Paylaş
Orhan Usta, geçmişi sırlarla dolu bir oto tamircisidir. Dağılmak üzere olan ailesiyle birlikte kendilerine ait olmayan bir emaneti korumaya çalışmaktadır.
Film, her şeylerini kaybettikleri ama birbirlerini yeniden buldukları 24 saatin hikâyesini anlatıyor.
Mustafa Üstündağ, Tuvana Türkay, Turgal Tanülkü, Gürgen Öz gibi ünlü oyuncuların yer aldığı filmin yönetmeniyse uluslararası başarılarına rağmen Türkiye’de yeterince tanınmayan Ali İlhan.
“Emanet” yönetmenin ikinci uzun metrajı.
Senaryosunu yazıp yönettiği ilk filmi “Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak”ta Sinyora Enrica karakterini canlandıran dünyaca ünlü İtalyan oyuncu Claudia Cardinale, Altın Portakal tarihinde ilk kez bir yabancı oyuncuya verilen ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü almıştı.
Yönetmenin kendisi de Cine de Autor de Mallorca Film Festivali’nde ‘en iyi yönetmen’ ödülünün sahibi olmuştu.
İtalyan gazeteleri bu başarıları çarşaf çarşaf haber yapmıştı. Bir nevi ikinci Ferzan Özpetek.
Fragmanını izlediğim filmin çok çarpıcı aksiyon sahneleri de var.
O nedenle izlemek için sabırsızlanıyorum.
◊ Diğer bir filmse tam bir Kadınlar Günü öyküsü. Bu kez Batı’dan değil, Doğu’dan.
Ödüllü İranlı yönetmen Abbas Rafei’nin kadrajından Reyhan’ın gerçek dramı.
19 yaşında bir dekorasyon şirketinde çalışırken, ofisi dekore ettirmek isteyen istihbaratçı doktorun tecavüzüne uğradı ve tecavüzcüsü Murtaza Abdülali Serbendi’yi öldürdü. Molla rejiminin mahkemeleri onu acımasızca suçladı.
5 yıl boyunca savunmasını yaptı ama her koşulda erkeği kollamaya gönüllü molla rejiminin yargıçlarını inandıramadı.
26 yaşında hayatına son verilen Reyhan, annesine bıraktığı mektupta şöyle diyordu:
“İçime sevgisini ektiğin bu ülke beni hiçbir zaman istemedi. Beni bu ülke toprağına gömme. Siyahlar giymeni istemiyorum. Rüzgâr beni alsın götürsün...”
Mirasyedi olarak hayvanlar
ABD’de iş insanı Bill Doris köpeği Lulu’ya 5 milyon dolar miras bıraktı.
Alman kontes Karlotta Liebenstein’ın tüm servetinin tek varisi Gunther, Almanya, İtalya ve Bahama’da mülk sahibi.
Güney Afrika’da Patricia O’Neil kocasına zerre koklatmadı ama 80 milyon dolarlık servetini şempanzesi Kalu’ya layık gördü.
Modacı Karl Lagerfeld’in bütün birikimini kedisi Choupette Paris’te eziyor.
Bizde sanıyorum bir ilk. Şarkıcı Pınar Soykan evini ve birikimlerini Kızım adlı köpeğine bırakmak istiyormuş: “Eşim ve benim bir çocuğumuz yok. Bize bir şey olursa köpeğimizin geleceğini garantiye almak istiyoruz...” Hukuken nasıl olur bilmiyorum.
Belki şöyle bir çözüm bunulabilir. Çin’de çocuklarının kendisini hiç ziyaret etmemesine kızan yaşlı bir kadın, 2.8 milyon dolarlık servetini kedi ve köpeklerine bıraktı.
Fakat Çin’de yasal olarak bu mümkün olmadığı için mirasın yöneticisi olarak bir veteriner kliniği atanacak. Yaşlı teyzenin güvendiği bir kişi de kliniği denetleyecek.
Siz aşkı tamamen yanlış anlamışsınız
İzlandalı Thor Saevarsson ile büyük aşk yaşıyordu oyuncu Dilan Çiçek Deniz. Birbirlerinin doğum günlerini “İki ruhun birbirini tesadüfen bulmadığını söylüyorlar. Hayatımın ışığı” gibi sözlerle kutluyorlardı.
Evlenme teklif de edilmişti, kabul de. Geçen yılın sonunda ani bir kararla ayrıldılar. Aradan kısa bir zaman geçti, bu kez oyuncu Mert Yazıcıoğlu’yla aşk yaşamaya başladı.
Yazıcıoğlu henüz Afra Saraçoğlu’yla beraberken bir davette öyle bir bakış atmışlardı ki birbirlerine, gümbür gümbür geliyordu gelmekte olan.
Fakat bu “aşk” da uzun sürmedi, geçen eylülde ayrıldılar.
Geldik mart ayına. Aradan 5 ay geçti, 29’uncu doğum gününü kutlayan Dilan Çiçek Deniz gazetecilere hayatında kimse olmadığını açıkladı:
“Aşk istiyorum, âşık olmak istiyorum!”
Sadece Dilan için söylemiyorum bunu ama arkadaşlar... Siz aşk nedir, âşık olmak nasıldır pek anlamamışsınız galiba.
Doğum günü değil bu. Öyle her sene, her sene âşık olunmaz.
Hele senede üç hiç olmaz.
Hoşlanılır, flört edilir, takılınır ama ona aşk denmez. Her şeyden önce aşkın bir son kullanma tarihi var.
İlaçla işin bitse bile hemen atmazsın ya... Bu da öyle, gönlünün buzluğunda tutarsın süresi dolana kadar. O süre dolmadan canın istemez, tenin kabul etmez başkasını.
Bazen daha kısa ama bazen yıllar boyunca. Neyi, nasıl istiyorsanız, bildiğiniz gibi yaşayın.
Ama adına “aşk” demeyin, gerçek âşıklara haksızlık oluyor.
Paylaş