Paylaş
Şarkıcı Linet Eurovision’da İsrail’i temsil etmek için yarışmaya katıldı, ülkenin “XFactor” yarışmasında bir üst tura geçti.
Türkücü Seher Dilovan’ın oğlu Alan Dere de İsviçre’yi temsil etmek için hazırlanıyormuş.
Bunun başka örnekleri de var. Mesela Serhat Hacıpaşalıoğlu, San Marino’yu iki kez temsil etti yarışmada.
En son 2019’da ülkeye o zamana kadarki en iyi derecesini kazandırdı.
Hadise’nin adı da bir ara Belçika için konuşulmuştu.
Türk sanatçıların Eurovision’da başka ülkeler adına yarışması fikri çokça eleştiriliyor. Çevremde de böyle düşünenler var.
Türkiye yarışmada olsa ve bir sanatçımız ülkemize rakip olarak sahne alsa eleştiriler yerden göğe kadar haklı.
Ama ülkemiz zaten yarışmada yok. Hem de uzun yıllardır.
Dolayısıyla tam tersi istikametten bakıyorum olaya.
Sadece San Marino’yu, İsrail’i, Belçika’yı değil...
Keşke Almanya’yı, Hollanda’yı, İsveç’i de birer Türk temsil etse.
Yarışmada ülke olarak var olmasak bile...
Eurovision’a bari böyle vursak damgamızı.
Türkiye’nin olmadığı Afrika Kupası, Amerika Kupası gibi bir organizasyonda bir Türk futbolcu rüzgâr gibi esse, herkesi kendine hayran bıraksa ne kadar gururlanacaksam...
O kadar gururlanırım başarılarından.
İmkânım olsa o Türk sanatçıya oy da atarım.
Babanın söylediğini yap ama yaptığını yapma
Coşkun Sabah ve İzzet Yıldızhan... Her ikisi de kızlarıyla ilgili yaptıkları açıklamalarla gündem oldu. Biri, kızının sosyal medyada paylaşım yapmasına karşı, diğeri de flörte.
Dikkat ederseniz mevzuda erkek çocukları hiç yok, bütün tartışma yine kızlar üzerine.
İzzet Yıldızhan’ın şöyle bir tespiti var:
“Kızlarımın eş seçme şansı yok. Flört edilmemeli, çünkü gençler hata yapıyor. Ondan sonra evlilikleri bitiyor. Geçmişe bakalım, evliliklere bakın... Boşanmalar böyle miydi?”
Aile kurumunu ön plana çıkardıkları, toplumun kanayan yarası boşanmalara işaret ettikleri için duyarlı birer sanatçı olarak her ikisi de haklı tabii. Ama bu haklılık yanında başka bir ortak özellikleri daha var bu sanatçıların.
Mesela İzzet Yıldızhan boşanma yaşamış biri.
Bir değil, iki değil, üç kere.
Üstüne de dini nikâhlı hayat arkadaşları oldu.
Coşkun Sabah da en son bir açıklama yaptı, o da hayatta yalnız kalmaktan şikâyetçi:
“Evli olanlar, birinci sınıf vatandaş olarak görülüyor. Mesela düğünlere, etkinliklere bekar olarak gidince içim cız ediyor. ‘Neden tekim?’ diye.”
Peki gençlere formül vereceğim derken...
En başta sizin, “bir yastıkta” mutlu bir hayatınız olması gerekmez miydi?
Bir kuşaktan bir kuşağa
◊ Demet Akalın, gazetecilerin kendisine verdiği bulunmaz Hadise pasını, “Hadise mutlu, Hadise’ye dokunma, günah, kız şimdi mutlu” diyerek taca attı. Polemiklerin kraliçesi... Sizce yaşlanıyor mu ne?
◊ Demet Akalın böyle centilmen tavırlar sergilerken, bir üst kuşak Gülben Ergen ve Hülya Avşar arasındaki soğuk savaş yeniden başladı. Yeni sürümleri bile bundan vazgeçerken... Hakikaten çok demode...
Sen ne güzel bir insansın
Harbiye Açıkhava’da verdiği konserde kendisi için “Kekemeden pop star yarattım” diyen Mabel Matiz... İnsanın kendiyle, geçmişiyle, kim olduğuyla barışık olmasının yürüyen abidesi gibi.
Paylaş