Paylaş
Daha önceden de “Gönül İşleri”, “İnadına Aşk”, “Hangimiz Sevmedik”, “Dolunay” gibi dizileri vardı ama “Erkenci Kuş” bambaşka bir şey oldu.
2018’e geldiğimizde Can Yaman artık uzattığı saçları, iyiden iyiye şekillendirdiği vücuduyla bir fenomen haline gelmişti.
Üstelik Best Model kazanıp kendisini ekranda bulan benzerlerinden önemli bir farkı vardı: Sadece “yakışıklı adam” değildi. Okumuş ve meslek sahibiydi. Hukuk mezunuydu ve bir avukatlık bürosunu yönetiyordu.
İtalyan Lisesi mezunu olduğu için çok iyi İtalyanca konuşuyordu ve gayet akıcı bir İngilizceye sahipti.
Konuşamadığı diller konusunda da yetenekliydi. Lübnan’daki bir ödül töreninde baştan sona Arapça yaptığı konuşmayı hatırlayın...
Türkiye’de sevildiği kadar hatta belki daha çok, yurtdışında hayranları vardı. Türklere karşı en tepkili coğrafyalardan Kıbrıs Rum Kesimi’nde bile “Can Yaman fan club”lar kurulmuştu.
Bütün dünyada fırtına gibi esen Türk dizilerinin “yeni sürüm jönü”ydü o.
Hepimiz kendimize de paye çıkararak gururla bahsediyorduk Can Yaman’dan.
Ben de onlardan biriydim... Yere göğe sığdıramıyor, altyapısıyla büyük Hollywood prodüksiyonlarına yakıştırıyordum onu.
Zaten yakın dövüş eğitimi var, mesela “Roma” ya da “300 Spartalı” gibi epik bir yapımda neden bir Türk oyuncu başrol oynamasındı? Bunu Can’dan iyi kim becerebilirdi? Üstelik sempatik mizacıyla dünyanın neresine gitse orayı esir alırdı...
Alıyordu da. İtalya, İspanya gibi ülkelerde indiği havalimanlarında izdiham çıkıyordu.
Ben var ya ben, en büyüğüm
Fakat olmadı. Yaşadığı “şöhret zehirlenmesi” bütün iyi yönlerine baskın gelmeye başladı.
Dizi tanıtımı için gittiği Cannes’da gecenin bir yarısı kokoreç diye tutturmuş. Cannes’da kokoreççi olmadığı için zar zor bir Türk dönerci bulunmuş.
Can Yaman dükkânda dönerciyi kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkarmış. Karşı binada asılı posterini gösterip “Ben var ya ben, en büyüğüm” demiş adama.
Artık ne kadarı doğru, ne kadarı şehir efsanesiyse...
Ama efsanelere gerek yok zaten. Pot kırmak ne kelime?
Üst üste çam devirdi Can Yaman. Bunun şahikası, dizi partnerleriyle ilgili yaptığı “libido açıklaması” oldu.
Genco Erkal’dan İlker Kaleli’ye oyuncu dünyası ayağa kalktı. Gülse Birsel “Jet Sosyete”de dalga geçip yerden yere vurdu. “Erkenci Kuş”taki rol arkadaşı Demet Özdemir, “Benim adımı bu işlere karıştırmasın” mesajı yolladı.
O güne kadar onu koşulsuz destekleyen fanları da sosyal medyada ateş püskürdü.
Sonra tuttu, İspanya’da katıldığı bir canlı yayında “Siz gerçek misiniz?” diye soran kadın hayranına “Arka odaya geçelim de göstereyim” cevabını verdi. Hatta bir gece kulübünde yine kadın hayranıyla karakolluk oldu. Dünyanın en şeker insanını şeytan ele geçirmiş gibi...
Bütün bunların faturasını ağır ödedi tabii. Önce dizisi iptal edildi. Yapımcısı onu apar topar yurtdışına kaçırdı, bir süre gözlerden uzak kalmasını sağladı. Askere gitti, döndü; uzunca bir süre sosyal hayata karışması, açıklama yapması yasaklandı.
Hakikaten “Bay Yanlış”
Can Yaman şimdi yeni dizisi “Bay Yanlış”la ekranda.
Yine bir romantik komedi, yine bir yaz/gençlik dizisi.
Yine bir öncekine çok benzer senaryo, yine “kaslı ve varlıklı” Can Divit karakterine benzer bir rol. Yine bir “genç kız objesi”. Daha ilk bölümden üç üstü çıplak, iki de duş sahnesi...
Üstelik daha da şişmiş, üstüne hantal bir “Hulk” havası sinmiş.
Niyeti buysa yolu açık olsun.
Bol reytingler, ayağına taş değmesin. Ama yazık.
Bütün o hukuk tornası, İtalyanca tedrisatı bunun için miydi?
Skandalların ardından sükut dönemi, askerlik falan...
Düşünecek, hayatta ne istediğine karar verecek çok zamanı olmuştu Can Yaman’ın.
Boşa harcamış görünüyor.
Artık oyunculuğunu, yeteneğini sergileyebileceği yeni bir yola girebilir, mesela sıkı bir dramada oynayabilir, çok iyi şeyler/işler yapabilirdi.
Önünde örneği de var.
15 yıl arayla “aynı okul”dan geldiği bir başka “yakışıklı jön”.
Ama nerede şu andaki Can Yaman...
Nerede Mehmet Günsür’ün kalite ve kalibresi...
Paylaş