Paylaş
Biraz tuhaf, değil mi? Acaba ben mi yanlış anlıyorum diye, Dilek Yaman’ın Günaydın’daki özel haberini defalarca okudum.
Hikaye şöyle: Karaağaç, Survivor’a katılacağı belli olunca bunu sosyal medyadan duyuruyor.
Kendisine yine sosyal medyadan ulaşan bir kişi, “Sana enerji lazım. Tanıdığım biri var, sana enerji yüklerse birinci olursun” diyor. Karağaç o kişiyle buluşuyor. Enerji yüklemesi bahanesiyle defalarca birlikte oluyorlar.
“Haber böyle verilmiş ama ben yetişkin bir kadının, bu kadar safça davranabileceğine inanmıyorum. Muhtemelen işin içinde, henüz bilmediğimiz bir kumpas/tehdit/şantaj durumu mevcut. Zaten şahsın cezalandırılması için savcığa başvurmak için bir yıl beklemesi de bunun göstergesi.
Belli ki kızcağızın söyleyemediği, anlatamadığı, bugüne kadar elini kolunu bağlayan başka bir şey var.
Hem Ecem hem de bundan sonra başka birinin başına gelmemesi için bu mevzudan ilgimizi eksik etmeyelim.
Araba kullanma fobisi
Literatürü taradım. “Amaksofobi” diye bir şey var ama o, toptan taşıtlara binememe durumu. Bendeki öyle değil. Taşıta biniyorum ama süremiyorum.
Bilmem neden, bana çok karmaşık geliyor. Debriyaja basarken vitesi atacaksın, aynı zamanda sinyal vereceksin...
“O zaman otomatik vites kullan” diyorlar. Vitesle bitmiyor ki: Dikiz aynasından seni sollayanı/sağlayanı kollayacaksın, aniden caddeye fırlayan çocuğa dikkat edeceksin, yolun ortasında zınk diye duran minibüse çarpmayacaksın...
Ehliyetim var tabii ama üçüncü mü, dördüncü mü seferde ayıp olmasın diye, zar zor verdiler. Zaten bir daha da hiç direksiyon başına geçmedim.
Üstelik tek de değilim. Bildiğim kadarıyla gazeteci Ertuğrul Özkök, yazar Tuna Kiremitçi de benim gibi.
Günlük hayatınızı nasıl mı etkiliyor? Mesela hayatım boyunca hiçbir sevgilimi evinden alamadım. Hiç evine bırakamadım. Hep onlar beni eve bıraktı ya da o ilk romantik gece ayrılırken bile yanımızda hep taksi şoförü vardı.
Artık modern tıp şuna da afili bir isim koysa da bari hiç olmazsa adımızı bilsek.
Çünkü dümdüz “beceriksiz” insanın çok ağırına gidiyor.
Paylaş