Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Asyalı

Güney sahillerinde “Uzak Doğu mutfağı” demek, büyük otellerin restoranları, lüks beach’lerin iskeleleri anlamına geliyor biraz da. Ama Bodrum Gümüşlük’te bu yaz açılan Ginger tam da bunu kırmaya aday.

Haberin Devamı

Gümüşlük’ü eskilerine sorsanız, tabii ki Zeki Ökten’in 1986’da “Ses” filmini çektiği halleri yok artık.

Ama burası, bütün yarımadada Halikarnas Balıkçısı’nın anlattığı Bodrum olarak kalmak konusunda hâlâ en dirençli koy/köy.

Biraz Bodrum’un Cihangir’i gibi. Ressam, heykeltıraş, yazar, çizer, oyuncu tayfası takılıyor.

Sadece buraya yerleşenler, tatil yapanlar değil; yerlisi de biraz entel-dantel havalarda. Berberinde caz, bakkalında klasik müziğe denk gelebileceğiniz ender tatil beldelerimizden biri Gümüşlük.

Futbol kulübünün başkanı bile yıllarca Nejat İşler’di, öyle düşünün...

Latife Tekin’in kurduğu Gümüşlük Akademisi gibi bir kültür-sanat-felsefe oluşumunun yıllardır ayakta kalabiliyor olması da bundan...

Bunu seven başka yere, başka şeyi seven de buraya pek bayılmıyor.

Haberin Devamı

Refik (Berkol) ile Sinan (Damgacıoğlu) da bu kafada insanlar. Aslında ikisi de İzmirli.

Fakat birbirlerini tanıyamadan dünyanın farklı yerlerine savrulmuşlar.

Sinan Londra’da okumuş, Japon hükümetinin davetlisi olarak Tokyo’da mutfak eğitimi almış. Refik ise finans ve sigorta yöneticisi olarak Türkiye’den sonra ABD, Dubai falan gezmiş.

İki İzmirliyi tekrar Bodrum’da buluşturup bir araya getirense yine bu Gümüşlük tutkusu.

Biri Gümüşlük’te bir restoran açmak, diğeri de ünlü Japon usta Masahiro Kasahara’nun yanında öğrendiği teknikleri Gümüşlük’te paylaşmak derdindeymiş.

Tanışınca aynı dili kurmakta pek zorlanmamışlar. Bu yaz açtıkları Ginger Gümüşlük, tam da iki kafadarın hayallerinin ürünü.

MediterrAsian’ dedikleri menülerinde edamameden yaptıkları humus, Kore usulü tavuk kanatları, teriyaki soslu dana şiş köfte, yosuna sarılı bonfile gibi lezzetler var.

İşin ilginç tarafı, ortaya paylaşımlık olarak hazırlanan bu tabaklar, Gümüşlük’ün “çok da yenilik sevmeyen ahalisi” tarafından tutulmuş durumda.

Hatta DJ’li gecelerde yemek sonrası eğlence, danslı sabahlamalara bağlanıyor.

Ginger ile birlikte Gümüşlük’teki Mimoza, Off Gümüşlük, Jazz Cafe, Club Gümüşlük, Özak, Limon Gümüşlük, Gümüşlük Balıkevi gibi klasiklere bir yenisi daha eklenmiş gibi.

Haberin Devamı

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Asyalı

Selda Bağcan ve Aleyna Tilki’nin gerçek hikâyesi

Gökhan Türkmen, Selda Bağcan’a yaptığı eleştiriyle gündemde.

Selda Bağcan’ın Aleyna Tilki’yi sahnesine çıkarıp birlikte düet yapmasına bozulan Türkmen şöyle demişti:

“Ülkede o kadar değerli genç müzisyen varken, bir çınarın böyle bir şarkıcıyı çıkarıyor olmasının bir nedeni vardır elbet. Güzel reklam; hayırlı işler, bol güneşler!”

Bu çıkış üzerine Selda Bağcan’ın Gökhan Türkmen’i terbiyesizlikle suçladığı, “Sahneme kimi istersem çıkarırım, sana ne?” dediği iddia edildi.

Gökhan Türkmen ise “Selda Bağcan’ın açıklamalarını görmedim. Ben onun öyle bir tepki verdiğini düşünmüyorum açıkçası. Şu zamana kadarki Selda Bağcan algısına çok ters bir tepki. Ben sadece eleştirimi yaptım” yanıtını verdi.

Haberin Devamı

Gökhan Türkmen’in haklı olduğu nokta şu: Evet Selda Bağcan’ın böyle bir açıklaması yok. “Tarzım, üslubum değil” diyor.

Gökhan’ın haksız olduğu nokta da şu:

Ne Selda Bağcan ne de Aleyna Tilki reklam yapıyor.

Aleyna Tilki’nin Selda Bağcan’ın sahnesine çıkması olayı bir tweet’le gelişiyor.

Aleyna Tilki 2017’de Twitter’da şöyle yazıyor:

Bugün sabaha karşı rüyamda Selda Bağcan’ı gördüm. O konser veriyordu, ben onu izlerken hüngür hüngür ağlıyordum...

Bu paylaşımı Selda Bağcan’a gösteriyorlar. Selda Bağcan da “Bu kızı bulun bana” diyor. Telefonda konuşuyorlar.

Bağcan diyor ki: “Bak kızım karşındayım işte. Ağlayacak bir şey yok. Ne zaman istersen bu numaradan beni arayabilirsin...”

Haberin Devamı

Bunun üzerine aralarında bir dostluk oluşuyor.

Aleyna Tilki’nin ekibi Selda Bağcan’ı Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konsere davet ediyor. Selda Bağcan kabul ediyor ama bir şartla: Hiçbir şekilde afişlerde yer almayacak, bu sahne konukluğu seyirciye sürpriz olacak...

Yani reklam falan yok, tam aksine reklam yapılmaması için çaba var.

Sonra Aleyna Tilki de Selda Bağcan’ın Harbiye Açıkhava konserine konuk oluyor. Yine “Selda Bağcan kanunları” geçerli: Önceden duyurulmayacak, afişlerde, tanıtımlarda yer almayacak, seyirciye sürpriz olacak...

Aleyna da sahneye bu şekilde çıkıyor, birlikte “Gesi Bağları”nı söylüyorlar.

Gökhan Türkmen’in bilmediği, “reklam” olarak nitelendirdiği meselenin aslı bu. Yani ortada reklam falan değil, tam aksine reklam olmaması için gösterilen bir çaba var.

Haberin Devamı

Zaten ayrıca kimin reklama ihtiyacı var?

Aleyna Tilki’nin mi, Selda Bağcan’ın mı?

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları