Paylaş
Önceki sabah haber sitelerine düşen bir haberle şoke olduk: “Savaşçı” dizisinin ‘Kaan’ı Berk Oktay, eşi Merve Şarapçıoğlu’nu dövmüş; kadıncağız da darp edilmiş bir fotoğrafı eşliğinde sosyal medyadan yardım çağrısı yapmıştı.
Bir tuhaflık olduğu belliydi: Olay gerçek olsa bile, “Neden polis değil de sosyal medya” diye soruyordu herkes birbirine...
¡¡¡
Çiftin aslında bir hack’leme kurbanı olduğu, daha büyük bir şokla anlaşıldı:
Merve Şarapçıoğlu’nun ele geçirilen hesabından bu kez de çiftin olabilecek en mahrem fotoğrafları çıktı.
Belli ki sadece sosyal medya hesabını hack’lemekle kalmamışlar, telefondaki fotoğrafları da ele geçirmişler.
Merve Şarapçıoğlu’nun darplı fotoğrafının da meğer daha önceden geçirdiği bir ameliyat sonrasında çekildiği anlaşıldı.
Fotoğraflardan birinde, omzundaki dövmesinden kendisi olduğu anlaşılan Berk Oktay vardı.
Kafasında bir motor kaskı...
Ama fotoğrafları alıntılayan sitelerin yaptığı flulaştırmalara rağmen, üzerinde kasktan başka, hiçbir şey olmadığı anlaşılıyordu.
¡¡¡
Bu “kasklı nüdite” bana, daha önce lüzumsuz yere maruz kaldığımız iki “objeli müstehcenliği” hatırlattı.
Biri, şarkıcı Doğuş’un “saksılı üryan” pozu...
Twitter’a yükleyip, arkadaşlarıyla cesaret oyunu oynadığını söylemişti.
Diğeri, yine meslektaşı Çelik’in canım kontrbasa benzer şekilde, saksı muamelesi yaptığı albüm kapağı...
Amaaan içim kalktı!
Fakat yine de Berk&Merve çiftinin başına gelen bu musibetten herkesin kendi adına çıkarabileceği nasihatler var...
¡¡¡
İlk çuvaldız kendime: Sen bunların üçünü niye aynı kefeye koyuyorsun ki kardeşim?
İster avangartlık, ister müstehcenlik olsun daha öncekiler, Doğuş ve Çelik’in kendi rızalarıyla çekip yayımladığı “şey”ler.
Berk Oktay ve eşinin başına gelense düpedüz: Haneye tecavüz!
Bir başkasına zarar vermediği sürece her çiftin, ailenin, kendi içinde yapacağı eğlence, fantezi, oyun bir tek kendilerini ilgilendirir.
Nokta.
¡¡¡
İkincisi medyaya: Evet, biz onlar gibi ünlü olmayabiliriz.
Evet, müstehcen bir şeyimiz yayımlansa bu kadar reyting getirmeyebilir.
Ama empati yapabiliriz: Ya aynı şey sizin, eşinizin ya da ailenizden başka birinin başına gelseydi?
Bu fotoğrafları geniş kitlelere ulaştırmakla, art niyetli insanların amaçlarına hizmet etmiş olmuyor muyuz?
Gazetemle gurur duyuyorum ki üç-beş bin tık için buna ne internette ne de basılı yayında tenezzül etti.
O yüzden bu köşeyi de fotoğrafsız okuyorsunuz.
¡¡¡
Son çuvaldızsa Berk&Merve çifti ile hepimize: Neden bunu kabul etmemekte ısrar ediyoruz? Cep telefonları artık hepimizin kara kutusu.
Tıpkı birkaç arkadaşın telefonlarını ortaya koyarak bir oyun oynadıkları “Cebimdeki Yabancı” filmindeki gibi.
Küçük sırlarımız, beyaz yalanlarımız, açıkça söyleyemeye çekindiğimiz fikirlerimiz, sakladığımız cinsel yönelimlerimiz, ne varsa hepsi içinde! Hack’lenebilir, çalınabilir, takside düşebilir...
Allah korusun ifşa edilebilir, şantaja maruz kalabilir, kendimize ve sevdiklerimize büyük zararlar verebiliriz.
Ne diye içinde saklıyorsun arkadaşım?
Yazıyı
bitirdiniz mi?
Güzel, ben kaçar. Küçük bir bahar temizliği yapmam lazım da...
Paylaş