Paylaş
Onca üzüntümüzün arasında hepimizi çok şaşırtan olaylar da yaşadık.
◊ İneğini satan Sarıgül Nine’yi...
Kars’ın Akyaka ilçesine bağlı Karahan köyünde yaşayan 70 yaşındaki Sarıgül Kaçan, gelirini depremzedelere göndermek için ineğini sattı. Karşılığında aldığı 13 bin lirayı köyün muhtarı olan oğluyla Akyaka Kaymakamlığı’na gönderdi.
Allah seni başımızdan eksik etmesin kalbi güzel, yüzü güzel, öpülesi elleri güzel ninemiz. Kimse halletmezse sözüm olsun, şu karmaşa bir bitsin, ben alacağım sana ineğini.
◊ “Bunu yapan cehenneme girer mi” diyen teyzeyi...
Sarıgül Nine ineğini satıp parasını yolladı da yardımı alanlar ne yaptı? Sosyal medyada görmüştüm, aradım, taradım ama kaynağını bulamadım. Kendisine verilen ve nereden geldiği belli olmayan bir mont alan teyze, montun cebinden çıkanları gözyaşlarıyla şöyle anlatıyordu videoda:
“Bu yardımdan geldi. Üşüdüğümüz için aldık. Elimizi cebine attık ki bir cebinden kek çıktı. Kıyıp da yiyemedik bile. Nasıl üşüdüğümüzü nasıl bildilerse öbür cebinden dört tane çorap çıktı. Bu da yetmedi, diğer cebinden yine kıyıp yiyemediğim gofret çıktı. Çocuklarıma kıyıp da veremedim, sağ cebinde duruyor. Diğer cebine de baktım ki firkete. Nasıl düşünmüşler, bir yerleri sökülürse diksinler diye. Onu da mı düşündüler? Sizce bunu yapan cehenneme girer mi?”
İyiliği yapmak kadar iyiliği bilmek de önemli. Onu anlamak bile bir erdem, incelik gerektirir.
Ancak böyle çoğalır iyilik.Yardımlarda Adapazarlıların, Gölcüklülerin en ön saflarda olması da bu yüzden galiba. Ye teyzeciğim ye, çocuklarına ver o gofretle keki. Biz size daha yetiştiririz buradan.
◊ Enkazdan sigarayla çıkan adamı...
Depreme Adıyaman’da 1248. Sokak’ta 6 katlı Umut Apartmanı’nın 1. katındaki evinde yakalanan Ziya Soner Tuğtekin, 56 saat sonra enkazdan ağzında sigarayla çıktı. Sarsıntıda eşi ve kızını kaybetmişti, oğluyla kurtarılmayı beklediler. “Tütünüm yanımdaydı, kimse kurtarmaya gelmeyince tütün sarıp içiyordum. Enkazdan çıkarıldığımda sigara elimdeydi, atmamı söylediler atmadım, çünkü sigarayla hayat bulmuştum” diyor Tuğtekin. Çok sigara içtiği için çakmağı da bitmiş, kumandanın pillerini parçalayıp, kablolarını birbirine çarptırarak ateş sorunumu çözmüş. Şimdi Ağrı’da oğlunun yanında.
◊ Arama kurtarmacılara kızan Ahmet Yılmaz’ı...
İskenderun’da 72 saat Büyükçarşı İşhanı’nın enkazında kalan Ahmet Yılmaz da ilginç. Kendisini bulan arama kurtarmacılar ona çok sık seslenince küfür etti: “Zaten su yok, ağzımız yüzümüz kurumuş, susuzluktan çatlıyor. Ciğerimiz sökülmüş, dudaklarımız çatlamış. ‘Ahmet, Ahmet...’ En sonunda orada küfürlü espri oldu...” Daha ilginci var: Son üç ay içinde üç kere de ölümcül trafik kazası geçirmiş: “Arabalar paramparça. Üç aracı da hurdaya verdim. Öldürmeyen Allah öldürmüyor...”
◊ Telefonda dili sürçen otomotivciyi...
Yeni Çamoluk Otomotiv sahibi Hamit Duras kanalların ortak bağış yayınına bağlanarak 50 milyar lira bağışlamak istediğini söyledi, Türkiye’nin gündemine oturdu. Çünkü Merkez Bankası bile 30 milyar lira bağışlamıştı. Herkes “Kim bu ‘Yeni Çamoluk Otomotiv’ciler?” diye sormaya başladı ki Hamit Duras’ın heyecanla yeni para yerine eski parayı kastettiği ortaya çıktı. Yani eski parayla 50 milyar, yeni parayla 50 bin lira... Durumu ti’ye alan araba ilanları bile verilmeye başladı: “Yeni Çamoluk Otomotiv’in önünde durup çay içmiş kişiden Citroen, 290 bin lira...” Ama yeter, çok üstüne gidildi Hamit Duras’ın. Hepimiz bazen karıştırmıyor muyuz eski parayla yeni parayı?
Yabancıların yaptıkları
◊ Yardım yüklediği arabası simge olan Azeri’yi...
Server Beşirli’ye yabancı demek haksızlık aslında. Çünkü hem kardeş ülkemiz Azerbaycan’dan hem de kendi toprağındaymış gibi candan. Üstüne Türk bayrağı çektiği eski model arabasının içine, bagajına, üstüne yığdığı şilte, yorgan, yastık ve erzak kolileriyle yola düşüp Adıyaman’a geldi. Bir iş insanı ona yeni bir araba hediye etti. Simge haline gelen eski arabasını da satın almak istiyorlarmış:
“Satmayı falan düşünmüyorum. O benim özel arabam. O bir kardeş sembolü oldu. Ben onu hediye ederim, müzeye koyarım ama satmam...” Araba yetmez, vatandaşlık da versek ya Server kardeşimize.
◊ Yayını türküyle açan Yunan kanalını...
Gönderdikleri arama kurtarma ekiplerinin yanı sıra birçok ülkede özel yayınlar, yardım kampanyaları yapıldı ama galiba hiçbiri Yunan devlet televizyonu ERT’ninki kadar yüreğimize dokunmadı.
Deprem Türkiye’de 04.17’de oldu, ERT iki saat sonra 06.00’daki haber yayınını Şevval Sam’ın sesinden “Ben Seni Sevduğumi Dünyalara Bildirdum” türküsüyle açtı. Umarım “iyi gün”deki sorunlarımız bir an evvel çözülür de “kötü gün”de yanımızda olan komşularımızla daha sıkı sarılırız birbirimize.
KÜLTÜR-SANAT FAALİYETLERİ
Bugün 2. sayfada “Sahne deprem için açılıyor” başlığıyla BKM, Jolly Joker gibi kültür sanat faaliyetlerini yeniden başlatan kuruluşlara yer verdik.
“Şimdi sırası mı” diye karşı çıkanlar olacaktır elbette. Sonuçta depremzedeler yararına Hollanda’da düzenlenen yardım programında Karsu’yu bile eleştirenler olmuştu: “O kadar akrabası ölmüş, çıkmış şarkı mı söylüyor?”
Halbuki Karsu kaybettiği kuzeni için “Neredesin Sen” türküsünü ağıt şeklinde yorumlamıştı.
Ve oturduğu yerden tweet atanların aksine o programda depremzedeler için 89 milyon euro bağış toplanmıştı.
O yüzden sanatçılara kendilerini ifade edebilecekleri, seslerini duyurup halkın hislerine tercüman olabilecekleri imkânlar yaratmak çok doğru bir karar.
Hele de geliri afet bölgesine gidiyorsa. Evet, halk olarak müthiş bir dayanışma gösterdik, bundan gurur duyalım. Ama unutmayalım ki ilgimizin canlı kalması, ilk baştaki yardım şevkimizin hiç azalmadan sürdürülmesi de gerekiyor bir yandan.
Paylaş