhmal Edilen Anahtar” ve “Sürgün Bilgi”nin ardından ekim ayında bir Alice Miller kitabını daha Türkçeye kazandırdı.
Gökçe Bâlâ Bulut Aslan’ın çevirdiği, “Toplumun Çocuğa İhaneti” ismindeki bu eser, insan doğasının gelişimine çok yönlü bir ışık tutan, son derece önemli bir çalışma.
Profil Kitap’ın spor dizisinde F1 rüzgârı devam ediyor. Lewis Hamilton’dan sonra “Max Verstappen” biyografisi de ekim ayında çıkacak.
Formula 1’i Verstappen kadar sarsabilmiş çok az sürücü var. Spor yazarı James Gray kaleme aldığı bu ilk kitabında, daha ilk yarışından manşetleri süslemeye başlayan, agresif sürüş tarzıyla kısa sürede adından söz ettiren, cesaretiyle şöhret olup eleştirileri de alkışları da bir bir toplayan Verstappen’in yaşamını tüm detaylarıyla anlatıyor.
Güzellik Bir Tabloya Sığar mı
Antalya’daki festival havası, hepimize iyi geldi. Çünkü sinema, bütün sanat dallarını içinde barındıran bir sanat.
İşte Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterilen ve çoğunu izlediğim filmlerle ilgili notlarım...
Belmin Söylemez’in “Ayna Ayna” filmi oldukça dikkatimi çekti, çünkü oyuncu olma hayalleri kuran Aylin’in Frida Kahlo saplantısı çok sahiciydi. “Başıma gelen en iyi şey, acı çekmeye alışmaya başlamam” diyerek hayata meydan okuyan Frida Kahlo’ya selam olsun!
Emin Alper’in yönettiği “Kurak Günler” ‘en iyi yönetmen de dahil toplam 9 ödül aldı.
İstanbul’u tarihi semtlerini filmde görmek de ilginçti.
Bu otelde klinik psikolog Nazende Öksüz Özdemir’le tanışma fırsatı buldum. İlk kitabı “Aynaya Bakma Cesareti” Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmış. Kitaptaki konular hayatın kendisini yansıtıyor. Anne baba ihmali sonucu yetişkinlik yıllarını sarsan ruhsal depremler...
Aşırı yemek yemenin bir acı giderici haline gelmesi. Panik ataklarıyla esarete dönüşen hayatlar. Kah bir psikiyatri hastanesinde kah psikoterapi odasında yaşanan yüzleşmeler.
Yazar bir dönem kadın-erkek mahkumlarla birlikte anneleriyle cezaevinde büyümek zorunda olan çocuklarla da çalışmış. İkinci kitabındaki öyküler daha çarpıcı ve detaylı olacakmış.
Yazar, ilk kitabına gelen olumlu ve olumsuz eleştirilerle birlikte ikinci kitabı için daha iddialı olduğunu söyledi.
Altın Portakal’da yenilikler
Antalya Altın Portakal Festivali’nde yeni bir yarışma eklenmiş durumda, edebiyat uyarlamaları önemlidir ne de olsa.
Lolita Asil’in adının bir roman isminden geldiğini biliyor muydunuz?
Ressam’ın annesi, Vladimir Nabokov’un “Lolita” kitabının filmini izlemiş. Oradan etkilenmiş ve kızının adını Lolita koymuş.
Şahane değil mi?
Sergideki eserlerde ressamın kendisi gibi renkliydi. Ressamın “Varoluş” resimleri beni kendime daha çok yaklaştırdı. Lolita Asil, “Kendimize Dönüş Yolu” adını verdiği eserindeyse çocukların hayal gücüyle renklendirecekleri interaktif bir çalışma da gerçekleştiriyor.
Fransızca Çeviri Ödülleri’nin kısa listesi açıklandı
Institut Français Türkiye’nin nitelikli edebiyat çevirilerini desteklemek ve çevirmenlik mesleğine hak ettiği değeri vermek amacıyla bu yıl ikinci kez düzenlediği Fransızca Çeviri Ödülleri’nde kısa liste açıklandı.