Demet Akalın’ın şakasındaki gerçeklik payı

Antalya’daki yangında evi yanan Fatma Teyze’ye ev yaptıran Demet Akalın, bir de okul yaptıracağını açıkladı.
Ama böyle güzel bir şeyde bile yine bir meslektaşına sataşmadan duramadı.
Okulu Gülben Ergen gibi başkasından topladığı paralarla değil, kendi bütçesinden yaptıracağının altını çizdi.
Sonra sosyal medyadaki bir paylaşımında şaka yaptığını söyledi ama Gülben Ergen’den cevap gecikmedi:
“Şaka iki kişinin aynı anda gülmesi gereken bir durum değil mi? Derneğimizi, benim yıllardır emeğimi en iyi bilenlerdensin sen.”
Ergen bu konuda haklı. Akalın şaka yaptığını söylüyor ama unutmamak lazım, her şakada bir gerçeklik payı vardır.
Şakadan ziyade içinden geçeni ağzından kaçırmış gibi görünüyor.
“Yapılan okulları birbirine denk tutmayın, ikisindeki fedakarlık farklı, ben kendi paramdan yaptırıyorum” demeye getiriyor.
Eğer öyleyse kötü. Çünkü hayır işi bu...
Kimi bizzat kendisi yardım eder, kimi yardımcı olmak isteyenleri organize eder.
Demet Akalın’ın depremde, selde, yangında öncü olup topladığı, afet bölgelerine gönderdiği kamyonlarca yardımı biliyoruz.
Ne de güzel yaptı.
Şimdi onlar da mı havaya uçtu yani?

HAYATIN İÇİNDEN

Çocuğa ayrı, halaya ayrı, aileye ayrı üzülüyorsunuz

Olay İzmir’de yaşanıyor. Hala, yeğenini otomobille otoparka bırakıyor. Ama arabadan inen çocuğun kıyafeti kapıya sıkışmış...
Araç hareket edince çocuk da araçla birlikte koşup sürüklenmeye başlıyor ama halası onu ne görüyor ne de sesini duyuyor.
Çocuk iki tondan ağır aracın altında kalıyor ve hayatını kaybediyor.
Halası bir şey olduğunu fark edip aracı durduruyor ama olan olmuş. Kamera kayıtlarında yerde cansız yatan yeğeninin üzerine nasıl kapaklandığını, nasıl yardım istediğini, kucaklayıp hastaneye yetiştirme çabasını görüyorsunuz.
İki gündür aklımdan çıkmıyor. Çocuğa ayrı, halaya ayrı, aileye ayrı üzülüyorsunuz.
Üç ay önce eşini de kaybeden babaya çocuğun araçtan düşüp beyin kanaması geçirdiği söyleniyor. Bu bir aile kararı mı, bilmiyorum.
Belki halayı korumak için. Belki acılı ebeveyne, olayın meydana geliş şekliyle ilgili daha fazla acı yaşatmak istemediler.
Belki de gerçeği, ileride söylemeyi kararlaştırmışlardı.
Gerçek kamera kayıtlarını gören baba şimdi haladan, yani kız kardeşinden şikâyetçi.
Bir aile için ne zor bir felaket.
Tek tek herkes için...
Anne gitmiş, çocuk gitmiş.
Baba hem eşini, hem evladını, hem kardeşini kaybetmiş...
Varsa aile büyükleri torunlarını, evlatlarını... Kazaya neden olan hala da eminim perişandır.
İnsanın elinden sabır dilemekten başka şey gelmiyor.

Hadise’nin bitmeyen aile krizi

Önce annesi Gülnihal Hanım ağır bir depresyona girmiş, karşılıklı suçlamalar sonrası ablası Hülya ve kardeşleri Derya ile Murat’la arası açılmıştı Hadise’nin.
Ablasını kendi üzerinden haksız kazanç sağlamakla suçlayan Hadise, açtığı davayı kaybedince “Zehirli insan zehirlidir, aile olsun ya da olmasın” paylaşımı yapmıştı hatta.
Tam sular duruldu, Hadise bir süredir aile haberleriyle anılmıyor derken...
Haydaa...
Bu sefer de baba, anneye dava açtı.
Yeni bir dava vesilesiyle böylece babanın da adını öğrenmiş olduk:
Hasan Açıkgöz.
Eşi Gülnihal Hanım’la 24 yıl önce Belçika’da boşandıklarını
söyleyerek,
boşanma kararının Türkiye’de de geçerli olabilmesi için mahkemeye başvurdu.
Hadise’nin kurduğu bu “aile holdingi”nde olup bitenler bir yanıyla Kardashian’ları hatırlatıyor.
Acaba birbirlerine devamlı dava açmayı bırakıp bir programa falan mı başlasalar?

Bilge ile Daren

Tarkan’ın eski sevgilisi Bilge Öztürk ile Bennu Gerede’nin oğlu Daren Gerede Erkaya’nın üç aylık ilişkisi yine yaş farkı nedeniyle gündemde.
Pınar Altuğ’dan bugün Bilge Öztürk’e kadar, bıkmayan bir lobi var bu yaş farkını ısrarla vurgulamaktan.
Reşit iki insan arasındaki ilişki, bir tek onları ilgilendirir.
Taraflar birbiriyle mutluysa kimin olgun, kimin ham olduğu da yaşla başla ölçülebilecek bir şey değildir.
Bu ısrarlı eleştirilerde acaba içten içe bir kıskançlık da mı var demeden edemiyor insan.
İçimden tabii.