Paylaş
Elon Musk, satın aldığı Twitter’da, çalışanlara bir e-posta göndererek uzaktan çalışmanın sona erdiğini, haftada en az 40 saat ofiste çalışmaları gerektiğini bildirdi.
Dünyanın en zengin ve başarılı iş insanının bu uygulaması başkalarına da örnek olur mu, pandemide uzaktan çalışmaya geçen şirketler personelini işyerine geri çağırır mı, bekleyip göreceğiz.
Ama benim bu noktada hak verdiğim bir yan da var Elon Musk’a.
Hatırlayın, pandemi ilk başlayıp evlere yollandığımızda beyaz yakalılar olarak hepimiz bayram etmiştik.
Ulaşıma harcanan saatler ortadan kalkmış; giyinme, bakımlı görünme gibi dertlerden kurtulmuştuk.
Aslında teknolojik altyapısı hazır olan bir devrim, pandemi sayesinde gerçekleşmiş, geçen yüzyıldan kalma “mesai” gibi köhne bir kavram şak diye ortadan kalkmıştı.
Şirketler de memnundu hallerinden, işyerlerinin masrafları azalmıştı. Kimileri ofisini hepten kapattı.
Sonra sonra anlaşıldı ki evden çalışmanın kötü yanları da var. Bir kere dur durak olmadığı için çalışma saatleri arttı. Eskiden ofisten çıkınca biten iş, yeni uygulamada bütün güne yayıldı.
Ayrıca bazı işlerin bir arada çalışarak daha verimli ve hızlı yapıldığı anlaşıldı. O yüzden daha ilk aylardan itibaren hibrit (karma) sistemi savundum.
Kendi adıma da öyle yapıyorum, haftanın dört günü işyerine gidip, kalan işlerimi evden hallediyorum.
İşkoluna, iş türüne bağlı olarak tüm beyaz yakalı kardeşlerime de tavsiye ederim.
Mavi çentik borsası
Elon Musk’ın Twitter’da paralı yaptığı mavi çentiğin Türkiye fiyatı belli olmuş: 109.99 lira. Kabaca aylık 110 deyin siz ona. Yurtdışındaysa 8 dolardan 148 lira eder. Yani mavi çentik Türkiye’de, bugünkü kurla yılda 456 lira daha ucuz.
Peki hesabını VPN’le Türkiye üzerinden açarsan mesela... Aynı kârı edebiliyor musun, ona henüz aklım ermiyor.
Herkes, her an fotoğraf çektirmek istemeyebilir
Genç bir fenomenin AVM’de görüp fotoğraf çektirmek istediği Zeynep Bastık’ı ifşa ettiği video 2 milyondan fazla izlenmiş.
“Sizce Zeynep Bastık’ın yayına gidince bizi kovmuş mudur?” başlığıyla yayınlanan videoda Zeynep Bastık’ın elinde almak için seçtiği parçalar olduğu, “Şu anda alışveriş yapıyorum” diyerek fotoğraf çektirmeyi reddettiği anlatılıyor.
Fenomen, “İsterseniz elinizdekileri ben tutayım” diye ısrar edince, Zeynep Bastık’ın “Gerek yok” diyerek kaba bir şekilde terslediği iddia ediliyor.
Bunda bu kadar merak edilip izlenecek ne var, anlayamadım doğrusu.
Elbette ki Türklerin fotoğraf çekme merakı Japonlarla yarışır. Elbette ki sanatçıların “hayranlarını hoş tutmak” gibi bir gayreti olmalı. Ama insan her dakika, her saniye de fotoğraf çektirmek istemeyebilir.
Acelesi olabilir, o anda kendini kötü hissediyordur ya da kafası bir şeye bozuk olabilir. Sizin başınıza gelmiyor mu? Mesela ben fotoğraf çekilirken gerilen tiplerdenim. Bir yemekte, bir gezide “Hadi hep beraber bir fotoğraf çekilelim” dendiğinde kırmamaya çalışıyorum ama iş, “Olmadı, hadi bir daha”lara varınca, “Aaah beni salın” diye kaçıyorum kareden.
Yakın çevrem de bunu bilir, ısrar etmezler.
Genç fenomen kırılmasın ama ben burada Zeynep Bastık’ın tarafını tutuyorum.
Mahmut Kırmızıgül tıpkı babası olmuş
Mahsun Kırmızıgül’ün 3 Şubat’ta vizyona girecek filmi “Prestij Meselesi”nden ilk kareler paylaşıldı.
Prestij Müzik’in 90’lı yıllarını üç genç sanatçı üzerinden anlatan filmde Kırmızıgül’ü oğlu Mahmut Kırmızıgül, Özcan Deniz’i Onur Gözeten, Haluk Levent’i Ali Erkin canlandırıyor.
Özcan Deniz ve Haluk Levent tiplemeleri “eh işte, hafif andırıyor” kıvamında. Fakat Mahsun Kırmızıgül’ün oğlu Mahmut Kırmızıgül tıpkı babası.
Gen avantajı da var tabii, fotoğrafa bakınca 30 yıl öncesine ışınlanmış gibi oluyorsunuz. Eminim aynı gen avantajı seslendirmede de öne çıkacaktır.
İnsanın aklına düşmüyor değil tabii: Acaba Mahsun Kırmızıgül’ün aklına bu fikir, oğlunun kendisine ne kadar benzediğini düşünürken mi geldi?
Geçti Brad pazarı...
Amerikalı oyuncu Jennifer Aniston, çok uğraşmasına rağmen çocuk sahibi olamadığını açıkladı:
“Keşke biri bana yumurtalarımı dondurmam gerektiğini söyleseydi. O gemi kaçtı...”
Keşke o dönem Seda Sayan’la tanışsaymış Aniston. Kendisi yaptığı gibi Aniston’a da tavsiye ederdi Kadırgalı:
“Dondur bacım dondur, bakarsın ileride lazım olur...”
Ama zaten Brad Pitt’le evli olduğu dönemde Seda’yla arkadaş olsalardı, belki buna da gerek kalmazdı:
“Bacım yumurtayı dondurup n’apacan? Kocan zaten yumurta gibi çocuk. Allem et kullem et, koy çocuğu...”
Hesapladım: Seda’nın lafını dinleyeydi, çocuk şimdi 18’indeydi.
Paylaş