Paylaş
Yıldız Tilbe “şanlı aşı direnişi”ne devam ediyor. Konser iptal ediyor, PCR yaptırıyor da aşı vurulmuyor.
Aşısını yaptırdığına dair söylentiler çıkıyor, “Olmadım, aşı maşı olmayacağım” diye açıklama yapıyor, durduğu yerden milim kımıldamadığını gösteriyor.
Aşı karşıtı destekçileri de mest oluyor bütün bu jestlerine.
Halbuki her şeyden önce bu aşı tartışmasını bir kenara bırakıp...
Kendini tehlikeye atıyor diye üzülmek, evhamlanmak lazım Yıldız Tilbe için.
Binlerce insanın, binlerce nefesin önünde konsere çıkıyor.
Bir küçük rüzgâr yüzlerce kişinin soluğunu taşıyor sahneye.
Oho o, kaç çeşit varyant vardır onun içinde.
Aşılı sanatçılar için daha az endişeleniyorsun.
“Ya yakalanmaz, yakalansa da muhtemelen hafif atlatacak” diyorsun.
Ama Yıldız Tilbe daha savunmasız, daha açıkta, daha “kışın ortasında incecik bir tişörtle” geliyor konser görüntülerine baktıkça.
O yüzden evhamlanıyorsun.
Yoksa kurallara uyup testlerini falan yaptırdıktan sonra tabii ki kendi bileceği iş.
Kuzu buzağı tay?
Mazhar Alanson, eşi Biricik Suden’e doğum günü hediyesi olarak bir kuzu getirdi.
Hediyesine bayılan Biricik Hanım durup durup kuzusuyla paylaşım yapıyor.
Evin bahçesi varsa olabilir tabii. Ama yine de zor bir hediye kuzu.
Bir kere eve sokamazsın. Soksan bile altını bağlaman lazım.
Hadi şimdi bağladın, yarın öbür gün koyun ya da koç olunca n’apacaksın?
Kuzu zor hediye de, en zoru sayılmaz yine de. Söz konusu Mazhar Alanson’sa...
Bunun daha buzağısı var, sıpası, tayı var.
Bülent Ersoy’un Zeki Müren lafı
Çağlar Çorumlu’nun Zeki Müren’i canlandırdığı reklam tartışılmaya devam ediyor.
Yakın arkadaşı Erkan Özerman, Zeki Müren’in reklam filminden mutlu olacağını söyledi.
Tartışmaya Bülent Ersoy da girip tam aksini iddia etti:
“Ben reklamı beğendim, insanlar da beğenmiş olabilir ama Zeki Bey hayatta olsa sıcak bakmaz, kızardı. Ama çıkıp da bunu belli etmez, açıkça söylemezdi. ‘Taklitler aslını yaşatır efendim’ diyerek nazikçe tavrını belli ederdi. Bu tür durumlarda hep o lafı söylerdi zaten, reklamda da söyletmişler çocuğa...”
Bülent Ersoy bu açıklamasıyla tartışmaya boyut atlatmış oldu.
Artık mutlu mu olurdu, mutsuz mu tartışmasının bir üst seviyesindeyiz.
İşler katmerlendi, yeni sorular şöyle:
Dışarıdan memnun görünüp aslında içten içe mutsuz mu olurdu, yoksa mutsuz görünüp de içten içe keyif mi alırdı?
İlişki bitince tartışma da biter mi?
Çocuk sahibi olma arzuları/çabalarıyla gündeme gelen Selin Ciğerci-Gökhan Çıra çifti boşanıyor.
Her ikisine de bundan sonraki yeni hayatlarında mutluluklar.
Birliktelik bittiğine göre, “birlikte çocuk sahibi olma” projesi de en azından şimdilik rafa kalktı.
Otomatikman rafa kalkan bir başka konu daha var aslında: Selin Ciğerci ile Deniz Akkaya arasındaki çocuk sahibi olabilirsin/olamazsın polemiği.
Hapis yatmaya falan kadar tırmandı iş. O hengamede Deniz Akkaya kendine hiç yakışmayan ayrımcı söylemlerde bulundu.
Artık herkesin hayatında yeni bir defter açılıyorsa, keşke bu lüzumsuz davalaşma da son bulsa.
Gülben Ergen bile en has düşmanı Yeşim Salkım’ın babasının cenazesine çiçek yolladı.
Yeşim Salkım olgunca karşıladı, karşılığında çok olumlu şeyler söyledi.
Keşke bir benzeri bu olayda da olsa.
Paylaş