Paylaş
Merve Boluğur bir AVM çıkışında yeni ilişkisi sorulunca, basın mensuplarına ayar verdi:
“Anlatmayacağım tabii ki. Niye anlatayım, o benim özelim. Bir iş yapıyorum diye her şeyimi anlatacağım diye bir şey yok.”
Bunu söyleyen başkası olsa tamam da...
Medya ve sosyal medyayı bir kuyumcu titizliğiyle kullanan, bir cambaz kararlılığıyla ip üstünde hedefe yürüyen birinden bahsediyoruz.
İntikamı üfleye üfleye değil, 3 sene sonra derin dondurucudan çıkarıp dilim dilim, paylaşım paylaşım tadını çıkaran bir kadından.
Hatırlamayanlar için hemen kısa bir özet geçelim:
Boluğur, 3 sene önce Murat Dalkılıç’la boşanmış, Dalkılıç hemen akabinde Hande Erçel’le 3 yıl sürecek bir aşka yelken açmıştı.
Bu 3 senelik dönemde Murat&Hande çiftinin mutluluk hallerine tanık olduk. Merve ise özel hayatında dikiş tutturamadı, hatta tedavi gördüğü haberlerini aldık.
Ama 3 yılın sonunda keser döndü, sap döndü.
Evleneceklerine kesin gözüyle bakılan Murat Dalkılıç ve Hande Erçel ani bir kararla ayrıldı, bu ayrılığın ardında Erçel’in yeni rol arkadaşı Kerem Bürsin’in olduğu konuşuldu.
Kaderin cilvesine bakın ki tam da aynı esnada Merve Boluğur sosyal medyadan yeni aşkını duyurdu.
Fotoğrafta kendi yüzü görünüyor; sevgilisi üstüne eğilmiş, onun yüzü görünmüyordu.
Bu poz önemli.
Çünkü aynı pozu daha önce Murat Dalkılıç ve Hande Erçel vermişti.
Merve Boluğur sosyal medyadaki aşk paylaşımlarının altına “Gerçek” yazmayı da ihmal etmedi.
Ne demek bu?
“O poz öyle verilmez, böyle verilir. Üstelik benim ilişkim gerçek...”
Fakat sevgilisinin yüzünü gizleyen Boluğur, daha birkaç saat geçmeden tuttu elinden, Alaçatı sokaklarında yeni aşkıyla arzı endam etti.
Yakalanacağını, fotoğraflarının çekileceğini bile bile.
E daha birkaç saat önce yüzünü saklıyordun, şimdi niye el ele basın toplantısı düzenliyorsun?
Sevgilisi Burak Dayı’nın kim olduğu sorulduğunda yine Murat Dalkılıç’a gönderme yaparak “Bu sefer tanınmayandan seçtim” dedi.
Burak Dayı sosyal medyadan uzun süredir hayranıymış, o vesileyle tanışmışlar. Söylenen o ki bu ilişki daha önce zaten başlamıştı ama böyle apar topar, tuhaf şekilde açıklanması, Murat Dalkılıç’ın ayrılığına bilhassa denk getirildi.
Medya da sosyal medya da yıkıldı tabii. Murat Dalkılıç gittiği her yerde ayrılığının Kerem Bürsin’le hiçbir alakası olmadığını söylemek zorunda kalırken, bu haberler Merve Boluğur’un kahkaha atan fotoğrafları eşliğinde paylaşıldı.
Acı çekmiş bir kadın için ne büyük bir zafer...
Dönelim başa: Yani neresinden bakarsanız bakın, ortada kuyumcu titizliğiyle kullanılmış bir sosyal medya, Alaçatı sokaklarında cambaz kararlılığıyla atılmış adımlar ve dilim dilim, soğuk soğuk, paylaşım paylaşım yenmiş bir intikam var.
O yüzden, “Niye anlatayım, o benim özelim. Bir iş yapıyorum diye her şeyimi anlatacağım diye bir şey yok” gibisinden sözler sarf edince...
İnsanın şey diyesi geliyor:
Yapma Merve...
Bize de mi lolo?
Haftanın en güzel olayı 13 yaşında bir simitçinin döner ısmarlama teklifiydi
Her gün taciz, tecavüz, saldırı haberi...
Kadın-çocuk tanımıyor.
El kadar bir sabiye neler yapıldığını öğreniyorsunuz, bu yaşınıza tek parça gelebildiğinizden utanıyorsunuz.
Her gün hinlik, hıyanet, dolandırıcılık...
Genç-yaşlı tanımıyor.
80 yaşındaki dul ninenin maaşını çaldıklarını öğreniyorsunuz, isyan ediyorsunuz, eliniz kolunuz bağlı.
Bunları göre göre, kendinizi ve sevdiklerinizi koruma derdine düşüyorsunuz:
Ya bizim de başımıza gelirse?
İçinde yaşadığınız topluma, içinde bulunduğunuz çağa yabancılaşıyorsunuz.
Bir süre sonra herkes böyle sanmaya başlıyorsunuz.
Kendinizi bir insanlık enkazının altında kalmış gibi hissediyorsunuz.
Sonra birileri çıkıyor, kendisi için belki küçük ama insanlık, insaniyet için büyük bir adım atıyor.
Üstünüze, omuzlarınıza çöken o karanlığı bir hareketiyle, bir cümlesiyle dağıtıveriyor.
“Abi senin boyun uzun, doymazsın. Gidip döner alayım mı?”
Televizyonlarda, gazetelerde denk gelmişsinizdir.
13 yaşındaki simitçi Mert Emsen’in, bir sosyal deney sırasında, yolda ve aç kaldığını söyleyen bir yabancıya sarf ettiği cümle bu.
Bu insanlık enkazı altında biri bana “Sesimi duyan var mı” demiş gibi geldi.
Duydum o sesini Mert.
Dinlemesini bilene duyulmayacak gibi mi? Arka arkaya koyduğun o sekiz kelimenin gücü öyle yüksek ki bütün kainatta yankılandı.
İşitmeyen melek kalmadı:
“Abi senin boyun uzun, doymazsın. Gidip döner alayım mı?”
Senin etin ne budun ne ki aslan parçası, o gün kendin ne yedin ki düşkün olduğunu söyleyene simitçi bütçenden döner ısmarlıyorsun?
Seni hangi kültür, hangi ana-baba, hangi vicdan yetiştirdi ki biz sana gelecek hazırlayacak, biz sana umut olacakken, sen bizim umudumuz, ışığımız oluyorsun?
İnsanlığa böyle inancımızı tazeleyip, dünyayı böyle güzelleştiriyorsun?
Geçen hafta birçok kişi muradına varıp evlenmiş, yeni bir ev-araba almış, terfi etmiş, çocuk sahibi olmuş, dargın olduğu biriyle barışmış, istediği okula, şehre, iklime yerleşmiş olabilir.
Herkese ne mutlu.
Ama benim aldığım en iyi haber buydu.
Paylaş