Çocuklar da google’lar

Anneanne: Güzelliği dillere destan bir balerin.

Haberin Devamı


Dede: Atatürk’ün sınıf arkadaşlığından Abdülhamid’in başmabeyinciliğine, ilk dünya güzelimiz Keriman Halis Ece’den Mısır Valiliğine, diğer ucuyla Oscar’lara kadar uzanan inanılmaz köklü bir sülaleden.
Anne: Oyuncu, yönetmen ve senaryo yazarı: Deniz Uğur.
Baba: Kamuoyuna mâl olmuş çok ünlü bir gazeteci: Reha Muhtar.
Çocuklar: İkiz. Daha 7 yaşındalar.
Anneyle baba ayrılmış, aralarında bir velayet/çocukları yeterince görüp görmeme anlaşmazlığı var.
Her eski çiftin arasında olabilecek...
Yetişkin insanların kolayca çözebileceği...
Hadi kendiniz beceremediniz, bir mahkemenin şak diye halledebileceği...
Sıradan bir ‘adi’ vaka.
Şimdi 7 yaşında olun.
Okuma yazmayı söktünüz ya, isminizi google’a yazın.
Karşınıza, kökü saraylara uzanan soyağacınızdan sonra şunlar çıkacak altında:
◊ Anneye şiddet, küfür...
Yardım ve yataklık eden kolej...
◊ Sahte rapor yazan okul pedagogları...
Korkularından sinip konuşamayan yabancı uyruklu çocuk bakıcıları...
◊ Uyuşturucu kullanan eski sevgili...
◊ Yok kullanmamış da bir buçuk sene önce ayrılmış...
Yazık... Tertemiz bir aile mirası ancak böyle kirletilebilir, 7 yaşındaki küçücük çocuklara ancak böyle haksızlık edilebilir.
Reha Muhtar’la Deniz Uğur arasında devam eden velayet savaşı, insana ancak bunu söylettirebiliyor.
Tek bildiğim şu:
Deniz Uğur, Reha Muhtar’ı, bütün bu süreçte ‘medya gücü’nü kullanmakla suçladı.
Oysa Reha Muhtar’ın gazetecilere “Ben babayım.
Çocuklarımın
annesiyle medya üzerinden tartışmam” diye cevap verdiğine ben şahidim.

Haberin Devamı

KUMANDAMIN UCUNDA

Sezonun çifti kim olacak?

Geçen sezon ekranların
çifti dijitalde Serenay Sarıkaya ile Mehmet
Günsür, televizyonda
Bergüzar Korel ile Halit Ergenç’ti.
Bu sezonun çiftiyse önümüzdeki 15 gün içinde başlayacak dört diziyle belli olacak. Bahisleri alalım:
a) Birce Akalay-İbrahim Çelikkol (Kanal D)
b) Dilan Çiçek Deniz- Aras Bulut İynemli (Show TV)
c) Özge Özpirinçci-Caner Cindoruk (Fox)
d) Gökçe Bahadır-Mert Fırat (Star TV)

Alışveriş sitesi değil fetişist yuvası...

İsmini vermiyorum. Kimseye yol göstermiş olmayalım.
Site 2015’te kurulmuş, bütün dünyada hızla büyümüş.
Satmak istediğiniz ikinci el bir eşyanız varsa, siteye giriyorsunuz, fotoğrafını/fiyatını yazıyorsunuz.
Elden çıkarmak istediğiniz eşyanıza talip beklemeye başlıyorsunuz. Elektronik eşya satan da var, eski elbisesini de, ayakkabı da.
Bütün dünyada tıkır tıkır işliyor.
Peki Türkiye’de?
Sitenin girişindeki güvenlik bölümünde “Kullanıcılarının büyük bölümü oldukça güvenilir kişilerden oluşur” yazıyor.
Kullanıcıların ‘büyük bölümü’ tamam da küçük ama azımsanmayacak bir azınlık var sitede.
Siteye Facebook üzerinden bağlandığınız için fotoğrafınızı/profilinizi görüyorlar.
Eşyayı satmak için buluşmanız gerektiği için de yürüyorlar.
Bir hanım arkadaşım kullanmadığı ayakkabılarını satmak istiyordu. Siteye fotoğraflarını koyduk.
Yorumları bir görseniz: Kullanılmış mı? Ayaklarınızın fotoğrafını yollar mısınız...
Çektik hemen tabii. Sonra sağda solda anlatmaya başlayınca ne kadar çok insanın başına geldiğini öğrendik.
Birine “Elbiseyi boş ver, iç çamaşırına 500 lira veririm” diye yazmış biri.
Sadece müşteriler mi?
Satıcıların da ‘bir bölümü’ tuhafmış. Geçen gün başka birisi de internette oynanan basit bir okey oyunu üzerinden dönenleri anlattı. Dünyanın en profesyonel iş bulma/bağlama ağı Linkedln’i bile “Önce buluşup bir kahve içsek” tadında, yürüteç olarak kullanan var...
Nasıl bir cinsel açlıksa; bitmiyor, doymuyor, durmuyor.
Bunu halletmeden, galiba hiçbir şeyi gerçek amacına uygun şekilde kullanmayı öğrenemeyeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları