Paylaş
ABD ve Avrupa’da süren ırkçılık karşıtı protestolar, tam da Türkiye’deki siyahilerin Afrikalı köklerinden getirdikleri bir kutlamanın zamanına denk geldi: Dana Bayramı.
Ülkemize Osmanlı döneminde gelen Afro-Türkler bugün ağırlıkla Ege bölgesinde yaşıyor. Son yıllarda da 1920’lerin sonunda kaybolan bu eski geleneklerini tekrar canlandırmaya uğraşıyorlar.
Dana Bayramı ismini, zenginlerin verdiği parayla alınıp sokaklarda dolaştırılan süslenmiş danadan alıyor.
Eskiden üç hafta sürermiş ama şimdi tam bir tarihi yok.
Şöyle bir taradım, genellikle mayıs-haziran aylarında ama hep farklı tarihlerde kutlanmış.
Mesela en son geçen yıl 15-16 Haziran’da, “Dana Bayramı Festivali” adıyla İzmir’de yapılmış.
Festivalde siyahiler yöresel kıyafetleriyle yürüyüş yapıyor, danaya benzeyen boynuzlu maskeler takıyorlar, müzik dinletileri ve piknikler oluyor.
Bu yılki festival koronavirüs tehlikesi nedeniyle iptal tabii...
Ama hazır dünya siyahilerin hakları için çalkalanırken, biz de kuşaklardır Türkiye’de yaşayan Afrika kökenli vatandaşlarımızın bayramını kutlamış olalım.
Üniversite tacizciyi atamıyor kadınların dava açması gerekiyor
Geçen cuma Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde yaşanan ve sosyal medyada TT olan bir seri taciz olayını yazmıştım. T.G (23) adlı bir öğrenci kampüsteki kadınları WhatsApp, sosyal medya gibi çeşitli yollarla taciz ve tehdit ediyor, küfür ve hakaret yağdırıyordu.
Kadınlar tacize karşı çıkıp yardım talep ediyorlardı.
Konuşmalardan çektikleri ekran görüntülerini ardı ardına paylaşmaya başladılar.
Türkiye’nin gerçek anlamdaki belki de ilk #metoo hareketi.
Yazının ardından üniversite bir açıklama yaptı. Bu öğrencinin Çukurova Üniversitesi’nden yatay geçişle geldiğini, orada da benzer olaylara karıştığı duyumları aldıklarını, yapılan şikayetler üzerine hemen disiplin soruşturması açtıklarını anlattılar.
Ama mevzuat gereği verilebilen en üst ceza bir yarıyıl uzaklaştırma.
Okuldan atamıyorlar.
Yapılması gereken, tacize uğrayan kadınların dava açması. Üniversite olarak bunu teşvik ettiklerini ve müdahil olacaklarını söylediler.
Kadınlarsa kararlı. İçlerinden biri bana “Bu sefer kaçmasına izin vermeyeceğiz ve herkese güzel bir örnek olması için ceza almasını sağlayacağız” yazmış.
Umarım ibretlik bir sonuç çıkar.
Bir eleştirimi
düzeltmek isterim
Cuma günkü yazımda “Birini linç ediyorlar yine. Bu tacizcinin suçu var, onu anladık. Bununla konuşan kızların suçu yok mu” diye alıntıladığım metnin, Mehmet Erdem’e ait olduğunu yazmış, sanatçı ve demokrat duruşuna yakıştıramadım diye eleştirmiştim.
Bu eleştiri yanlış olmuş. Menajeri, o sözlerle hiçbir ilgilerinin olmadığını izah edince mahcup hissettim. Özür dilerim, kendisine haksızlık etmişim.
Paylaş