Paylaş
Fakat adı geçen herkes erkek.
Müzisyen Emre Aydın’dan ilginç bir çıkış geldi.
Sosyal medya üzerinden bir açıklama yapan Aydın, o kişinin bir erkek değil, bir kadın olması gerektiğini savundu:
“Kimin seslendireceğini değil de kimlerin seslendirmeyeceğini netleştirelim önce. Erkekler kenarda dursun ve 100. Yıl Marşı’nı bir kadın bestelesin ve seslendirsin!”
Ne kadar da haklı Emre Aydın.
Madem Cumhuriyet kadın ve erkek eşit yurttaşların omuzlarında yükseliyor, bu kez neden bir kadın olmasın ki?
Mesela Göksel...
Formula 1’de İstiklal Marşımızı nasıl da güzel okuduğunu, bir kadın yorumuyla bizi nasıl başka iklimlere götürdüğünü hatırlayın.
Hatta keşke tek bir kadın da değil, birçok kadın müzisyen bir araya gelse, hep beraber besteleyip, söz yazıp yorumlasalar yeni marşımızı.
Hayal Köseoğlu’nun atladığı nokta
Hayal Köseoğlu dizi sektöründeki güzellik algısına isyan etmiş. Erkek egemen kültürü eleştirmiş:
“Bir kadın olarak kadınlarla yarış atı gibi rekabet halinde olmaktan bıktım. Güzellik, şöhret, vücut, erkek ilgisi, seksapel, gençlik, çekicilik falan gibi içi boş kavramlar için savaşıp duruyoruz.”
Yerden göğe kadar haklı Hayal Hanım. Ama bunun kadın erkek ayrımı yok ki.
Saydığı rekabet alanlarının hepsi yani güzellik (yakışıklılık), şöhret, vücut, erkek ilgisi (kadın ilgisi), seksapel, gençlik, çekicilik...
Bütün bu alanlarda erkekler de birbiriyle kıyasıya bir rekabet içinde.
Bunlar yetmezmiş gibi erkeklerin üstündeki “para baskısı” kadınlarda olmadığı kadar ağır.
Kimin daha çok parası varsa bu alemde o daha çok ilgi görmüyor mu...
Plaja gelen baklavalı yakışıklıya doğru kafalar şöyle bir dönüyorsa...
Yakışıklı oyuncuların oynadığı diziler reyting rekoru kırıyorsa...
Şöhretli erkeklerin peşinden bunca kadın koşuyorsa...
Daha genci piyasaya çıktıkça eskilerin pabucu dama atılıyorsa...
Kadınların da kendilerine biraz pay biçmeleri gerekmiyor mu?
Fatih Terim bu işe ne der?
Sosyal medya 19 bin 756 kişinin adını soyadını Fatih Terim yapmak için e-devlet üzerinden başvuruda bulunmasıyla çalkalanıyor.
Ajansspor’un bu haberi inanılır gibi değil.
Tamam, birine hayranlık beslemek güzel bir şey ama adını soyadını aynı yapmak ne demek?
Diyelim ki bu başvurular kabul oldu ve yaklaşık 20 bin kişi Fatih Terim adını aldı.
İlk bakışta gurur verici gibi görünüyor ama bakalım Fatih terim bundan memnun olacak mı?
Böyle bir şey gerçek olsa nüfusta, tapuda, mahkemede çıkabilecek karışıklıkları bir düşünsenize...
Sosyal medyanın gücü
Bütün olumsuz yanlarına karşı çok faydalı tarafları da var sosyal medyanın.
Bunun en güzel örneklerinden biri sokak hayvanlarının yerlerini işaretleyen Havrita uygulamasında yaşandı.
Sahipsiz köpeklerin işaretlenip öldürüldüğünü söyleyen hayvanseverler “Havrita kapatılsın” kampanyası başlattı.
Sonuçta önce siteye yeni girişler durduruldu sonra da mahkemeden erişim engeli geldi.
Bir de insanları kamplaştıran, aklı selimden uzaklaştıran “itperest”, “ittırsar” gibi yakıştırmalardan kurtulsak, demek nice sorunları çözeceğiz birlik içinde.
Ne mutlu Koray Avcı’ya
Kıbrıs’taki konseri öncesi gazetecilerle sohbet eden Koray Avcı derin bir tartışmayı yeniden gündeme taşıdı: Para insanı değiştirir mi?
Avcı’ya göre değiştirmez.
Şöyle diyor: “Bir insanı para, şöhret, mal, mülk, servet değiştirmez. İnsanın içinde değişmeye ihtiyaç vardır, o yüzden değişir. Beni para değiştiremez, ben zaten zengin bir ailenin çocuğuyum.”
Koray Avcı’yla tanışırız.
İçi dışı bir, samimi biri izlenimi bırakıyor insanda.
Ama kendisinin böyle olması herkesi aynı yapmıyor ki.
Hepimizin çevresinde varlığını, servetini, şöhretini kaybettikten sonra süngüsü düşen, eski havası kalmayan kişiler olduğu gibi...
Biraz paralandıktan, biraz ünlendikten sonra içinden canavar çıkan tipler de var.
Ne mutlu Koray Avcı’ya ki böyleleriyle hiç denk gelmemiş.
Paylaş