Paylaş
Bir ödül törenine katılmamak/katılamamak ne zamandır terbiyesizlik bilmiyorum.
Sanatçı bu: “İlham geldi, hayatımın bestesini yapıyorum. Başlarım yarışmanıza da ödülünüze de” dese ne cevap vereceksin?
Ayrıca ben sanatçının, bırak törene katılmayı, kendisine verilen bir ödülü reddetme hakkı bile olduğuna inanıyorum.
Ki içinde bulunduğumuz durum bu da değil.
Birinin o saatte konseri varmış, öbürünü bilmem ne...
* * *
Bunu söylemek için deniz-derya magazin dalgıcı, aman aman büyük gazeteci olmaya gerek yok...
Sorarsın Google’a çıkar karşına...
6 Mart 1987... Hürriyet gazetesinin Kelebek ilavesi...
MFÖ grubu Altın Kelebek ödülü kazanmış. Zamanın AKM’sinde 1500 davetlinin olduğu törende MFÖ konseri var ama yapılamıyor.
Çünkü Mazhar Alanson’un mazereti var: Rahatsızlanmış.
Bu kadar basit!
Ha keza, Büyükçekmece Belediyesi’nin ‘Ustalara Saygı’ ödül törenine de katılamamış.
Arasan daha çok çıkar da ne mesele bu ne de bizim işimiz gücümüz.
Olabilir bunlar. “Genç ve gençliğin gözdesi” Mazhar’ın terbiyesini kim sorgulamış o zamanlar?
* * *
Asıl mesele şu: “Ödül töreni” ve “terbiye” denince aklıma 39’uncu SİYAD Ödülleri geliyor mesela.
Yıl 2007.
Yer yine AKM.
Ama bu kez Mazhar Alanson artık 57 yaşında...
Kendisini sahneye çağırırken, “MFÖ’nün Mazhar Alanson’u” diye takdim etti diye koskoca Atilla Dorsay’ı onca insanın önünde madara ediyor Alanson:
“Gelecek yıl daha çok paranız olursa Mazhar Fuat Özkan’ı sahneye çıkarırsınız...”
Ve gazetelere “Alanson krizi” başlığıyla yansıyor bu tatsız durum.
* * *
Düşünüyorum da...
Bazen bir yerde hiç olmamak, olmaktan çok daha terbiyeli bir durum.
Size-bana düşmez tabii canım.
Ama en azından “sanatçı abimiz” dediklerimiz için.
Paylaş