Paylaş
Serkan Koca, fikir tokuşturmayı sevdiğim işletmecilerden biri. Çünkü bir şey sorduğunda kendisi konuşmaz; İstanbul’daki Chanta gece kulübünden tut, Çeşme’de patlattığı Limon’a kadar genç kariyerine sığdırdığı tecrübe ve tespitleriyle cevap verir.
Şu ara Arnavutköy’deki Chef Meyhane’yi işletiyor; yazın yapacağı büyük operasyona hazırlanıyor. Alaçatı’nın en havalı mekanı Momo’yu devraldılar; orayı “Hammam” adında yeni bir yer yapacaklar.
¡ ¡ ¡
Önceki akşam Chef Meyhane’de birlikteyiz... Burası 12-14 masalı, şirin mi şirin bir yer.
Her iki katından da tabak gibi köprü görünüyor, “Lezzet Köşesi”nden seçtiğiniz mezelerin yanına, uzanıp elinizle alıp köprüyü de yatırmak istiyorsunuz tabağınıza.
Modern meyhane müzikleri çalıyor: Bergüzar Korel, Gökçe Bahadır’dan cover’lar, Ferdi Özbeğen ve Ajda’dan asılları...
Giderseniz aklınızda olsun; Arnavutköy kontenjanından arnavutciğerini ve yandık bittik kontenjanından karışık ot kavurmasını mutlaka deneyin.
¡ ¡ ¡
Serkan’la Deutsche Welle’nin yaptığı meyhane kültürü haberini konuşuyoruz.
O da haberi doğruluyor: Rakı fiyatları bu kadar artınca, millet ya daha az yer ya da daha az içer olmuş.
Yemekten kısıp, evde yiyip bir-iki mezeyle geçiştiren varmış. İçkiden kısanlar için yeni formüller bulunmuş: Zeze gibi bazı yerlerde kendi içkinizi getiriyorsunuz; sadece yediklerinizi ödüyorsunuz.
Üç yıl önce bir küçük ve birkaç meze için adam başı 40-50 lira öderken şimdi kimse 120 liradan aşağı silkelenmiyor.
Adisyonlar ev kirası boyutuna çıkınca meyhaneler de yaşlanmış.
Üniversiteliler, yeni mezunlar, işe yeni başlayanlar el-ayak kesmiş; evlerinde içiyorlarmış.
¡ ¡ ¡
Ama bu haberde asıl ıskaladıkları başka bir şey var bence: O da bizim “ağırlamaktan” da “ağırlanmaktan” da gurur duyan bir toplum olduğumuz.
İkisinin de lezzeti birbirinden güzeldir.
Aradan geçen bu 20 yılda, “Senin paran burada geçmez, bendensin” gibi yüzyıllarca hüküm sürmüş sözlerimiz tükendi.
Deutsche Welle demişken...
Yani artık her şey Alman usulü, adisyonda sadece kendi yediğini ödeyen Almanlar gibi...
Paylaş