Ebru Şahin olayına neden kimse ses çıkarmadı?

Magazin aleminin kendine çekidüzen vermesi gereken çok yön var, malum. İyi ama magazine konu olan insanların hiç mi kabahati yok? Hani yalandı aşk hikâyesi?

Haberin Devamı

Geçen hafta Serenay Sarıkaya isyan etti. Ozan Güven yüzünden Cem Yılmaz’la ayrıldıkları haberleri üzerine bir manifesto kaleme aldı: “Yahu bir insanın üzerine bu kadar da gelinmez ki” dedi.
“Neden beni ilgilendirmeyen konuların ana kahramanı oluyorum?” diye sordu: “Bu mesleği seçmenin bedellerinden... ‘Olacak o kadar, ünlüsün’, ‘Sesimizi çıkarmayalım, büyümesin’ deniyor. Kabul etmiyorum. Güzel olanı değil de kötü olanı, yanlış olanı çoğaltmak mı güzele, iyiye taşıyacak bizi?”
Haklı mı? Haklı.
Önceki gün Ali Sunal’ın eşi Nazlı Sunal isyan etti. Bambaşka bir konuda: “Bu sabah gazetelerde kızımız Narin’le evimizin plajında denize girerken çekilmiş fotoğraflarımızı gördük. Küçük bir bebeğin çıplak fotoğraflarını gazetede görmek hiç hoşumuza gitmedi. Kimin ne olduğunu bilmediğimiz bu dönemde bu tip çocuk fotoğraflarının alenen yayımlanmasını bir anne olarak doğru bulmuyorum.”
Haklı mı? Haklı.
Haklı kişinin karşısında ne yapabilirsiniz?
Hatanızı kabul eder, özür diler; telafi etmeye çalışır, bir daha tekrarlamamaya özen gösterirsiniz.
Paparazzisinden editörüne, hatta bu haberlerin takipçisine kadar magazin aleminin payına düşen de tam olarak budur.

Haberin Devamı

Manifesto döşenenler nerede?

Ama madalyonun bir de öbür tarafı var.
Bakın mesela, bu da başka bir örnek: Bundan üç hafta önce...
Oyuncu Ebru Şahin, NBA basketçisi Cedi Osman ile ilişkisi olduğu yazılıp çizilince magazin basınına veryansın etmiş, sert bir dille eleştirmişti:
“Hava sıcak tabii. Araştırmak yerine boş haber yapmak daha kolay, ayıp.”
Cedi Osman da “Çıkan haberlerin gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu konu üzerinden insanlar mağdur edilmesin” açıklamasını yapmıştı.
Peki ne oldu?
Dün ardı ardına Çeşme beach’lerinde çekilmiş dudak dudağa fotoğrafları düştü bizim Kelebek’e.
Edebiyata bakın:
Mağdur edilmek...
Boş haber yapmak... Sıcak havada araştırmak yerine kolaya kaçmak...
Çıkıp özür dilediler mi?
“Biz insanları bile bile suçladık. Herkesin gözünün içine baka baka işini yapanlara yalancı dedik. Mağduriyet kalkanının arkasına sığınıp başkalarını töhmet altında bıraktık” dediler mi?
Hadi diyelim ki onlar yapmadı. Peki canı en ufak yandığında paragraflarca manifesto döşenenler niçin çıkıp bir satır yazmadı?  

Haberin Devamı

Defne Samyeli’nin pişmanlığı

Yakın dönemde bunu yapıp nedamet getiren tek bir kişi hatırlıyorum: Defne Samyeli.
Daha hâlâ sevgili oldukları dönemde Cem Yılmaz’ın adı, Serenay Sarıkaya ile yazılıp çizilmeye başladığında ateş püskürmüş, sonra özür dilemişti. Magazin aleminin kendine çekidüzen vermesi gereken çok yön var, malum. İyi ama magazine konu olan insanların hiç mi kabahati yok?
Bir meslektaşlarına yanlış yapıldığında koro halinde ses yükseltenler, iş karşı tarafa dönünce niçin bu hassasiyeti kaybediyorlar?
Ne demişti Serenay Sarıkaya: “Güzel olanı değil de kötü olanı, yanlış olanı çoğaltmak mı güzele, iyiye taşıyacak bizi?”
Madem güzel olanı, doğru olanı çoğaltmak istiyoruz; o zaman sadece kendimiz, dostumuzun değil; yeri geldiği zaman yalancılıkla suçlanan gazetecinin de yanında duracağız.

Yazarın Tüm Yazıları