Paylaş
Muhtemelen Türkiye’nin en zengin kadınlarından biri.
Düşünsenize her ay kenara üç kuruş atmış olsa...
Koskoca Süperstar...
Kanal D’deki “2. Sayfa” programına katıldı, bütün çantalarının çakma olduğunu açıkladı.
Bunu açıklamaya bir mecburiyeti var mı? Hiiiç.
Zaten çantadan çok iyi anlasan bile kim Ajda Pekkan’a kondurur ki çakmayı? Kolunda denk gelsen “Yazık, kazıklamışlar kadını” der, geçersin. Lafını bile etmezsin.
Ama bu o kadar basit bir hikaye değil bence. Gelin, biraz daha didikleyelim, anlamaya çalışalım.
Öyle insanlar biliyorum ki çakma çantayla sokağa çıkacağına ev hapsini tercih eder.
Hiçbiri süperstar falan değil. Hatta çoğu zengin bile sayılmaz, orta halli.
Ama o çanta için katlandıkları zahmeti, göğüs gerdikleri zorlukları görseniz... Aylarca başka şeylerden yapılan fedakârlıklar, sonra yine aylarca ödenen taksitler...
Doğru dürüst kirasını ödeyemiyor ama ortama girdiğinde o çantayı kendisi gibi bunu çok önemseyenlerin gözüne sokacak.
Örnekler çoğaltılabilir; daha bunun telefonu var, saati var, ayakkabısı var. Üstelik kadın-erkek fark etmiyor. Sigortasız çalışıyor, zar zor asgari ücret alıyor ama Donald Trump’la aynı model telefonu kullanıyor.
Az gelişmişlik göstergesi
Bu daha çok sonradan sanayileşen toplumlarda görülen bir hastalık: Orta Doğu, Uzak Doğu, Latin Amerika...
Batılılarda en beğendiğim özelliklerden biri, geniş orta sınıfların ayaklarını bütçelerine göre uzatmaları.
Adam bilmem kaç yıllık profesör, bir bakıyorsun elinde beş-altı yıl öncesinin vasat bir telefonu.
Bizde bırak profu, öğrenci için bile kantine gidememe sebebi.
Çakma takanlar
yeni anarşistler mi?
Bu grubun dışında iki kesim daha var. Birincisi; kapitalizmin sosyal statü sağlayan bu markalarından hiç haberi olmayan, olsa da hayatı boyunca hayalini bile kurmamış, daha gerçek dertleri olan dezavantajlı kesimler. Yoksullar yani.
Bir diğeri de bu statü ikonlarının gayet farkında olan ama parası olsa da o ürüne o parayı vermeyip sistemi sabote edenler.
Onları aşağılayan çok ama aslında çok fırlamaca: Parayı vermedikleri gibi, eğer yutturabilirlerse o sosyal statüden beleşe faydalanıyorlar.
Dahası, çok fazla insanda varmış gibi gösterip o ürünün sıradanlaşmasına sebep oluyorlar. Öyle ya, herkeste varsa senin ne özelliğin kaldı ki?
Suçu, suçluyu övmek, telif ve marka haklarına saygısızlık etmek istemem ama bu modern anarşistler bana çok eğlenceli geliyor.
“Ya sen?” diye soracak olsanız; ben ne çakmasının ne de gerçeğinin peşindeyim. Hayata ve sisteme karşı kendimce başka hinliklerim var.
Yağmasan da gürle
Bu kadar tıraştan sonra dönelim Ajda’ya, Süperstar’ımıza.
Belki yaptığı bu açıklama doğru değil. Belki sırf sansasyon olsun diye...
Belki de herkesin geleceğinden endişe ettiği şu korona günlerinde, insanlara moral olsun, “Ben de sizin gibiyim” mesajı vermek için böyle söyledi.
Yani “Commandante Ajda” gerçek bir anarşist mi bilmiyoruz.
Ama yalan bile olsa...
Birçok insana çok iyi, hatta ilaç gibi geldiği kesin.
Yağmasan da gürle be Ajda!
Paylaş