Paylaş
Karaköy ve esnafı zor zamanlardan geçiyor. Beş-altı sene öncesinin gözde semtinde Galataport’un bir türlü bitmemesi gibi bir sürü nedenden, mekân açan yandım Allah diye kaçıyor; onu devralan da bu sefer, üç ay sonra kime kakalayacağını şaşırıyor.
Bu sebeplerden Karaköy’e pozitif ayrımcılık yapmak, güzel girişimleri desteklemek gerek.
Geçen cumartesi Un Po’nun Mumhane Caddesi’ne attığı masalardan birinde oturuyoruz.
Karaköy, üstündeki ölü toprağını atmaya başlamış; havanın da güzel olması nedeniyle etraf cıvıl cıvıl: Tek tük de olsa turistler yeniden gelmeye başlamış; eski toprak rocker’lar, daha genç hipster’lar, erkek erkeğe gürültücü aylaklar, kadın kadına sakin masalar... Kış güneşi altında, gözünü kırpıştıra kırpıştıra herkes birbirini süzüyor; tepeden tırnağa saça-başa, kıyafetlere bakılıyor; beğeniler, garipsemeler, dedikodular gırla...
Ve tabii ki fotoğraf, fotoğraf, fotoğraf... Selfie, selfie, selfie...
Bizse Un Po’nun İtalyan şefi Piero Bergese ve onunla İtalyanca konuşan Türk yardımcılarının elinden çıkan lezzetleri tadıyoruz. Biraz ondan, biraz şundan.
Zaten ‘Un Po’ İtalyancada ‘biraz’ demek.
Herkes kendi yemeğinden diğerine tattırıyor. Bende güveçte gelen harika bir lazanya (49 lira) var. Yanımdaki tabak deniz mahsullü, karşımdaki sucuklu pizza; çaprazımda ıspanaklı ravioli (44 lira)... Hepsi birbirinden güzel.
Karbonhidrat manyağı oluyoruz. Meğer işin sırrı hamurdaymış. -22 ile +40 derece arasında çalışan özel soğutma dolabında 48 saat mayalanarak yapılıyormuş. Bu da yemeklere lezzet olarak yansıyor.
İsteyen dilim olarak satın alıyor hatta evde yapmanız için makarna ve pizza hamuru da satıyorlar.
Yemeğin üstüne kadehte gelen tiramisu ve 200 yıllık organik kahve Cafe Molinari eşlik ediyor. Keyfimiz o kadar yerinde ki sırf uzatalım diye üstüne birer de Türk kahvesi.
Sonra yediklerimizi eritmek için tekrar güzel bir Karaköy yürüyüşü... Yazıyı yazarken meteorolojiye baktım; bugün için kapalı ama yarını güneşli gösteriyor.
Yani harika bir ‘Karaköy pazarı’ için aklınızda olsun.
CUMARTESİ ATEŞİ
Bu akşam sen neredesin
Erol Evgin Diyarbakır Belediye Kültür Merkezi’nde,
Ayna Ankara IF Performance’ta, Zeynep Bastık Vadistanbul Jolly Joker’de, Bülent Ortaçgil Bursa Şarlo Stage’de, Sena Şener Kadıköy Sahne’de, Göksel İzmir Hangout Performance’ta, Demet Akalın Sahne İstanbul’da...
Dersaadet’te yaşıyorsun,
peki bunları biliyor musun?
∆ Babylon’da altı yıldır yapılan Very Very French Festivali’nin bu sene 28 Kasım-20 Aralık’ta olduğunu...
Bu yıl Nouvelle Vague, Sofiane Saidi & Mazalda, Feder ve Acid Arab’ın sahne alacağını... (www.ifturquie.com)
∆ Kozmonot Bomonti’de her pazar 12.00-14.00 arasında canlı gruplarla caz dinletileri yapıldığını...
Yarın, 1920-1930’ların eğlenceli dans ve performanslarıyla tanınan akustik caz grubu Flapper Swing’in çıkacağını...
Paylaş