Paylaş
◊ Rize kızısınız. Peki çaycı mısınız, kahveci mi?
- Çaya âşıktım. Ta ki intoleransım olduğunu öğrenene kadar. (Gülüyor)
◊ 20 Mart, Balık kadını. En çok nesi zorluyor sizi: Sulu gözlülük mü, bazen aşırı hayalperestlik mi?
- Aslında Koç burcuyum. Çocukken “Hiç Balık’a benzemiyorsun” derlerdi, şimdi anlayabiliyorum. Ama yükselenim Yengeç. Sulu gözlülüğüm de yok sayılmaz yani.
◊ Lisedeyken tiyatro koluna girmek için bir arkadaşınızla yalandan kavga ederek öğretmeni kandırmışsınız. Sonra da “Kulübe kabul edildim mi?” diye sormuşsunuz. Hocanın yerinde siz olsaydınız... Kabul eder miydiniz, kızar mıydınız?
- Kesinlikle kabul ederdim. Çünkü yaptıkları role eğer gerçekten beni inandırırlarsa, bir saniye düşünmez öğrencimi alırdım kulübe.
◊ Hangisi daha kolay: Kötüyü oynamak mı, iyiyi oynamak mı?
- Sanırım ikisi de zor. Daha önce kötüyü hiç canlandırmadığım için bu konuda çok fikir sahibi değilim. Fakat herkesin içinde iyi ve kötü yanları var. Bunu daha çok ortaya dökmekle ilgili bir durum sanırım.
◊ En sevdiğiniz filmde mahsur kalsanız... Kenardan seyretmek mi, olaylara müdahale etmek mi?
- Çok sabırsız ve heyecanlı biriyim, katiyen oturup seyredemezdim, lafa karışırdım. (Gülüyor)
◊ Oyunculuğun yanında iki büyük hevesiniz daha var. Hangisi ağır basıyor: Çello mu, psikoloji mi?
- Çello benim için daha çok yeni. Onunla aramdaki bağı daha tam çözmüş sayılmam, çünkü şu an öğreniyorum. Ama psikolojiye karşı ayrı bir ilgim var. Sanırım tarafım belli oldu.
◊ Hayatınız bir film olsa macera mı olurdu, romantik komedi mi?
- Romantik-komedi olamazdı sanırım benim hayatım. Dram-macera olabilir...
◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?
- Doğrusu ikisini de istemem. (Gülüyor)
◊ Pozitif ama sıkıcı insanlar mı, negatif ama ilginç insanlar mı?
- Pozitif ama sıkıcı insanlar. Eğer kendiyle barışık biriysen dışarıdan kime göre ilginç ya da eğlenceli olduğunun pek bir önemi yok benim için.
GÖNLÜ ZENGİN OLAN
HEP EN GÜZELİDİR
◊ Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
- Nâzım Hikmet yaşadığı pek çok şeye rağmen; “İnsanların içindeyim, seviyorum insanları” diyebilen ve tüm zamanların en güzel anlatımına sahip, çok değerli bir şair.
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
- Her şeyi gece yatmadan düşünür ve planlarım.
◊ Mantık mı, içgüdü mü?
- Biliyorum, sorunun cevabı mantık olmalı ama bende içgüdü işler hep.
◊ Para saadet getirir mi, getirmez mi?
- Tek başına hiçbir şey saadet getiremez.
◊ Zamanda yolculuk mu, zamanı durdurabilmek mi?
- Zamanda yolculuk yapmayı hep çok istemişimdir. 50’li yıllara dönüp o güzel kıyafetleri giyip... Özenle, nezaketle seçmek isterdim tüm kelimelerimi...
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?
- Gevezeye tahammül etmek daha zor galiba. Kendimi, boş konuşan biriyle aç karnıma hayal edemiyorum. (Gülüyor)
◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, sporları yapabilmek mi?
- Tüm müzik aletleri... Aslında birden fazla şeyi yapabilmek değil, az sayıdaki şeyi iyi yapabilmek isterim.
◊ Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ve çirkin doğmak mı, fakir ve güzel doğmak mı?
- Bence gönlü güzel doğmak. Gönlü zengin olan hep en güzelidir...
◊ Hatır için çiğ tavuk... Yenir mi, yenmez mi?
- Hahahha güzel soru. Çocukken böyle oyunlar oynardık kuzenlerimle. Ben hiç düşünmeden yerdim.
KÜÇÜK KEYİFLER
Kalamarsız bir hayat düşünemiyorum
◊ Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
- İkisi de. İkisinden de vazgeçemem. Öyle olmaz mı? Hem deniz kenarı hem de orman? Çok var...
◊ Bodrum mu, Çeşme mi?
- Çeşme. Kısa süreliğine de olsa Çeşme’de yaşayan biri olarak orada edindiğim her alışkanlığı özledim.
◊ Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?
- Gemi.
◊ Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?
- Alkol kullanmıyorum. O yüzden Adana-şalgamı seçeyim ben.
◊ Peki birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız... Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
- Galiba deniz mahsullerinden yana tercih yapardım. Ama kalamarsız ve karidessiz bir hayat da düşünemiyorum. (Gülüyor)
◊ Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?
- İskender, çünkü altındaki ıslanmış pide ve yoğurda bayılıyorum!
HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...
◊ Güneş mi, ay mı?
- Ay.
◊ Cem Karaca mı, Barış Manço mu?
- Barış Manço.
◊ Tavla mı, satranç mı?
- Tavla.
◊ Gündoğumu mu, günbatımı mı?
- Günbatımı.
◊ Kedi mi, köpek mi?
- Köpek.
◊ Sütlü tatlı mı, şerbetli tatlı mı?
- Şerbetli.
◊ Zeki Alasya mı, Metin Akpınar mı?
- Şener Şen!
ÖZEL MESELELER
Benim için aşk, tek vücutta bir olmadan yürüyebilmenin en güzel yanı
◊ Aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?
- Alıcı kuşumdur demek istiyorum bu soruna ama aşk bu, belli olmaz... (Gülüyor)
◊ Yılın hangi dönemi daha romantik? İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?
- Sonbahar-kış, çünkü ısınmayı seviyorum. Aşkın tek vücutta bir olma çabası, fizikte ısınmayı da desteklediği için soğuk mevsimler diyorum. Fakat aşk, tek vücutta bir olmadan yürüyebilmenin en güzel yanı benim için.
◊ Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
- Sezen. Çünkü neredeyse her şarkısı duygularıma tercüman oluyor. Hayranım kendisine. Ve duruşuna.
◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?
- Âşık olamamak derim. Çünkü aşkı hiç tadamamak, karşılıksız sevginin ne olduğunu çözememekle eşdeğer.
◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin yanında ağlamak mı?
- Tek.
GÜNDELİK HALLER
Kalabalığa asla gelemiyorum
◊ Ev halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?
- Benimki genelde şöyle oluyor: Pijama-mutfak-televizyon. (Gülüyor)
◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?
- Öyle zamanlarda iyi bir uykuyu hiçbir şeye değişmem.
◊ Twitter mı, Instagram mı?
- Instagram, çünkü orada daha çok zaman harcıyorum.
◊ Spor ayakkabı mı, topuklu mu?
- Spor.
◊ En çok hangi dekoltenize güvenirsiniz: Bacak mı, sırt mı?
- Sırt.
◊ İstanbul’un... Anadolu yakası mı, Avrupa yakası mı?
- Tam bir Anadolu yakası insanıyım. Kalabalığa asla gelemiyorum.
◊ Az tanıdığınız birine... Telefon açmak mı, mesaj atmak mı?
- Mesaj daha doğru geliyor bana. O yüzden direkt aramak yerine mesaj atarım.
◊ Uçakta/otobüste ha bire omuzunuzda uyuyan bir teyze var... İnce ince ittirir misiniz, hostese mi şikâyet edersiniz?
- Şikâyet etmem, tatlı bir teyzeyse bir saatçik katlanabilirim. N’olacak ki...
Paylaş