Şevval Şahin’in partisinin öğrettikleri

Miss Turkey 2018 birincisi Şevval Şahin, geçen hafta sevgilisi Yiğit Marcus Aral’a Rumelihisarı’ndaki bir yalıda doğum günü partisi düzenledi.
Parti sonrası Yiğit Marcus Aral ve bazı katılımcıların Covid-19 testinin pozitif çıkmasıyla büyük panik başladı.
Çünkü partideki diğer katılımcılar arasında Şeyma Subaşı, Murat Dalkılıç, Buse İskenderoğlu, Baran Süzer, Kasım Garipoğlu, Ali Cem, Kerim Sabancı gibi ünlüler vardı.
İsimlere, hatta soyisimlere bakar mısınız?
Pozitif çıkmasalar bile bu insanların kendilerinin, çevrelerinin ve ailelerinin testler sonuçlanana kadar yaşadıklarını düşünün.
Birçoğunun ailesinde ileri yaşta insanlar mevcut.
Birinden birine bir şey olsa onun vicdan azabından nasıl kurtulursun?
Türkiye’de, özellikle de beyaz yakalılar arasında gittikçe yaygınlaşan bir önyargı oluştu: “Korona varsa dışarıda var. Ben ve benim gibi insanlar arasında bulaşmaz.”
Neden?
“E çünkü biz dikkatliyiz, diğerleri dikkatsiz...”
Başka?
“E çünkü biz işe gitmek zorunda değiliz; öbürleri otobüse, minibüse, metroya biniyor...”
Çekinme devam et:
“E çünkü biz ne istesek eve sipariş ediyoruz; başkaları markete gidiyor, çarşıya, pazara çıkıyor...”
Anlat anlat:
“E çünkü biz düğünde-nişanda göbek atmıyoruz; gitsek gitsek galaya, açılışa, lansmana gidiyoruz...”

O akşam orada toplanan insanlardan daha seçkin bir grup olabilir miydi?

Sırf bu mantalite böyle yaygın olduğu için yeme-içme dünyasında da buna paralel uygulamalar ortaya çıkmaya başladı.
Mesela Nişantaşı’nın “fine dining” restoranı Alancha “gecede tek rezervasyon” uygulamasına geçti.
İster 2 kişi olun ister 30... Sizden başka rezervasyon kabul etmiyorlar, mekânı kapatmış gibi oluyorsunuz. En az 10 bin lira harcama garantisi vermeniz gerek.
Neye dayanıyor bu?
Tam da bu, “Bize başkasından korona bulaşabilir ama benim tanıdıklarımdan, benim davet ettiklerimden birbirine zarar gelmez” önyargısına.
Şevval Şahin ile sevgilisi Yiğit Marcus Aral’ın verdiği parti, işte bu tıbbı reddeden, gayribilimsel ön kabulü yıkması açısından önemli.
O akşam orada toplanan insanlardan daha seçkin bir grup olabilir miydi?
Ne diyor Şahin: “Çevremizdeki çoğu kişinin testi pozitif çıktığı için karantinadayız. Ve tedbir amaçlı evde ozon tedavisi görüyoruz.”
Biz ne diyelim: Hem nice mutlu yaşlara hem de geçmiş olsun.

Zafer Algöz’ün eşiyle döner yemesi, yemeden önce de başında biraz dikilmesi

Oyuncu Zafer Algöz’le ilgili bir haber dolaşıma girdi, insanlar öyle dalga geçiyor ki sosyal medyada gündeme oturdu. Bakar mısınız, haber diye verilen “şey” tam da şöyle:

“Zafer Algöz ve eşi Lale Algöz önceki gün Nişantaşı’nda objektiflere yansıdı. Kısa bir turun ardından karnı acıkan Algöz çifti, soluğu bir dönercinin önünde aldı. Covid-19 tedbirleri kapsamında kurallara dikkat ettiği gözlenen Zafer Algöz, mekâna girmeden önce ellerini dezenfekte etti. Bir süre dönerin başında bekleyen oyuncu sonra yerine oturdu.”

Ne bu yani şimdi?

Bunda haber değeri olarak ne bulundu da servis edildi?

Adamın eşiyle döner yemesi mi haber? Ellerini dezenfekte etmesi mi? Hele o detay yok mu: “Bir süre dönerin başında bekledi...”

Vallahi Pulitzer’lik, bravo.

Millet de sarmış diline tabii:

◊ Zafer Algöz su da içti...

◊ Zafer Algöz de olsan acıkıyorsun...

◊ Eşiyle beraber yemek mi yemiş? Oha...

◊ Saçmalamayın, Zafer Algöz yapmaz öyle şey...

◊ Zafer Algöz akşam da evine gitmiş...

Cem Yılmaz bile topa girdi.

Zafer Algöz de bunun üzerine bir açıklama yapıp isyan etti:

“Gündemi böyle meşgul ettiğim için Allah beni kahretsin...”

Aşk olsun Zafer Abi, Allah seni niye kahretsin?

O tamamen bazı medyanın iş bilmezliği...

Sana sanat hayatında ve eşinle birlikte yiyeceğiniz daha nice lezzette güzellikler, afiyetler.