İdeal tatile kaç kişiyle çıkılır?

Yıllar yıllar sonra geçen hafta ilk kez aile tatili yaptık. Üç kuşak, yedi kişi bir arada. Kalabalıktan, kalabalığın yavaşlığından darlanan tezcanlı gitti, yerime anın tadını çıkaran biri geldi. Aile ve bayram gibi geleneksel konforlar bu tip rahatsızlıkları iyileştirmeye birebir.

Haberin Devamı

Ben tek başıma seyahat etmeyi severim. Tek tabanca. Çin’den Hindistan’a birçok coğrafyayı böyle dolaştım.
“Sıkılmıyor musun?” diye soran oluyor.
Tam aksine, tek başına olunca gittiğiniz coğrafyaya daha açık oluyorsunuz, insanlarla daha fazla iletişim kuruyorsunuz.
Bazen şöyle olduğu doğrudur: O kadar tuhaf bir şeyle karşılaşıyorsunuz ki, bunu kendi kültürünüzden, kendi bakış açınızdan biriyle paylaşmak istiyorsunuz.
O zaman da sosyal medya var. Çek-koy, bütün memleket okusun...
Bir tek kafamın çok uyuştuğu bir tanıdığım ya da sevgilim olursa ona tahammül edebiliyorum seyahatte.
Üçüncü bir kişi beni yavaşlatan ayak bağına dönüşüyor. Onun çıkması, bunun girmesi, birinin susaması, öbürünün tuvaleti derken yavaşlayıp zaman kaybediyoruz.
Haklı olarak diyeceksiniz ki, “Bunlardan bize ne?”
Bayrama ve aileye bağlamaya çalışıyorum da mevzuyu, isterseniz gelin beraber yapalım.
Yıllar yıllar sonra geçen hafta ilk kez aile tatili yaptık. Üç kuşak, yedi kişi bir arada. Hep sıkılacağımdan korkardım, keşke bunu yapmak için bu kadar beklemeseymişiz.
Kalabalıktan, kalabalığın yavaşlığından darlanan tezcanlı gitti, yerime zamanı iyi kullanmaya çalışmak yerine anın tadını çıkaran, aksayan/geciken şeylere kızmak yerine gülümseyebilen, eğlenen biri geldi.
Ben bile kendimi sevecen buldum, bambaşka bir “tatil insanı” çıktı ortaya.
Meğer zaman içinde gezginlerin “skor meraklısı” dediği tiplemeye dönüşmüşüm ben.
Skor meraklısı diye mümkün olduğu kadar çok ülkeye gitmeyi saplantı haline getirenlere diyorlar.
Büyük resmi göreceğim diye detayları, ayrıntılarda gizli güzellikleri kaçıran seyyahlara diyorlar.
İşte aile ve bayram gibi geleneksel konforlar bu tip rahatsızlıklarınız varsa onları da iyileştirmeye birebir.

Haberin Devamı

Bize yaşı değil sırrı lazım

Ajda Pekkan’ın tarihi, bilinenden 7 yıl daha öncesine gitti.
Ses sanatçısı ve yazar Onur Akay, Pekkan’ın 1946 değil, 39 doğumlu olduğunu yani 75 değil, 82 yaşında olduğunu ileri sürdü.
Bizim Süperstar, Mısır piramitleri gibi. Tarihini bulabiliyorlar ama sırrını açıklayamıyorlar.

Haberin Devamı

Sen ne güzel bir insansın

Avrupa 20 Yaş Altı Atletizm Şampiyonası’nda 400 metre engellide altın madalya kazanan Berke Akçam... Aldığı madalyayı da dişiyle ısırıp gerçek altın mı değil mi kontrol eder gibi poz vermiş...

6 ayda bir yaşamayı kutlamak

Hande Yener geçen yaz meme kanserine yakalandığını, 7 saat süren bir ameliyat geçirdiğini açıkladı.
Bu ameliyattan sonra hayata bakışının değiştiğini söylüyor: “6 ayda bir yaşadığımı kutluyorum.”
Çok geçmiş olsun. Ama neden 6 ay, onu anlamadım.
Yani neden seneidevriyesinde değil de 3 ayda bir, 15’te bir değil de 6 ayda bir...

... Var da mecalim yok...

◊ Bayram tatilinde Türkiye’ye 46 valizle gelen Süreyya Yalçın’a “Her şeyi kontrol ettin mi, aman bir şey unutmuş olmayasın?” diye sorasım...
◊ Sırf bayram diye Seren Serengil’i Demet Akalın’la, Demet Akalın’ı Seda Sayan’la, Seda Sayan’ı da Mehmet Ali Erbil’le barıştırasım...

Yazarın Tüm Yazıları