Paylaş
Pek azı sevmelik/sevilmelik, çoğu görmelik/görünmelik. Aceleye hacet yok, tabii ki sakin sakin. Gel gör ki geçti geçiyor bu yazlar ne hain...
Buram buram yaseminler tüterken
CLUB ADA - SEDEF ADASI
Teknesi olan tekneyle, olmayan vapura, denizotobüsüne talim. Çok da önemli değil, varacağınız yer aynı zaten: Clup Ada Sedef deniz kıyısı sevip, şehirde görünmek istemeyenler için. Meltem, dalga ve martı sesi, taze balık ve rakı... Beş rakıları bitmesin, akşamlar olmasın kontenjanından. Bir İstanbullu başka ne ister ki?
Sevmedin mi? Peki madem göz önünde olmak istemiyoruz, o zaman şehrin yine bir kuytu köşesine, Bebeköy’e alalım sizi: Noi. Backyard titizliğinde, Nupeople müşkülpesentliğinde, tam bir İtalyan restoran-barı.
Coşarız ayın şavkı aşka vurdukça yarim
BOSPHORUS GRILL - BEŞİKTAŞ
Sağda Kız Kulesi, solda köprü, üstte mehtap, altta Boğaz. Çırağan Palace Kempinski’nin ‘Boğaz’ın üstündeki’ yazlık barbekü restoranı Bosphorus Grill, köz köz, duman duman yaza hazır. Etlere fısıldayan yalıçapkını kontenjanından. Pirzolaları lüpleten etoburlar, şehirde başka etler bulabilecekleri kulüplere tekneyle geçebiliyorlar.
Sevmedin mi? Önünde kendi iskelesi yok ama Emirgan’daki La Boom’un terası da ‘Boğaz’ın üstünde’ sayılabilir. Müzik daha volümlü kitle daha genç.
Yeşil erik beyaz örtüye konmadan gel
MEZZE - KURUÇEŞME
Örtüler serildi, baş köşede yeşil eriğin yer aldığı 13 metrelik meze barı hazır: Reina sezona meze savaşlarıyla giriyor. Bir tarafta Kalamata, diğer köşede Gazi ve Bilal Ateş Kardeşler’in Chef Mezze’si. Reina ahalisi bastırmadan ‘akşümüstü ye-kaç’ kontenjanından. Boğaz’ı görmeyen masa verirlerse üç metrelik dev bir ıstakoz akvaryumu var.
Sevmedin mi? “Benim Reina’da işim ne?” diyene yine manzara, yine meze ama bu sefer Haliç’e karşı, Şişhane’de: Emre Çapa’nın Double Meze’si terasa çıktı; Altın Boynuz seyrinize amade.
Gün devrilmeden...
TOPLESS - BEYOĞLU
Türkbükü ve Alaçatı’nın bikinili/pareolu akşamüstü partileri artık İstiklal Caddesi’nde. Fitaş Sineması’nın en üst katındaki Topless Teras sezona bambaşka bir parti anlayışıyla 1200 metrekarelik bir beach olarak giriyor. Hayır havuz yok ama evet, isteyen şezlonguna uzanıp güneşlenebilir. Görünüz/görününüz kontenjanından. Kimleri mi göreceksiniz? Hande Yener, Manuel Fernandes, Berrak Tüzünataç, Oben Budak, Alexander Kokoskeriya... Yaş ortalaması 18-19 anlayacağınız!
Sevmedin mi? İstiklal’de mayo giymek mi? “Mümkün değil” dedi bazı arkadaşlarım. O zaman az dayanın, Emre Ergani’nin And The Bar’ı Nişantaşı’ndan Boğaz’a iniyor, Les Ottomans’ın içine kuruluyor. Mayonuz yanınızdaysa geçiverirsiniz yandaki havuzlu tarafa...
Yapraklarım solmadan narlar olmadan gel
THERAPIA GARDEN - SARIYER
İsmail Türüt’ü düşününce inanması zor fakat ‘Tarabya’ ismi ‘terapi’ kelimesinden geliyor. Therapia Garden işte bu mantıkla kurulmuş, palmiyelerle çevrili gizli bir bahçe. Tarabya Oteli’nin içinde ‘kaç/kurtul’ kontenjanından. Çiçek kokuları içinde, püfür püfür; arkası SPA, önü deniz. Dünya mutfağı sunuyorlar; yemekler leziz, servis temiz.
Sevmedin mi? Demek otel seviyorsunuz, peki oradan yürüyelim: Hilton’un Lübnanlısı Al Bushra sezonu açtı, terastan indi bahçedeki yazlığa taşındı. Yine ağaçların arasında, yine yeşil ve sakin.
Yaşarız bu tende bu heves oldukça yarim
REMİNA - KALAMIŞ
Orhan Veli bu yemeği görmeliydi: Rakı şişesinde fener balığı! Onu beğenmediyseniz, kömürlü ütüde şiş de mevcut. Kalamış’taki Windham Oteli’nin restoranı Remina ‘Dene, pişman olmayacaksın’ kontenjanından. Pazar brunch’ları Anadolu yakasında efsane.
Sevmedin mi? Atlayın oradan deniz otobüsüne 20 dakika sonra Yeşilköy Eşraf Lokantası’ndasınız. 1 milyon dolarlık yatırımla Türkiye’nin en pahalı kebapçısı.
Açık saçık konuş benimle hadi...
COLONIE - KARAKÖY
Şehrin rakımı düşük, havası 1500 semti Karaköy, beklenen mekânına nihayet kavuştu: Topaz’ın rıhtım hali Colonie. ‘Konuşunuz/konuşturunuz’ kontenjanından. Gece belli bir saatten sonra kulübe dönüşüyor ama o vakte kadar yemeklere doyum, dedikodulara sınır, kahkahalara fren olmuyor.
Sevmedin mi? Hazır Karaköy’desiniz, o zaman istikamet Fransız Geçidi. ‘İstikamet’ de yeni açıldı ama tıpkı yedi yemekten oluşan efendi mönüsü gibi kendisi de pek huzurlu, pek sakin.
Alev alev tutuş benimle hadi!
LA PETITE MAISON - MAÇKA
Londra’nın Fransız asıllı yakışıklısı La Petite Maison artık Nişantaşı Maçka Palas’ta. Şef Liam Smith-Laing’in elindeki pürmüze bakılırsa, pek de şakası yok İstanbul’u riviera ateşiyle tutuşturmak konusunda
Sizin şu Fransız asıllı Londralı... İstanbul’da ne kadar ‘Türk’ olacak, ne kadar ‘Fransız’ kalacak?
- İstanbullulara Fransız Rivierası’nın tatlarını ve kültürünü sunacağız. Sade sunumlarımızı Türk mutfağının tatlarıyla buluşturarak, mönüye bazı özel lezzetler ekledik. Zaten Provence’taki yemek yapma tarzı Türklere o kadar benziyor ki, biz zaten Türk mutfağının geleneklerine alışığız. Bundan dolayı İstanbul’da olmayı hep arzu ediyorduk. Ayrıca, malzemelerimizin çoğunu Türkiye’den temin ediyoruz.
Sofrada ortaya konan ve herkesin yediği tabaklar... Sunum da bizim meze kültürüne yakın...
- Evet, aynı Türk restoranlarındaki gibi yemekleri ortadan paylaşmak mümkün. Kimse kimseyi beklemiyor sofraya oturduğunuz anda bir şeyler atıştırmaya başlayabiliyorsunuz.
Kendinize en güvendiğiniz tabak hangisi?
- Benim en sevdiğim yemeklerden biri mozarellalı ızgara patlıcan ve pestolu karides. Her ikisi de bizim yemeğimizi yerel ürünlerle kombinleyen mükemmel birer örnek.
La Petite Maison’da kimleri göreceğiz? Gurmeleri mi, romantik çiftleri mi, zenginleri mi, işadamlarını mı, ünlüleri mi?
- Bizim mottomuz, ‘Tout celebres ici’. (Burada herkes ünlü) ve bu motto bizi mükemmel anlatıyor. İsteğimiz hem ünlülerin hem de İstanbul’da yaşayan diğer herkesin yan yana oturup konuşabileceği bir ortam yaratmak.
Paylaş