Paylaş
“Ben süper insan değilim. Sadece Tennessee’de doğmuş bir kadınım. Eğer ben yapabiliyorsam, hepimiz yapabiliriz.”
2 yıl önce Harvard Business Review’a verdiği söyleşide Tennessee Nutbush’da başlayıp İsviçre Alpleri’nde önceki gün son bulan zor ama muhteşem yaşamını böyle özetlemişti Tina Turner.
Zürih yakınlarındaki Küsnacht’da 76 milyon dolarlık aldığı malikanesinde son nefesini verdiğinde 180 milyondan fazla albüm satışı, 8 Grammy ödülü ve 250 milyon dolarlık servet biriktirmişti 83 yıllık hayatında.
Ama ne adına?
Ortakçı olarak çalışan anne-babası çok küçük yaştayken ayrılmış, büyükannesiyle birlikte büyümüştü.
Müziğe hep ilgisi vardı.
17 yaşında sonradan kocası olacak Ike Turner ile tanıştı. Turner’ın “Kings of Rhythm” grubuyla sahne almaya başladı. 1962’de evlendiler ama eşinden şiddet görüyordu.
O günlerini, 2018’de yazdığı “My Love Story” (Aşk Hikâyem) adlı kitabında “Burnumu bir kum torbası gibi yumrukladığı pek çok gün olurdu. Öyle ki sahnede şarkı söylerken genzime akan kanın tadı gelirdi ağzıma” diye anlatacaktı.
Ike&Tina Turner ikilisi adını aldılar ama evlilik yürümedi. Şiddet ve duygusal taciz dolu bu ilişki yüzünden intihara teşebbüs etmişti. Boşandılar.
Tina Turner, öz çocukları gibi Ike’ın çocuklarını da evlat edinip büyütmeyi planlıyordu ama takvimler 1976 yılını gösterdiğinde Anna Mae Bullock (asıl adı bu) için işler hiç de iyi gitmiyordu. Temizlikçilik yaparak geçiniyordu ve 8 sene sonra dünyanın en ünlü popstarlarından biri olacağından ne haberi ne de ümidi vardı.
Fakat bu boşanmayla birlikte sadece Anna Mae Bullock, Tina Turner’a dönüşmedi, aynı zamanda 80’li yıllarda başlayan solo şarkıcılık macerası, müzik dünyasının en önemli isimlerinden biri olmasını sağladı.
Bu değişimi yıllar sonra şöyle tasvir edecekti:
“Ben aynı zamanda Anna Mae ve aynı zamanda Tina’yım. Bunlar kişiliğimin iki yanı, hayatımın iki yönü. Anna Mae evcimen tarafımdır. Huzuru, sessizliği ve mahremiyeti sever; Tina ise sanatçı tarafımdır ve her türlü sanatsal ifadeyi sever.”
Peki neydi bu “sanatsal ifadeler”?
“What’s Love Got to Do with It” ve “Private Dancer” gibi şarkılarla 1980’lere damgasını vurdu. Beyonce, Janet Jackson ve Rihanna gibi kadın sanatçıların müzik anlayışlarına ve tarzlarına yön verdi. 1986’da yazdığı otobiyografisi “I Tina” (Ben Tina) ona dünya çapında ün getiren parçası “What’s Love Got to Do With It” adıyla film oldu.
1995’te James Bond filmi “Golden Eye”da filmle aynı adı taşıyan parçayı seslendirdi.
Aynı zamanda çok iyi bir dansçıydı. Kitaplar yazdı, bazı önemli filmlerde oyunculuk yaptı.
2013’te Amerikan vatandaşlığından ayrılarak çok sevdiği İsviçre’nin vatandaşlığına geçti. Ve evlendiği Alman prodüktör Erwin Bach ile Zürih’te yaşamaya başladı.
Fakat evlattan yana yüzü gülmedi. 5 yıl önce büyük oğlu intihar eden dünyaca ünlü şarkıcının, bir süredir kanser, inme ve böbrek yetmezliği gibi sağlık sorunları yaşadığı biliniyordu.
Tina Turner, 5 ay önce de diğer oğlu Ronnie’yi kaybetmenin acısıyla sarsılmıştı. Sosyal medya hesabında “Keder içindeyim ve gözlerimi kapatıp seni düşünüyorum oğlum” diye yazmıştı.
Evet, hayat 83 yılda bir dünya starı yaratıp, onu aynı zamanda böyle hırpalamıştı.
Tina Turner’dan geriyeyse bütün bunlardan yaptığı şu çıkarım kaldı:
“Normları yıkmanın, statükoya meydan okumanın da bir değeri var; tıpkı ten rengim, yaşım ve cinsiyetim nedeniyle hayallerime ulaşamayacağımı öne süren -izm’leri yıkmak için yaptığım gibi. Bu, olumlu bir değişim uğruna kuralların çiğnenmesiydi. Seçme şansınız yokmuş gibi hissettiğinizde bile bir seçeneğiniz olduğunu hatırlamak çok önemli. Ben hayatımdaki olumlu ya da olumsuz her şeyi bilgeliğimi, cesaretimi ve şefkatimi artırmak için bir fırsat olarak görmeyi seçiyorum...”
Zor ama muhteşem bir hayat demiştik Tina Turner’ınkine. Ve bunu bir “süper insan” olmadan nasıl başardığına şahit olduk hep birlikte. Dolu dolu yaşadı, ayakta kaldı ve örnek oldu.
Birçoğumuz tanışmadık kendisiyle, şu ahir zamanda bambaşka memleketlerde, “hayat komşusu” olduk sadece.
Ne güzel komşumuzdun sen Anna Mae Abla...
Ne güzel rock’çımızdın sen Tina Abla...
Paylaş