Et sevenle sevmeyenin veganlığı bir mi?

Keşke veganlık bamya, pırasa, karnabahar yemeyerek olsaydı mesela. Bekara boşanmak kolay, en başa beni yazın derdim. Ama biz etoburlar, et yemedikçe doyduğunu hissetmeyenler için mesele iki misli çetrefil.

Haberin Devamı

Zülal Kalkandelen Cumhuriyet’teki köşesinde geçen hafta yazdığım vegan kasap yazıma değinmiş; “Vegan kasap, vegan döner, vegan sucuk demeye ne gerek var, veganlar neden etobur terminolojisini yeniden üretiyor?” diye sorduğum bazı soruları “kafa karışıklığı” olarak nitelendirmiş.

Olabilir, bu konuda kafamız çok karışık, kimse kusura bakmasın ama bir süre de öyle olmaya devam edecek.

Çünkü veganlık biz etoburların önüne baş etmemiz gereken ciddi hayat duruşu sorgulaması getiriyor.

Hele de doğaya saygılı ve hayvansever bireylersek...

Hem kuzuyu seveceksin hem pirzolasını...

Olacak iş mi?

Hem Yulin’de köpek yeme festivali düzenliyorlar diye Çinlilere kızacaksın hem kendin her hafta sonu mangal yapacaksın... İnsanın kendine izah etmesi zor.

Hem “Tabiat âşığıyım” diyeceksin hem dünyanın kaynaklarını en çok tüketen beslenme biçimini sürdüreceksin.  

Haberin Devamı

Kabul, belki bundan 100 sene sonra bütün bu tartışmalar çoktan tarihe karışmış olacak, torunlarımız bizden “Atalarımız eskiden hayvanları yerlermiş” diye bahsedecekler.

Ama biz etoburlar, et yemedikçe doyduğunu hissetmeyenler için mesele iki misli çetrefil.

Beslenme güdümüzle duygularımız ve mantığımız arasında kalıyoruz.

O yüzden et sevenle sevmeyenin veganlığı da bir değil bence, birincisi daha çok fedakarlık gerektiriyor.

Et ve diğer hayvansal gıdaları zaten sevmeyen biri için bu tercihi yapmak rahat olabilir. Bekara boşamanın kolay geldiği gibi...

Keşke veganlık bamya, pırasa, karnabahar yemeyerek olsaydı mesela. O zaman basit, en başa beni yazın derdim.

Alıştıra alıştıra olmaz mı?

Geçen hafta Kadıköy Moda’da açılan vegan kasap Limonita’ya gidip yazdım. Bu kasapta satılan bitki bazlı sosis, burger gibi lezzetleri denedim. Evet, baharatla falan o alışık olduğumuz lezzetlere “benziyor” tatları. Hatta et sevmeyen biri için gayet de tatminkâr olabilir.
Ama yıllarca bunların gerçek halleriyle beslenmiş birini cezbetmekten hâlâ çok uzak. Mesela bana sorsanız hepsi mücvere benziyor.
Hani nasıl şarküteri ürünlerinde belli oranda kırmızı, belli oranda beyaz et olabiliyor...
Acaba diyorum...
Yeni başlayacaklar için bazı vegan ürünlerde de böyle oranlar mı olsa?
En azından alışana kadar... Geçiş sürecinde yani.

Haberin Devamı

14 Şubat dellenmeleri

Burcu Esmersoy’un Sevgililer Günü’yle ilgili yaptığı açıklamayı dün yazmıştım:
“Benim 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlayacak bir aşkım olmadığı için o güne hiçbir planım yok. Benimle ilgili planı olan varsa haber versin.”
Aynur Aydın el attırdı: “14 Şubat için kiralık bir sevgili arıyorum...”
Pandemi herkesi iyice şaşırttı galiba. İnsanlar yalnız kaldıkça dengeleri hepten bozuldu, daha birine şaşıramadan öbüründen daha tuhaf bir şey geliyor.
Oyuncu Kalust Şalcıoğlu Aynur Aydın’a yapıştırmış cevabı: “Çalışma saatlerini, koşullarını, sosyal hakları yazarsanız ben talibim. Öpüşme ücrete tabidir.”

Bergüzar Korel’in paylaşım titizliği

Haberin Devamı

Ünlü oyuncu, oğlu Han’ın doğum gününde duygusal bir paylaşım yaptı.
Koyduğu siyah-beyaz fotoğraflarda doğum sırasında eşi Halit Engenç’in elini tutarken ve bebek dünyaya geldikten sonra mutlu çiftin şaşkınlık içinde ona bakarkenki halleri görünüyor.
Bebek hiçbirinde yok, sadece bir tanesinde kafasının arkası çıkmış biraz.
Korel paylaşımına “Canım oğlum, senin izninle yapıyorum bu paylaşımı” diye başlamış.
Çocuk-sosyal medya ilişkisinde ne kadar bilinçli bir tavır.
Keşke evlatlarının her şeyini olur olmaz paylaşan, hatta daha doğar doğmaz onlara sosyal medya hesabı açan diğer ebeveynlere örnek olsa.  

 

Yazarın Tüm Yazıları