Edis’in sönmeyen ateşi

“Güzelliğine” şarkısının...
Yine bir suların içinde, yine ıslak ıslak...
Yönetmenler değişiyor (bu kez Nihat Odabaşı), Edis’teki bu sulu sepken merakı geçmiyor.
Bu “sulu halleri” sorulduğunda ‘içimdeki ateşi söndürmek için’ diye cevap vermişti bir röportajında.
Demek ateşler içinde yanıyor yavrucak...
Acaba hangi burçtan Edis? Bakalım hemen: Doğum günü 28 Kasım’mış...
Yani ne oluyor: Yay burcu.
Yay burçları daaa...
Bingo: Ateş grubu!

Eski işinden hiç şikayet etmesin

Komedyen Kaan Sekban, Kelebek’ten Tülay Demir Oktay’a verdiği röportajında “Ben Cem Yılmaz’a rakip değil, ancak onun çırağı olabilirim” demiş. Bravo ya! Daha ikinci gününden ne oldum budalasına dönüşüp, kendinden öncekilerle polemiğe giren bunca yeni yetme arasında...

Ne kadar da hasret kalmışız böyle ölçülü/edepli/aklı başında insanlara/çıkışlara. Sekban, komedyenliğe bugün çok da iyi anmadığı/anlatmadığı kurumsal yaşamdan geçmiş.
Belki de o kadar şikayet etmemeli eski işinden.
Çünkü kurumsal bir terbiye almanın farkı, işte tam da böyle durumlarda ortaya çıkıyor.
İnsan ne kadar damdan düşerse, densiz olma riski o kadar yükseliyor. Örneği çok.
Güldürürken düşündürmek işte böyle bir şey olmalı. Yolun açık olsun Kaan...

Taksi kameraları muhalifleri mi gözetliyor?

Bir-iki olsa tamam da hem taksicilerde hem de müşteri olarak binen tanıdıklarımda öyle çok denk geliyorum ki...
Taksilere kamera takıldı ya, sürekli izlendiklerini düşünüyorlar.
Muhalif bir şey konuşurken ya da sigara içerken güneşliği açıp kameranın önünü kapatıyorlar.
Arkadaşlar o kayıtlar, herhangi bir durum olduğunda geri dönüp olayın izini sürebilmek için.
Kaba bir hesapla şöyle anlatayım: İstanbul’da 16 bin taksi var. Bunlar çift vardiya halinde 24 saat çalışıyorlar.
Canlı izlemek için günde sekizer saatten üç kişi çalıştırmanız gerekiyor.
Çarp 16 bin taksiyle: Hiç izin falan yapmasalar bile yaklaşık 50 bin kişilik izleme ordusu gerekiyor.
Yani?
Lüzumsuz paranoya, sessizce dağılalım...

En özendiğim kafa: Çelik Erişçi

“Evinize çok güzel bir kadın yemeğe gelse ona ne ikram edersiniz?” diye sorulmuş Çelik’e.
Cevap: “Varlığımın bütün soyutlarını, hizmeti, merhameti, şefkatimi, aşkımı ve maddi tüm varlığımı...”
Menüye bak: Misafir umduğunu değil, Çelik’in varlığının bütün soyutlarını... Aman aklıma çelloyla çıplak pozu geldi şimdi... Çelik ne içiyorsa bana da ondan ver, sarhoş olmak istiyorum her gece.,