Paylaş
Tıpkı korku filmi gibi!
*
Ama korkmak yersiz. Çünkü bu hepimizin eseri.
*
Marmara’nın ölümünde hepimizin suçu var. Bedelini de hep birlikte ödeyeceğiz.
*
Sadece Marmara mı? Hayır. Akdeniz için de kirlilik uyarıları yapılıyor.
*
Belki şu an masmavi bir denize bakıyoruz ama bu ne kadar sürecek belirsiz.
*
Marmara’nın durumunu görünce Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu’nu aradım.
*
Yaklaşık 20 dakika konuştuk. Bu konuşmada umut ve umutsuzluğu aynı anda yaşadığımı söyleyebilirim.
*
Çok şey anlattı Mehmet Hoca…
*
Mesela, “Doğa öç alıyor” dedi. Marmara’yı komadaki bir insana benzetti.
*
Korkarak Akdeniz’i sordum!
*
Düden’den başladı Mehmet Hoca. Köpürmenin fosseptik kaynaklı olabileceğini vurguladı.
*
En çarpıcı tespiti ise balık ölümlerine yönelikti:
“Düden Çayı uzun süredir köpürüyor, balıklar ölüyor. Neden? Çünkü kirlilik var. Ciddi bir yosunlaşma var. Tahminim tatlı suya kanalizasyon karışıyor. Daha kötüsü yaptığımız dalışlarda da ciddi balık ölümleri tespit ettik. Hatta belli noktalarda yaşam sıfırlanmış durumda.”
*
“Yaşam sıfırlanmış” tespiti çok önemli. Düden’de her ne oluyorsa durmak yerine daha kötüye gidiyor. Bu konuda bir rapor ve belgesel hazırlıyorlarmış. Ben de sonuçları merakla bekliyorum.
*
Sadece Düden değil, Akdeniz için de tespitleri var Mehmet Hoca’nın…
*
Bakın ne diyor: “1980 yılında yaptığım dalışlarda Antalya Körfezi cam gibiydi. Şimdi dipte yoğun tortu var. Çamurlaşma her geçen gün artıyor. Sudaki görüş de zaten bunu kanıtlıyor. Karşımızda boz renkte bir su var. Bu tabloya bakınca Marmara’da yaşanan olay burada yaşanmaz diyemeyiz.”
*
Bu tespit karşısında çok fazla söz söylemeye gerek yok sanırım. Çünkü söze değil harekete geçmeye ihtiyacımız var.
*
Konuşmamızın sonunda Mehmet Hoca’ya, “Bundan sonra ne yapmalıyız?” diye sordum.
Cevabını da aynen aktarıyorum: “Aslında denizlerimiz bizi uyarıyor. Ama dinlemiyoruz. Kulak vermiyoruz. Artık ölümlere son verelim. Hala akvaryum gibi su kaynaklarımız var. Bari onları temiz tutalım, koruyalım. Çünkü su kirlenirse her şey kirlenir. Balıkçı bir ailenin çocuğu olarak, basit bir akademisyen olarak uyarıyorum. Tek yapılması gereken geç kalınmadan önlem almak. Suyu kirletene çok büyük yaptırımlar getirilmeli. Fabrikaysa el konulmalı. Kişi ise hapis cezası verilmeli.”
Paylaş