Paylaş
Bunlardan biri de Saklıkent.
*
Öyle bir yer ki Saklıkent şehir merkezine 50 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen kendine münhasır bir havası var.
*
Ben de bu havayı doya doya içime çekmek ayrıca gözlem yapmak için Saklıkent’e gittim.
*
Şehir merkezinde 14 derece sıcaklıkla başlayan yolculuğum Saklıkent zirvesinde 0 dereceyle son buldu.
*
Yollar tertemizdi. Kar yağışının yoğun olduğu noktalarda dahi sıkıntı yaşamadan zirveye ulaştım.
*
Öyle güzel bir manzara vardı ki sanki Saklıkent’i ilk kez görüyor gibi haz duydum.
*
Sonra birden aklıma zirvede kar olmadığında adeta bir ucube gibi karşımıza dikilen, keyfimizi kaçıran taş ocakları geldi.
*
Kar ayıbı gizlemişti.
*
Sanki o dağlar delik deşik edilmemiş gibiydi. Ocakların yerini bilmesem dilim dilim kesilen dağları bir bütün zannederdim.
*
Ama maalesef! Karlar eridiğinde ayıp yeniden ortaya çıkacak. Ve biz zirveden aşağı bakarken ilk önce o tahribatı göreceğiz.
*
Tek avuntum bu çirkin tablonun yeni tahribatların önüne geçmesi.
BUNUN ADI İHANET
Zirveye yaklaşırken yol kenarındaki çöpleri görünce çok üzüldüm. Her yer mangal atığı, sucuk ambalajı, kâğıt bardak, pet şişe! Hemen Saklıkent Kooperatif Başkanı Emin Altıner’i aradım. O da çok dertli: “İnanın çaresizlik içindeyiz. 2 elemanımız bırakılan çöpleri toplamaya çalışıyor ama nafile. Duyarlılık yok! Yiyip, içip, fotoğraf çektirip gidiyorlar. Geride çöpleri kalıyor. Böyle özel bir alana resmen ihanet ediyoruz.”
ÇAY, SUCUK DERKEN…
Kar örtüsünün başladığı noktadan itibaren çay, sucuk ekmek satılan derme çatma yapılar, konteynerler dikkatimi çekti.
*
Eskiden de böyle yapılar vardı. Saklıkent’e gidenler yolda durur, soluklanır, demli bir çay içerlerdi.
*
Ama bu yapılar o kadar çok artmış ki iş çığırından çıkmış. Her önüne gelen kendine bir manzara seçip çay, sucuk ekmek satmaya başlamış.
*
Eğer bunun önü alınmazsa zirve yolunu işgale kurban edeceğiz. Benden söylemesi…
*KUTULAR:
SOBA BİLE İŞLEMİYOR
ÇAY, sucuk ekmek satanlardan biri de Arap Musa. Yıllardır Saklıkent zirvesinde bu işi yapıyor. Zirve inişinde yanına uğradım. Musa hırsızlardan dertli. Küçük çay ocağının brandalarını bile çalmışlar. “Eskiden böyle şeyler olmazdı” diyor iç çekerek. Bir de bu yılki soğuğu anlatıyor: “Hiç böyle soğuk olmamıştı. 16.00’ya kadar satış yapıp kaçıyorum. Soğuğa soba bile işlemiyor.”
KALIN GİYİNİRSEN ÜŞÜRSÜN
BEN de zirvede soğuğu iliklerime kadar hissetim. Ama karın en yoğun olduğu bölgede üzerinde bir tişört, ince bir triko olan Hasibe teyzeyi gördüm. Elinde uzunca bir sopa keçilerini otlatıyordu. Arabayı kenara çekip yanına gittim, uzun uzun sohbet ettik.
*
Bu yıl turist çokmuş. Ama hayvancılık yaptığı için turistin kendisine faydası olmadığını söyledi Hasibe teyze.
*
Sohbetin bir yerinde soğukla nasıl başa çıktığını da anlattı: “Böyle kalın kalın giyinirsen üşürsün tabii. Altına penye, üstüne bir kazak giyersen üşümezsin. 60 yaşındayım sabahtan akşama kadar böyle gezerim, hiç hasta olmam.”
93 ARACA CEZA YAZILMIŞ
GEÇEN hafta Serik Caddesi yan yoldaki düzenlemeyi yazıp ters yola giren araçlar nedeniyle yaşanan tehlikeyi anlatmıştım. Hatta, “O kavşakta kaç araca ceza yazıldı?” diye sormuştum. Antalya Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nden hem yazılı hem de sözlü yanıt geldi. Serik Caddesi yan yol üzerinde bugüne kadar yapılan denetimlerde ters yönde seyreden 93 araca cezai işlem uygulanmış. Denetimler de istisnasız devam ediyormuş.
Paylaş