Paylaş
Özerman için önce İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda helallik alındı, sonra aile mezarlığına defnedilmek üzere cenaze İzmit’e götürüldü.
İstanbul dans kralı olmasından tutun, Fransa Devlet Liyakat Nişanı sahip olmasına kadar Türkiye’nin en renkli simalarından biriydi Özerman.
Zeki Müren’den Ajda Pekkan’a, Dario Moreno’dan Sophia Loren’e uzanan dostlukları vardı. Yaptığı işlerden en bilineni ise Best Model of the World yarışmasnın kurucu başkanı olmasıydı.
Bu yarışma sayesinde Deniz Pulaş, Güzide Duran, Deniz Akkaya, Şenay Akay, Berk Atan, Furkan Palalı, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Burak Özçivit, Çağatay Ulusoy gibi birçok ismi piyasaya kazandırdı.
Yarışma gecesinden önce kimsenin tanımadığı, adları hiç duyulmamış mahalle yakışıklıları, semt güzelleri o geceden sonra anlı şanlı kariyerlerine başladı.
Bazılarının uzunca bir süre yurtiçi ve yurtdışındaki tanıtımlarını, menajerliklerini sürdürdü. Bugün herkesin tanıdığı bu isimlerin altını kaldırıp bakın, Erkan Özerman imzası görürsünüz.
Yarışma gecelerinde hepsi çok mutluydu.
Göğüslerine asılı “Best Model” yazısıyla basına gülümsüyor, gelecekteki parlak kariyerlerine göz kırparak poz veriyorlardı.
Kazandığı yarışmaya gelmeyen, katılmayan hiç olmadı. Hepsi oradaydı...
Bütün bu isimlerin olmadıkları tek bir yer vardı: Best Model of Turkey ve Best Model of the World yarışmalarının sahibi Erkan Özerman’ın cenazesi.
Yani bugün sahip oldukları şan ve şöhretin, servetin, ışıltılı hayatların kurucu babasının cenazesi.
Erkan Özerman belki istemezdi bile onları.
“Cenazem şov yerine dönüşmesin” diye vasiyet etmişti.
Ama yine de ey koca İstanbul!
Vefa, senin yalnızca bir semtinin adı mı?
Aklın yolu bir
Zil zurna canlı yayın açıp Tarkan’a ve bazı siyasi partililere küfredip kendini rezil etmişti Serdar Ortaç. Müge Dağıstanlı’nın haberine göre yaptığı yayını sonradan izleyince ağlamış.
Özür dilemek için Tarkan’ı aramış ama telefonuna kimse çıkmamış. Haklı Tarkan.
Çünkü bir değil, iki değil. “Sarhoşun mektubu okunmaz” derler ama bu gece olmasa yarın akşam yine aynı şeyi yapmayacağının bir garantisi yok Serdar’ın.
Olay ilk patlak verdiğinde, “En pratik çözüm telefonunda canlı yayın yaptığı uygulamaları silmesi” diye yazmıştım.
Çünkü evdeki yardımcı kadın telefonunu zorla elinden almasa belki daha da devam edecekti.
Aklın yolu bir.
Serdar Ortaç’ın ekibi de sosyal medya yasağı koymuş kendisine. Kendi kendine evinde ne hale geliyorsan gel. Ama açma! O canlı yayını açma.
Parfüm-kokteyl eşleşmesi
Kokteyl ve yemek eşleşmelerini biliyorduk: Şu tatlarla en iyi bu gider, bu tatlarla en iyi şu gider...
Fakat geçen perşembe Galataport’taki Frankie’de bambaşka bir eşleşme gecesi yapıldı:
Parfüm-kokteyl eşleşmesi.
İki ay boyunca iki haftada bir yapılacak gecelerin yaratıcısı Kilian Paris.
Gece hayatını sahiplenen bu markanın sahibi Kilian Hennessy, aynı zamanda 1765’te Hennessy konyaklarının kurucusu Richard Hennessy’nin beşinci göbekten torunu.
Kilian’ın imza beş parfümü adına beş kokteyl tasarlanmış.
Önce küçük bir kartonete sıktıkları parfümü kokluyorsunuz, sonra o parfümden yola çıkarak yapılan kokteylleri tadıyorsunuz.
Kilian parfümlerinin özelliği, hepsinin “unisex” yani hem kadın hem de erkekler tarafından kullanılabilen parfümler olmasıymış.
Beşini de denedim, içlerinden en çok viski bazlı yapılan “Angel’s Share”i beğendim.
Yolunuz bu perşembelerden birinde Frankie İstanbul’a düşerse barmeninizden ısrarla isteyiniz.
Üçlü masa fena dağıldı
Son seçimlerde bir “Altılı masa dağıldı” gündemimiz vardı. Bana onu çağrıştırdı. Bülent Ersoy, Safiye Soyman ve Banu Alkan’la birlikte sunduğu “Dünya Güzellerim Masada” adlı YouTube programından ayrıldığını duyurdu. Hem de öyle bir ayrılış ki programın devam bölümlerinin tanıtımında kendi görüntülerinin kullanılmasına bile karşı çıkarak... Ne yaşandı da böyle bir sonuca gelindi, yakında öğreniriz.
Söylenen o ki Bülent Ersoy uzun çekim saatlerinden ve aldığı paranın yetersizliğinden şikâyetçiymiş.
Ama şu var: Bülent Ersoy olmadan “Dünya Güzellerim” olmaz. Ne eskiden televizyonda olduğu gibi ne de şimdi “Masada” haliyle.
O işin starı, mizahı, skandallar kraliçesi, ilginçliği, şok itiraflarının sahibi Bülent Ersoy’dur. Onu çekip alırsanız geriye Safiye Soyman ve Banu Alkan kalır sadece.
Hiçbir cazibesi de kalmaz. Nitekim öyle de oldu.
Birlikte kısır yaptıkları “kısır” bir program kaldı geriye.
Toksik ilişki diye buna derim
İbrahim Kutluay ve Edvina Sponza’nın toplamda kaç kere ayrılıp barıştıklarının çetelesini tutmaya imkân yok. Her seferinde birbirlerine giriyorlar, sorulduğunda “bir daha asla barışmam” diyorlar, sonra bir bakıyorsunuz ki bir yerlerde yine el ele, göz göze fotoğrafları çekilmiş.
Tıpkı son defa olduğu gibi. Bebek’te kuaför çıkışında karşılaşmış, birbirlerine “Mahallemden defol!” diye bağırmışlardı.
Ardından yine bir parkta birlikte görüntülendiler. Bir yanıyla “toksik ilişki” diyeceğimiz türden bir birliktelik. Belli ki birbirlerine iyi gelmiyorlar, asla huzur bulmuyorlar.
Yıllar önce bir tablo görmüştüm. Bir kadın ve bir erkek karşılıklı oturmuşlar, ellerinde çatal-bıçak, birbirlerini yiyorlar.
Onu çağrıştırıyor İbrahim-Edvina ikilisi. Yahu 150’nciye barışmaya bile üşenirsin bir noktadan sonra. Ama öbür yanıyla da “Yahu ne büyük aşkmış” dedirtiyor takip edenlere. Tam “ne seninle ne de sensiz” durumu. Ayrı da yapamıyorlar. Bakalım bu kez ne kadar sürecek?
Paylaş