Paylaş
DJ’liğin tam bir tanımı yok. Sanat mı zanaat mı, tartışmalı. Ama geniş anlamıyla sayılarının on binleri bulduğu kesin. Bodrum, Antalya gibi yerlerdeki otelleri, barları, kulüpleri, beach’leri düşünün... Yüzlerce radyo kanalında, alışveriş ettiğimiz mağazalarda, düğünlerde çalanları düşünün...
Birçoğu serbest meslek erbabı olarak geçiyor, hemen hepsi kayıtdışı, günlük kazanıp günlük harcıyorlar. Korona krizinin en sert vurduğu eğlence sektörünün en sert etkilenen grubu DJ’ler. Aralarında son yevmiyelerini mart başında kazanmış olanlar var. Dernekleri, sendikaları ya da MESAM gibi meslek kuruluşları yok. Dolayısıyla bugüne kadar yapılmış ve yapılması planlanan sosyal yardımların da dışında kalıyorlar.
TEK TABANCAYDILAR, ŞİMDİ GELİR PAYLAŞMAYA BAŞLADILAR
Aralarında Mahmut Orhan gibi ‘star’ olmuş, önceden kazandıklarıyla görece korunaklı bir yerde duranlar var ama bunların sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor.
Üstelik tünelin ucundaki ışık hâlâ çok uzakta. Tam eskisine dönemese bile yeme-içme gibi ‘kardeş sektörler’, bazı katı kurallar altında yeniden faaliyete başlayacak. Ama barda, kulüpte kimi nereye, hangi mesafeyle oturtacaksın; sosyal mesafeyi nasıl koruyacaksın; yüksek sesli müzikte insanların birbirlerinin kulaklarına bağırarak konuşmasını nasıl engelleyeceksin?
Bütün bu bilinmezlikler içinde kendi aralarında örgütlenmeye çalışıyorlar. Önce change.org’da bir imza kampanyası başladı; sonra ‘Life from İstanbul’ (İstanbul’dan Hayat) organizasyonunu kurdular. Şimdiye kadar hep tek tabanca takılan DJ’ler ilk kez gelirlerini paylaşacakları bir platformda bir araya geldi. Bu girişim tamamen sonuçsuz olsa bile gündemde kalmayı başarmak gibi bir avantajları olacak.
‘Life from İstanbul’un bir YouTube kanalı var. 25 Nisan’dan bu yana 69 DJ’in programı yayımlandı. Günde ortalama üç saat yayın yaparak, 220 bin görüntülenmeye ve 9 bin saat izlenme süresine kavuştular. DJ’ler programlara çoğunlukla evlerinden katılıyorlar. Bunun eğlenceli yanı şu: Müzik tarzını bildiğiniz bir DJ’in ev zevkini de görmüş oluyorsunuz.
Kiminin tıpkı müziği gibi son derece minimalist bir ev dekorasyonu var. Bakınız: Arman Akıncı.
Kiminin tıpkı müziği gibi daha baharatlı bir ev hali var. Dinleyiniz: Salih Topuz.
Kimi sizi alıyor, tropikal diyarlara götürüyor. İzleyiniz: Kaan Öktem.
Evinde DJ seti olmayanlar da var; onlar da bazı kulüplerin ve stüdyoların set-up’larını kullanıyor.
‘Life from İstanbul’da şimdiye kadar Orkun Bozdemir, Pelin Takis’in de aralarında olduğu 60’tan fazla DJ çaldı. Önümüzdeki dönemde Alan Cutt, Cervus gibi isimler geliyor. Bu hafta sonu kabinde Cüneyt Öztürk ve Murat Tokuz var.
LIFE FROM İSTANBUL SÖZCÜSÜ MEHMET KORYÜREK (DJ AKSAK)
AVATARLARIMIZLA DANS ETTİĞİMİZ SANAL GECE KULÜPLERİ AÇILABİLİR
DJ’ler ne kadar zor durumda?
Eğlence mekânları 19 Mart’tan beri kapalı. Mesela ben en son 6 Mart’ta Sonar Festival’de çaldım. Çoğu sistem dışı çalıştığı için ispat bile edemiyorlar parasız olduklarını.
Sanılanın aksine çok kalabalık bir camia. ‘Life from İstanbul’ bunun ne kadarını kapsıyor?
Başta büyük kulüplerde çalan 150 kadar DJ’i bir araya getirmeye çalıştık. Ama ressamlar odası olamayacağı gibi DJ’leri de tanımlamak ya da tanımlamaya kalkmak biraz karmaşık bir iş.
Sevenleriniz, hayranlarınız size nasıl destek olabilir?
YouTube kanalımızdaki etkinlikleri takip ederek, reklam ve sponsorluklarla destek vererek.
Bu iş nereye evriliyor, eğlence sektörü tamamen dijitalleşiyor mu?
Bunu öngörmek zor. İki ay sonra tamamen eskiye dönüleceğini düşünenler de var, artık sanal kulüplerin açılacağını söyleyenler de. Orada insanların avatarları olacak, birinin avatarına yaklaştığınızda konuştuklarını duyabileceksiniz. Sizi istemezlerse engelleyebilecekler. Fakat Zoom gibi teknolojiler henüz yeterli değil.
Paylaş