Paylaş
Sosyal medyada @sheyliee olarak bilinen Sheyenne Shea İngilizce ve Türkçe olarak yayımladığı mesajında şöyle diyordu:
“Bu konuya son kez değineceğim. Türkiye’ye karşı bir nefretim yok ama tacizlerden bıktım usandım. Aylardır Türk erkeklerinden ölüm tehditleri ve fazlasını içeren taciz mesajları alıyorum. Lütfen beni rahat bırakın ve kişisel alanıma saygı duyun. Sevginizi böyle belli edebilirsiniz. Teşekkürler.”
Olay biraz tuhaftı.
Türkler gerçekten başka bir ülkenin fenomenini tacizleriyle bezdirip Türkçe mesaj yazacak hale getirmiş olabilir miydi?
Eğri oturalım, doğru konuşalım: Olabilir.
Kendi kadınlarımıza yaptığımız taciz, artık sınırlarımızı, okyanusları aşmış; ülke dışına taşmış olabilir miydi?
Eğri oturalım, doğru konuşalım: Olabilir.
Ama neden dünyadaki bunca ünlü arasında Amerikalı ve aslında çok da bilinmeyen birini seçsinler?
Hadi tacizi anladık, tehdit ne?
Bir okurumdan aldığım bilgiyle işin aslı ortaya çıktı.
Olay şöyle gerçekleşiyor:
Instagram’da 131 bin takipçili @m0rtryck adlı bir Türk mizah hesabı var.
Bundan 2 ay önce Sheyenne Shea’nın bir fotoğrafını paylaşıyor, altına da “Âşık oldum” yazıyor.
Bunun üzerine Sheyenne Shea’ya Türkiye’den yorum ve takipçi yağmaya başlıyor.
30 binlerde olan takipçi sayısı bir anda 100 binlere dayanıyor.
Buraya kadar alan memnun, veren memnun: “Win-win”...
Ama @m0rtryck’in yaptığı “Âşık oldum” paylaşımının altına abuk sabuk yorumlar da yazılıyor.
Tabii Sheyenne hepsinde etiketli. “Beni rahat bırakın” diye Türkçe mesaj yazabildiğine göre, belli ki bu tür yorumları tercüme edebilecek bir Türk tanıdığı da var.
Kadına başka ne tür yorum ve mesajlar gitti bilmiyoruz.
Ama Amerikalı fenomen tacizden beziyor, tehdit olarak algıladığı şeylerden korkuyor.
Zaten bunları okuyup anlayınca başta @m0rtryck olmak üzere herkesi engellemiş.
Peki şimdi ne oldu?
Dediğim gibi, bütün bunlar 2 ay önce olmuş bitmiş. Peki Sheyenne Shea neden bu hafta o Türkçe/İngilizce “Beni rahat bırakın” mesajını yayımladı?
İki olasılık var...
Birincisi, Sheyenne Türkiye’den aldığı bu takipçi sayısı ve etkileşimden aslında çok memnun, olayı köpürtüp gündemde tutarak bu ilgiyi canlı tutmak istiyor.
İkincisi, farklı kişi ya da gruplar kadını taciz etmeye devam ediyor.
Sizce hangi olasılık daha kuvvetli? Ben “fifty fifty” diyorum.
Kendim ektim
kendim biçtim...
Şef ve yemek yazarı Aydan Üstkanat’ın son kitabı “Yap Ye Paylaş”, gastronomi kitaplarının Oscar’ı sayılan Gourmand World Cookbook Awards’ta ‘Best of the Best’ ödülü kazandı.
Dün Hürriyet Cumartesi’de İpek İzci’ye verdiği röportajında şöyle dedi:
“Kendim eker, kendim biçerim. Dokunurum, koklarım, hissederim... Motivasyonum bu, açlığımı doğaya ve malzemeye saygı duyarak beslemek. İyi beslenmek çok pahalı hale geldi. Oysa gerçek ve iyi gıda, çocukluğumuzdaki en temel ve kolay ulaşılan malzemelerdi.”
Kendi çocukluğumu düşünüyorum:
Leblebi tozu, patlayan şeker, pudingden mozaik pasta, margarinli salçalı tost, açık bisküvi, sigara şeklinde sakız...
Biliyorlar da bana ödül vermiyorlar.
Ben de bunu bildiğim için inadına kitap yapmıyorum zaten çocukluğumun lezzetlerini.
İçinde bütün harflerin
bulunduğu cümle
Buyurun bu da size pazar meşgalesi olsun. İnsan, içinde hepsi gerçekten var mı diye, tek tek bütün alfabeyi kontrol edemeden duramıyor:
“Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi.”
Paylaş