Sahneye telefon fırlatmaya çözüm Lady Gaga’nın görünmez kalkanı

Daha önce de benzerleri olmuştu, en son Bursa’da Ece Seçkin’in başına geldi. Sahneye telefon fırlatıldı, sanatçı son andaki bir refleksle gözünü kurtardı ama boynu yaralandı.

Bu telefon fırlatma olayında anlamadığım birkaç nokta var.

Birincisi, konserden sonra boynundaki morluğu paylaşan Seçkin altına şöyle yazdı: “Sahneye fırlatılan telefonla ilk kim video çekti bilmiyorum ama berbat bir akım başlatılmış...”

Bu bir sosyal medya akımı mı?

Yani takipçi ve etkileşim almak için mi yapılıyor?

Öyleyse kolay.

Paylaşımı yapan tespit edilir, ensesine binilir.

İkincisiyse böyle bir teşebbüsün maliyeti...

“Kendi telefonunu atmıyordur, sokaktan adi bir telefon alıp onu atıyordur” diyeceğim ama değil...

Markasını çıkaramadım ama videoda Ece Seçkin’in elinde görünen cihaz, bayağı kallavi bir markanın telefonuna benziyor.

Yani pahalı da bir eylem bu...

Bakalım altından ne çıkacak... Çözümü geçen hafta yazmıştım:

Lady Gaga formülü. Onun konserinde de sahneye tablet benzeri yabancı bir cisim atıldı ama bu cisim görünmez bir duvara çarpıp yere düştü.

O görünmez kalkan cam mıdır ya da başka bir teknoloji mi bilemiyorum. Ama her neyse, kimsenin başı gözü yarılmadan organizatörlerin Türkiye’ye de getirmesi gerek.

Hem de acilen!

Hissiyatlı magazin turu

* ŞAŞIRIYORUM:

Oyuncu Esra Dermancıoğlu’nun bütün varını yoğunu otellerde yemiş olmasına... Meğer otelde kalma merakı varmış ama artık paralar suyunu çekmiş. Tamam, bence de otelde kalmak çok seksi bir şey. Ama Esra Dermancıoğlu’nun paylaşımlarından biliyoruz, evi mis gibi. Kırsın dizini, otursun evinde.

* GÜLÜMSÜYORUM:

Demet Akalın’ın Tuba Büyüküstün’ün oyunculuğuna laf sokmasına... Oynadığı dizi için “Tuba bile iyi oynuyor, o kadar güzel” diye yazdı sosyal medyadan. Böyle dobra olması, lafını esirgememesi güzel ama riskli. Ya kendisinin yer aldığı bir proje için “Demet bile iyi söylüyor, o kadar güzel” diye yazarsa Tuba da?

* SÖYLEYEMİYORUM:

“Bilmem mi?” şarkısını tıpkı Sefo’nun söylediği gibi... “Bilmemmooo” diye söylemeye çalışıyorum, olmuyor tabii. Geçen gün Oğuzhan Koç ve Berkay’a çattı Sefo: “Şarkıyı konser repertuvarlarına alıyorlar ama kendileri okumayıp vokalistlerine okutuyorlar” diye... Celallenme Sefo, belki o sesi çıkaramıyorlar...

* HAYRET EDİYORUM:

Yönetmen Halit Sunal’ın cesaretine... “Cennet Kuşları” filmini çektiği Düzce’de “Kemal Sunal’ın amcasıyım” diyerek köylüleri dolandırdığı ve Kemal Sunal’ın ailesini de tehdit ettiği ortaya atıldı.

 Kemal Sunal’ın oğlu Ali Sunal’ın şikâyeti üzerine hakkında dava açıldı.

Koş Kelly koş kim tutar seni!

İngiltere Kadın Milli Takımı, uzatmanın son dakikasında Chloe Kelly’nin attığı golle Almanya’yı 2-1 yenerek Avrupa şampiyonu oldu. Golü atan Kelly, sevinç/zafer koşusu sırasında formasını çıkardı, sporcu sutyeniyle kaldı.

Aslında erkek futbolculardan alışık olduğumuz bir hareket: Forma çıkarılır, elde çevire çevire koşulur, en son dizlerinin üstünde yeşil çimler üzerinde kayılır...

Şimdi aynı şeyi kadın sporcuların yapması erkeksileşmeleri anlamına mı geliyor, yoksa erkeklerin kalesine bir gol daha atılması, erkek tekelindeki bir tabunun daha yıkılması mı demek?

Bu soruya herkes estetik anlayışına ya da tutuculuk derecesine göre farklı cevap verecektir. Kendi tarafımı baştan belli edeyim:

Koş Kelly, koş, kim tutar seni!