Paylaş
Kasım ortası kendisi açıkladı: Bankaya 10 milyon, eski eşi Chloe Loughnan’a ise 600 bin lira borcu vardı.
Aradan daha 2 ay geçti. Önceki akşam sahne aldığı Yeni Gazino’da gazetecilere “Bütün borçlarımı kapattım, pamuk gibiyim” dedi.
Oh, geçmiş gitmiş olsun, bir daha da başına böyle iş gelmesin. Borç zor şeydir bilirim. Evimin kredisi bitene kadar gözüme uyku girmemişti.
Fakat aklıma takılan bir şey var: Bir insan 2 ayda 10 milyon 600 bin liralık borcu nasıl öder?
Evini sattı deseniz... Olmaz, banka ipotekli. Geriye iki olasılık kalıyor.
Birincisi, yeniden kumara başladı ve bu sefer şansı yaver gidiyor.
İkincisi de ayda 5 milyon 300 bin lira kazanıyor. Vergisini ödedikten sonra Allah artırsın tabii.
Herhalde maliye müfettişleri de bu açıklamaları bizim kadar işitiyordur.
Eski eşine çakmak için...
Serdar Ortaç eski eşi Chloe Loughnan’a çakmak için dönüyor dolaşıyor sarışınları diline doluyor.
İki lafından biri:
“Annem sarışından hayır gelmez demişti...”
Borç açıklamasını yaptığı akşam da yine tekrarladı bu lafını:
“Eşim de sarışın oldu, sevgilim de sarışın oldu. Annemi dinlemedim, Allah belamı verdi.”
Bakın sayın Ortaç... Bu bir değil, iki değil. Bir çeşit espri falansa biliniz ki çok ayrımcı bir espri. Sarışın doğanlara ne demek istiyorsunuz yani?
Başka biri de çıkıp esmerlerden, kızıllardan ya da ne bileyim, siyahilerden hayır gelmez dese... Hoş mu geliyor kulağınıza?
Biz duymamış olalım, siz de artık tekrarlamayın.
Vicdan Üst Kurulu
İzzet Yıldızhan sanatçıların sahne kostümü çıkışından sonra kendisini eleştirenleri RTÜK’e (Radyo Televizyon Üst Kurulu) şikâyet etti ya...
Ertesi gün, Alişan’a yaptığı patlak verdi.
İddia o ki Alişan sahneye çıkmak üzere bir mekânla anlaşmış, 50 bin lira da kapora almış. Fakat kardeşi vefat edince sahneye çıkamamış, onun yerine Yıldızhan’ı çıkarmaya karar vermişler. İzzet Yıldızhan da daha vefat çok yeni olmasına rağmen o kaporanın peşine düşmüş.
Kardeş acısı çeken Alişan “Para bende, pazartesi gönderirim” demiş ama “O parayı bana vermezseniz sahneye çıkmıyorum” cevabını almış.
Bir “Vicdan Üst Kurulu” yok ki biz de Yıldızhan’ı şikâyet edelim...
Orası neresi?
Başak Dizer Tatlıtuğ, eşi Kıvanç Tatlıtuğ ile bir paylaşım yaptı, daha ilk saatlerde 63 bin beğeni aldı.
Daha da artar, çünkü tablo gibi bir fotoğraf. Turkuvaz bir pencere... Tavandan Maldivler gibi sarkan hasırlar. Sandalyede bir kedi... Arkada deniz, güneş, adalar...
Görünce şak diye tanıdım neresi olduğunu. Bodrum Kumbahçe sahilindeki Yula orası.
Ne zevkli bir seçim. Tatlıtuğlar gitti diye aşırı lüks bir yer zannetmeyin, önü plaj, salaş bir sahil işletmesi aslında.
Yazın ayrı, kışın ayrı... Gündüz başka, gece başka güzel.
Fotoğrafta çıkmamış ama kafanızı çevirseniz Bodrum Kalesi...
Yolu Bodrum’a düşen herkes gitsin bir görsün; ister guruba, ister mehtaba karşı keyif yapsın, şiddetle tavsiye ederim.
Bülent Ersoy paratoner gibi
Bakın hepsi ardı ardına, son 6 ay içinde oldu...
Önce sahte korona testiyle yakalanıp Kıbrıs’ta hapis yatan orkestrasıyla birbirine girdi.
Sonra Ateşböceği Ercan çıktı, eşi ölünce kendisini hiç arayıp sormadığını açıkladı; keşfedilmesine vesile olduğu Bülent Ersoy’u vefasızlıkla suçladı.
Daha 1 hafta önce Anıtkabir’de şemsiye skandalı patladı. İki subayın başı yandı.
En son Coşkun Sabah, ismini film afişinden sildirip kendi adını koydurduğunu iddia etti yeni çıkan kitabında.
Bülent Ersoy şu son dönem paratoner gibi. Adım atsa üstüne yıldırım düşüyor.
Böyle belalı, uğursuz dönemlerde kendini korumanın en doğru yolunun bol bol iyilik yapmak olduğu söylenir.
Bülent Ersoy’un bununla başlayıp sonra bütün bu iddiaların muhataplarıyla tek tek helalleşmesi gerekir.
Paylaş