Paylaş
“Yemekteyiz” programının sevilen sunucusu Onur Büyüktopçu, meğer bir süredir şantaja maruz kalıyormuş.
Bizim ekran karşısında hiçbir şeyden haberimiz yok tabii...
Adam gülüyor, hiçbir şey yokmuş gibi programını sunmaya devam ediyor ama belki o gün şantaj telefonu/mail’i almış; içten içe kim bilir neler yaşıyor...
“Ya 50 bin lira verirsin ya da fotoğraf ve videoları yayınlarım...”
Tehditlere dayanamayan Büyüktopçu, en sonunda parayı yollamış.
Ama bilemezsin ki...
50 bini yollamakla kurtulamıyorsun. Belki sonra yine isteyecek! Stresi düşünsenize...
Polise başvuruyor ve ortaya çıkıyor ki bu şantajı yapan en yakın arkadaşlarından biri...
Zaten cinayet gibi olaylarda da polis dış kapının mandalından önce, mağdur/mağdurenin en yakınlarından şüpheleniyor.
Ne tuhaf bir durum, değil mi?
Size en büyük zararı verenler, çoğu zaman düşmanlarınız değil; en yakınınıza, ciğerinize soktuklarınız.
Kıssadan hisse: Bugüne kadar en büyük zararı kimden gördünüz?
Elin adamından/kadınından mı yoksa canınız/kanınız bildiklerinizden mi?
Zaten insanı başka kim bu kadar acıtabilir ki?
Ünlü sözde olduğu gibi: Sen de mi Brütüs?
Türkücünün şahidi modacı modacının yalancısı türkücü
Konuya vakıf mısınız? Türkücü Hatice, bir defileye çıktı; podyumda kıyafetini eliyle öyle bir savurdu ki...
Brezilyalı neresi varsa, artık herkes, her santimetreküpünü biliyor.
Önce “modacı” Muammer Ketenci açıklama yaptı: “Açacağını bilmiyordum.”
En son “türkücü” açıklama yaptı: “Açacağımı biliyordu”...
Yahu bizle dalga mı geçiyorsunuz? 90’lardan kalma stratejilerinizle bizi ne kadar daha bu çirkinlikle meşgul edeceksiniz?
Yetmedi mi hayatınız boyunca tasarımdan, modadan, sanattan, müzikten, halk müziğinden görmediğiniz ilgiyi...
Ora-bura açarak gördüğünüz?
İşte bunun için Belkıs Akkale, kale gibi sanatçı.
İşte bunun için Sabahat Akkiraz, sütten çıkmış kaşık kadar ak...
Onların sesleri hep bir hoş seda olarak kalacak gökkubbede.
Sizin danışıklı dövüşlerinizse ancak yalancının mumu kadar yer tutacak Instagram’da, magazin sayfalarında...
Paylaş